Üstteki makine çevirisi gibi duruyor, o yüzden kendim tekrar çevirdim.
Bölüm 17 sayfa.
1131. Bölüm: Yer Altı'ndaki Loki
Öcü Çocuk Yamato'nun Altın Hasat Vakti Vekâleten Haccı, 18: "Yamato, Komachiyo'nun sırtında, hırsızı kovalıyor. Tama ve Speed de peşlerinde."
Bölüm, öncekinin bittiği yerden devam ediyor. Luffy, sonunda Elbaph'a vardığını öğrendiği için keyiflenmiş.
Hatta öyle keyiflenmiş ki adanın ne kadar devasa olduğundan ve devlerden nasıl etkinlendiğinden falan bahsederken Loki'ye konuşma fırsatı vermemiş. Loki de bu duruma öfkelenmiş.
Loki: "Sus artık! Sana bir şey anlatıyorum."
Loki etraftaki kurtları çil yavrusu gibi dağıtan bir çığlık atar. Akabinde Loki'nin tanıtım kutucuğunu görürüz. Luffy de Loki'nin bacağının üstündeymiş.
[Elbaph'ın Melun Prensi - Loki. Dünya Hükûmeti'nce verilen özel ödül: 2 Milyar 600 Milyon Beri]
Loki: "Ben bu ülkede süregelmiş Güneş Tanrısı'yım. Destursuz konuşmaya kalkma, beşer. Şimdi, söyle bana; vaziyetim hakkında ne düşünüyorsun?"
Luffy "Ne mi düşünüyorum? Yakalamışlar seni işte."
Loki: "Gözlerin keskinmiş. Kimse bu vaziyette bulunmak istemez değil mi? Ben de istemem. Mümkünse, beni serbest bırakmanı isterim Rody."
Luffy: "Rody değil, Luffy."
Loki 6 senedir bu vaziyette olduğunu açıklar. Kendisi, Elbaph'taki en güçlü kişi fakat onu bağladıkları ağaç, "Cenk Diyarı Krallığı'nın" bizzat kendini oluşturan "Define Ağacı Adem" imiş. Onu bağladıkları zincirler de deniz taşından yapılmış, o yüzden kaçamıyormuş.
Loki: "Gel seninle bir konuda anlaşalım, Luffy. Korsansın değil mi? Bana yukarıdaki köyden bir anahtar getir, ben de senin istediğin herhangi bir tayfayı yok edeyim."
Loki, bulundukları karlı bölgeye "Yer Altı" dendiğini ve hem hapishanenin hem de darağacının burada olduğunu anlatır. Suç işleyen devler buraya atılır ve çevredeki yaratıklar yüzünden de kimse buraya yaklaşmaya cüret edemez.
Loki: "Bu karlı dağlara varırkenki niyetini bilmem ama çevredeki yaratıklara dikkat etsen iyi edersin. Her biri buradaki dağlardan birinin kralıdır ve benim de çocukluk arkadaşlarımdır."
Harika bir çift sayfada, yaratıkların çoğu ormandan çıkagelir ve Luffy'yi sarmalarlar. Luffy'nin eğitim yaptığı adadaki hayvanlara benziyorlamış. Gelenler: Kutup Ayısı, Goril, Kurt, Yılan ve Mamut.
Birkaç insan da gelmiş, görünüşe göre Loki'nin astları. Yaratıklardan korunmak için gaz maskesi ve kokuşmuş hayvan derisi giyiyorlarmış. Luffy yaratıkları itidal ile karşılamış.
Luffy: "Geçmişi yad ettiriyorlar."
Loki: "Bana itaatsizlik edersen, buradaki elemanların eli armut toplamayacak."
Luffy, bir anda yaratıkların hepsini hizaya getirmiş. Loki ve astları şok olmuşlar. Akabinde Luffy, gorilin eline atlamış ve ona sevecen bir bakış atmış.
Loki'nin astları: "Umarım bu eleman, imparatorlardan "Kızıl Saçlı Shanks'in" yaptığı gibi bizi bayıltmaz."
Loki: "Shanks mi dedin?"
Astlar: "Dedik demesine de şu an daha önemli bir meselemiz var."
Loki: "Aaa, bir dakika. Bu bücür de kim?"
