Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Neler yeni

[Spoiler] Toriko (Manga)

TRT çocuk tadında vasat bir seri. Yazarıda pedofil zaten.
Yeri burası değil ama senin vesilenle başkaları da öğrenmiş olur. Pedofili; en azından 16 yaşında olup, ayırt etme gücü bulunanların henüz ergenliğe girmemiş çocuklara yönelik cinsel arzu duymasıdır. Toplumda 18 yaş altında olunca direk pedofili algısı oluşuyor, bu yanlış. Pedofilide ergenliğe girmemiş olan çocuklara olan cinsel arzu söz konusu. Türk hukukunda şöyle ayırt edilmiş; çocuğun cinsel istismarı, cinsel saldırı suçu ve reşit olmayanla cinsel ilişki. Cinsel istismar, kendini koruyamayan veya ayırt etme gücü olmayan 15 yaş altındaki tüm çocuklara karşı işlenebilir. 15-18 yaş arasındaki çocuğun rızası varsa reşit olmayanla cinsel ilişki, rızası yoksa cinsel saldırıdır. Fazla detaya gerek yok.

Olaya baktığımızda mangaka 16 yaşındaki biriyle (reşit olmayanla) para karşılığı cinsel ilişkiye girmiş, evet suç işlemiş ama pedofili olduğu anlamına gelmiyor bu. Japonların kanunlarına göre olay tarihinde (2002-2003 yılları) reşit olma yaşı 20 olsa da evlenme yaşı 16 imiş, ailesi izin verse o parayı da kızın ailesine verse evlenebilirlerdi, bu durumda yine 16 yaşında biriyle cinsel ilişkiye girmiş olacaktı ama sen ve senin gibi düşünenlerin nazarında pedofili olmayacaktı, böyle bir olayı hiç duymazdınız belki.
 
Yeri burası değil ama senin vesilenle başkaları da öğrenmiş olur. Pedofili; en azından 16 yaşında olup, ayırt etme gücü bulunanların henüz ergenliğe girmemiş çocuklara yönelik cinsel arzu duymasıdır. Toplumda 18 yaş altında olunca direk pedofili algısı oluşuyor, bu yanlış. Pedofilide ergenliğe girmemiş olan çocuklara olan cinsel arzu söz konusu. Türk hukukunda şöyle ayırt edilmiş; çocuğun cinsel istismarı, cinsel saldırı suçu ve reşit olmayanla cinsel ilişki. Cinsel istismar, kendini koruyamayan veya ayırt etme gücü olmayan 15 yaş altındaki tüm çocuklara karşı işlenebilir. 15-18 yaş arasındaki çocuğun rızası varsa reşit olmayanla cinsel ilişki, rızası yoksa cinsel saldırıdır. Fazla detaya gerek yok.

Olaya baktığımızda mangaka 16 yaşındaki biriyle (reşit olmayanla) para karşılığı cinsel ilişkiye girmiş, evet suç işlemiş ama pedofili olduğu anlamına gelmiyor bu. Japonların kanunlarına göre olay tarihinde (2002-2003 yılları) reşit olma yaşı 20 olsa da evlenme yaşı 16 imiş, ailesi izin verse o parayı da kızın ailesine verse evlenebilirlerdi, bu durumda yine 16 yaşında biriyle cinsel ilişkiye girmiş olacaktı ama sen ve senin gibi düşünenlerin nazarında pedofili olmayacaktı, böyle bir olayı hiç duymazdınız belki.
Bu külot koklayıcıyı da savunmazsın be kardeşim. Neyse Japonlar iğrenç diyip çıkayım aradan.
 
At kralın üflemesini unutamıyorum, bende serinin zirvesi odur. Birde Midora beyaz şeytanı görünce üçbuçuk atmıştı resmen.
 
At kralın üflemesini unutamıyorum, bende serinin zirvesi odur. Birde Midora beyaz şeytanı görünce üçbuçuk atmıştı resmen.
Bambinanın 1 saliselik sinirlenmesi de muhteşemdi ya. Ceketini çıkarması dünyayı etkiliyordu reyizin. :) Zamanında konusunu bile açmışım. :)

 
Banlı olduğum süre boyunca Toriko okumaya abandım ve sonunda bitirmiş bulunmaktayım. Gerçekten güzel bir yolculuktu ve seriden memnun ayrıldım diyebilirim. Bu boşlukta beni kendine bağlamayı başardı. Seri ile ilgili sevdiğim ve sevmediğim şeyleri de yazayım.

Sevdiğim şeylerle başlarsak öncelikle çizimler gayet hoştu. Gölgelendirmelerini, hacim ve doku duygusunu en çok beğendiğim serilerden biri oldu. Yani çok yaratıcılık gerektiren oldukça fazla özgün materyal, mimari ve içerik yaratımına sahip bir eser ve pek çok abidik gubidik canlı, cansız materyal var ancak ona rağmen önüme getirilen şeylerin %90'ına ikna oldum. Yani evet bunlar var olabilir gibisinden ya da evet gerçekliğini, dokusunu, ağırlığını hissedebiliyorum gibisinden.

