Güzel bağlantılar kurup güzel kurgu yapmışsın, aklına sağlık.
Ama uygun olmayan noktalar var. Bu Dünya Hükumetini oluşturan adamlar zamanında 20 farklı kraliyet ailesiymiş ve hepsi de bağımsızmış. Logia/tanrı x Haki/şeytan = doğal düşman denklemini beğendim, epey ilgi çekici ve mantıklı ancak gelen kurguyla uyuşmuyor gibi. Çünkü esas kurguda, 2 ayrı krallık toplanıp anlaşmış, saldırmış ve başarmışlar, sonrasında yine ufak tefek anlaşmazlıklara düşmüşler. Yani en baştan bir arada değillermiş gibi geliyor. Sen ise bunlar ve Antik Krallık ezeli rakipmiş gibi bahsetmişsin, bu biraz tuhaf oluyor.
Bir de o logiaların kaynağı nedir, nereden gelmiş o güçler onlara? Desen ki bunlar böyle bir güç kullanmayı öğrendi, sonradan da Antik krallık bunları meyvelere dönüştürdü eyvallah derim.
Bana sorarsan bu Antik Krallık ile diğer 20 krallığın çarpışması tamamen politikti. Siyasi çıkarlar, güç yarışı yüzünden oldu savaşlar. Tabi 20 krallığın tamamının, ve hatta Nefertari soyunun bile bu savaşa katılması, beni D soyu hakkında işkillendirmiyor değil. Acaba millete ne yaptılar da tamı tamına 20 krallık bunlara karşı birleşti. Ben D'lerin ve Antik Krallığın hep "iyi" olarak görülmesine karşıyım açıkçası, daha farklı yönlerden de bakılmalı.
Ayrıca Antik Krallığın yöneticilerinin D olma ihtimali yüksek görünse de, bu D soylular tamamen farklı şahıslar da çıkabilir.
Oyuncak meyvesi olayında da bir tutarsızlık var sanki. Zira Antik tarihi tam olarak bilen kişiler var. Eğer o meyve kullanılmış olsaydı, geriye kalan D'ler de poneglyphlere çok eksik şeyler yazarlardı. Oysa Rayleigh, son taşta ne yazıldığını okuduklarını ve 800 yıl önce neler olduğunu tam olarak bildiklerini söyledi. Prof. Clover ise tüm gerçeği öğrendiklerini söylemişti ve tam açıklayacakken öldürüldü.
Antik Krallığın şeytan meyvesi ürettiği ve işlerde veya savaşlarda kullandığı fikri bana hep mantıklı ve tutarlı gelmiştir. Bu meyvelerin verdiği güç ve özgüvenle, dünyaya diz çöktürmüş ve ezmiş olabilirler. Buna karşın bazı meyve güçleri ve bir iki antik silahı ele geçirmiş olan 20 krallık birleşip Antik Krallığı yıkmış olabilirler. Tabi bu 20 krallık, Antik Krallığa rahmet okutacak derecededir ve dünyada kalan iki katre huzur da yok olmuştur. Onlar da bunu bastırmak için tüm kanıtları, kalıntıları yok edip tarihten silmişlerdir ve sürekli kara propaganda yapıp onlara şeytan demişlerdir, adı anılmaması gereken kişiler olmuşlardır. Kendilerini de tanrı ilan edip tam ve sarsılmaz bir otorite kurmuşlardır. Eğer bu kutsal ejderler tanrı gibi davranmasa, halk bunlara karşı daha cesur olurdu, bir isyan çok daha kolay patlak verebilirdi. Dragon incelememde de değindiğim gibi, Devrimciler bu algıyı yıkmaya çalışıyorlar. İnterwiev filmini izlediysen, orada Kim Jong Un için de benzer bir taktik uyguluyorlardı. Gayet de mantıklı tabi.
Yani bu Tanrı, Şeytan söylemleri tamamen politik ve stratejik şeyler olabilir.
Her şeyin özü meselesi de biraz karışık mevzu. Sen her element için tek öz var diyorsun ama Sabo acaba bunu mu demek istedi? Orada her elementin mi bir özü vardır dedi yoksa her nesnenin mi özü vardır dedi sence? İşte bunu bilmiyoruz ama bazı enstantanelere bakarak buna ulaşabiliriz. Eğer element özü deseydi, arenanın taştan tabanını yıkarken taş elementinin özünü kendisinin kullanıyor olması gerekirdi. Oysa taş özünün elementi, senin teorine göre Pica'da bulunuyor. Yok eğer her nesnenin ayrı ayrı özü vardır diyorsa, ki bunu destekliyorum, yaptığı daha oturaklı oluyor. Zira arenadaki ayrı nesne, Pica'nın büktüğü ayrı nesne.
Tabi Zoro'nun da nesnelerin ruhunu ve sesini duyması buna örnek verilebilir. Roger'ın da her şeyin sesini duyması ha keza.
Diğer detaylara giremiyorum zira üzerinde hemen hiç kafa patlatmadığım şeyler. :/
Sonuç olarak güzel düşünmüşsün, bazı tutarsızlıkları aradan çıkarınca epey güzel bir kurgu çıkabilir ortaya.
Tabi şu ünlü teorinin bir de genişletilmiş versiyonu vardı, Joyboy meselesine falan da giriyordu. Onla da derleyip ortaya daha iyi bir kurgu çıkarılabilir.