İşte tercihten çok zorunluluk. Bu durum da Kıbrıs meselesini pek etkilemezdi zaten. Çünkü Kıbrıs Başkanı Bağlantısızların önemli figürlerindendi, Kıbrıs'ta güçlü bir komünisr parti vardı ve Türkiye ABD yanlısı politikalar nedeniyle hem Bağlantısızların hem de Ortadoğu devletlerinin desteğini kaybetmişti. Bunun yanında SSCB Kruşçev'in başa geçmesinden sonra dış politikasında önemli değişiklikler oldu. Bu değişikliğin en önemli hamlesi komünist olsun olması emperyalizme karşı her iktidarı desteklemekti, bu da Bağlamtısızlar hareketine destek vermek anlamına geliyordu. Tüm bu nedenlerle yani Kıbrısı'ın Bağlantısızlar safında yer alması ve komünist parti nedenliyle SSCB'nin tavrı da Kıbrıs' tan yanaydı. Özetle şu kişi cesaret ederdi demek saçma oluyor zira konjonktür uygun değil. Türkiye'nin hiçbir uluslararası desteği yoktu. Böyle bir durumda kim olursa olsun harekat düzenleyemezdi. Bu nedenle soruyu kişilerden azade bir şekilde ele alıp cevaplamak lazım.Ekonomi hiç iyi olmadıki. 2. Dünya savaşını bitmesi + ABD yardımlarıyla birlikte geçici bir bolluk dönemi oluştu. Tabi ABD sonsuza kadar para vericek hali yoktu. Para gelmeyince (defalarca istenmesi rağmen) ibre SSCB döndü, fakat ülke içi (bolluk döneminde sayesinde sakin kalan) iyice karışmaya başlamıştı. Tabi kısa zaman sonra darbe patlak verdi. Yoksa son zamanlarda gayri resmi çok ciddi görüşmelere başlandığı biliyor. ABD'nin durumu ögrenmemesi için olabildiğince sessiz yapmaya çalışıyordular.