Loki, Luffy'nin Shanks'ten bahsederkenki heyecanını fark edince onu kışkırtmaya başlar.
Luffy: "Shanks buraya mı geldi?"
Loki: "Demek Kızıl Saç'ı tanıyorsun. Aynen, buraya geldi. Şu ödlek korsandan bahsediyoruz di' mi?"
Luffy bunu duyunca 4. Vites'e geçip Loki'ye bir yumruk sallar, Loki başını çevirerek kıl payı kurtulur. Gören herkes şok olur.
Astlar: "Majesteleri!!"
Loki: "Dursana alık herif, şakalaşıyordum sadece!"
Luffy: "Bir daha böyle konuşmaya kalkma."
Loki (kendi kendine): "Buradan çıkarsam ilk bu herifi öldüreceğim."
Luffy, Shanks'in burada ne işi olduğunu ve hâlâ burada olup olmadığını sorar.
Loki: "Bu bilgiyi bedavaya satacağımı düşünmüyorsun herhâlde."
Kalenin köprüsüne geçiyor sahne, Nami ve diğerlerinin peşinde Road'u görüyoruz, Gerd ve Goldberg de Road'un peşinde. Zoro onları kesip atmayı teklif ediyor ama Usopp, onların Dorry ve Brogy'nin arkadaşları olabileceğini söylüyor o yüzden tepedeki köye doğru koşuyorlar.
Nami: "Yakalanırsak bittik biz."
Yer altının farklı bir bölgesine geçiyor sahne. Yine harika bir ikili sayfada, Hajrudin ve Stansen devasa bir sığını deviriyorlar.
Hajrudin: "Digagaga! Yakaladık şu sığını. Böylesi bir hayvanı yukarıdaki ormanlarda bulamazsın. Şahane bir eti var. Şimdiden Hasır Şapkalar'ın sırıtışlarını hayal edebiliyorum."
Stansen: "İyi de bunu geri nasıl taşıyacağız?"
Hajrudin: "Bizi mahcup etme, bu et bizim değil can borcumuz olanların."
Dressrosa'yla ilgili bir panel görüyoruz. Sonra Hajrudin ve Stansen sığını alıp gidiyorlar.
Elbaph gemisine geçiyor sahne, Elbaph sularına gelmişler artık. Devasa bir deniz yaratığının yanından geçiyorlar. Brook, Robin'in isteği üzerine saçlarını kesiyor.
Brook: "Nasıl olmuş, Robin? İlk defa bir hanımefendinin saçlarını kestim. Çok gericiydi. Kalbim güm güm attı, gerçi kalbim yok ki. Yohoho - kuru kafa mizahı."
Lilith: "Kyahahaha, nasıl kalbin yok? Kulağa hiç de bilimsel gelmiyor."
Bonney: "Robin, çok tatlı olmuşsun!"
Franky: "Saçlarını böyle görmek eskilere götürdü beni."
Jinbe: "Yakışmış. Eline sağlık Brook."
Robin'in saçlarını yakından görüyoruz, kâkül kestirmiş. Zaman atlaması öncesindeki hâline yani.
Robin: "Eline sağlık Brook, harika olmuş."
Brook: "Yohoho, bunu duyduğuma sevindim."
Brogy: "Şimdi anlaşıldı, Saul'le beraber olduğun zamanki saç kesimine döndün di' mi?
Dorry: "Her iddiasına varım, bunu görünce çok mutlu olacak."
Franky: "Dayanamıyorum. Bu kavuşma gözlerimi dolduruyor."
Oimo: "Biz de seni bu saç kesimiyle tanıdıydık Robin."
Gemi, adanın kıyısına yanaşıyor. Artık gemidekiler devasa adayı görebiliyor.
Devler: Sisi atlattık, işte adamız orada. Hadi karaya çıkalım."
Tayfa: "Kocamanmış be, demek devlerin adası böyle oluyormuş."
Devler: "Hele karaya çıkalım da birer kadeh daha kaldıralım."
Son panellerde Elbaph'ta bir yerlere geçiyor sahne. Birisi çok gergin bir şekilde bağırıyor.
Gizemli biri: "Hah... hah... yardım edin!!! Saul Hoca yere devrildi, hareket etmiyor!"
Bölüm sonu. Haftaya ara yok.