Kesinlikle abartılı ve epik anlatıma sahip bir seri. Aradığım aksiyona fazlasıyla doydum diyebilirim, hatta o kadar doydum ki bazen acaba biraz başka şeylere de ağırlık verilse miydi ki diye düşünmeden edemedim. Ona rağmen günün sonunda umursadığım, bende tat bırakan karakter sayısı da azımsanır seviyede değil. Yaklaşık 400 sayılık bir seri için bence karakter kadrosu az bile sayılır ancak her arktan arka değişen yan karakterler ve bir sürü farklı canavarlar ile o açık fazlası ile kapanmış.

Ben hayvan sever biriyim ve mistisizme de uzak değilimdir o yüzden canavarlar, mistik canavar ruhları, değişik varlıklar, hayvanlar alemi kabarık ve insanlar ile içi içe geçmiş bir eser zaten benim için bir sıfır önde başlar. Naruto'da beni en çok çeken şeylerden biri hikayenin 9 kuyruklu tilki ile başlaması ve de sonrasında diğer kuyruklu canavarları görmekti. Toriko'da işin bu kısmına resmen doyuyorsun.

Kısa zamanda insanı arka arkaya okuma moduna sokabilecek kadar da heyecan yaratıcı, akla takılan bir yazımı var. En sinir olduğum bölümlerde bile sonraki bölümü merak etmekten kendimi alamadığım oldu.

Belki çok derin ya da çok yönlü bir kadın karakter yok ancak bir shonen için pek çok güçlü ve de etkili kadınlar vardı. Ayrıca bu kadınlar seksi ya da hafif meşrep falan da değillerdi. Çoğu da yaşlıydı. Bu da artı bir puan benim gözümde, fan servise sırtını yaslayan bir seri değil.

Bu seri bir shonen için epey yaşlı. Ana karakter bile seriye 25 yaşında başlıyor ve başladığında bu adam yolun başında biri değil. Zaten insan dünyasındaki en ünlü ve tanınır simalardan birisi. Dünyadaki yemeğin %2 sini keşfetmiş bir avcı gurme. O yüzden bu sıfırdan kahramanlığa uzanan bir hikaye değil. Kahramanlıktan efsaneliğe giden bir hikaye demek daha doğru olur. Bu sayede mangadan olgun bir hava aldım.

Yaşlılık ile ilgili bir diğer olgu da şu; maalesef shonenlerde bazen bu gençlik hegomonyası sebebi ile evrenin yaşlıları, eskileri geçilecek engellerdir ve dünkü bebeler bunları tokatlarlar. Benim en sevmediğim şeylerden biri bu tecrübenin hiçbir fark yaratmaması durumudur. İşte Toriko böyle bir seri değil. Yaşlılar aşırı güçlüler, yaşlı ve tecrübeli olmak, eski şeyleri bilmek çok önemli. Bu yüzden yaşlılar gençleri bu arayı kapatabilsin diye özel eğitimlere, sınavlara vesaire sokuyorlar yine aslında bir bakıma o gençlerin günü kurtarması için gerekli olan şeyler onlardan öncekilerin çizdikleri planlar oluyor. Gençler sadece bu uğurda asla pes etmeden çabalıyorlar gibi bir durum var. Bu da shonen piyasası için epey farklı bence.

Toriko torpilliydi ancak iş bedel ödemeye, acı çekmeye, sabretmeye ve de minnettar olmaya geldi mi de başı çekebilecek karakterlerden birisi en azından bu yönü ile o torpilli havasını törpüleyebiliyorsun.(Komatsu için aynısını söyleyemeyeceğim.) Toriko fena bulmadığım bir ana karakter oldu ki ben öyle kolay kolay ana karakterleri sevmem shonenlerde.

Seri sevilerek ve özenilerek yazıldığını hissettiriyor. Yani evet hayal kırıklığına uğradığım konular oldu ancak bu hayal kırıklıklarının çizerin kendi işini zorlaştıran seçimleri ve editör sıkıştırmaları yüzünden olduğunu anlıyorsunuz. Hem yazar notları hem de Toriko'nun tüm menü sunumundaki geçmişe dönütlerde bunu anlamak mümkün oluyor. Son arc sıkıştırılsa da, pek çok olay off-panel yaşansa da, evrenin daha önceki yazımından ve geleneklerinden fazla dışarı çıkmadı.

Sevmediğim kısımlara gelirsek ilk olarak arabesk dediğimiz aşırı melodrama olma durumu var. Hele sonlara doğru melodrama ve ajitasyon tavan yapıyor. Bunun getirdiği özgün, ürpertici bir hava var ve bu yer yer pozitif bir şeye dönüşse de bana aşırı geldi.

Güç dengeleri çok kötü değil ancak power-up olayı bazı durumlar hariç can sıkıcı. Bazı serilerdeki gibi ihtiyaç halinde gelmiyor belki (ki bunun olduğu da oluyor ama neyse) yine de çok belirgin oluyorlar.

Karakterler çok da derin değil. Mevzu bahis o "arabesk" hal sayesinde hatta bayağı kalın kafalı, güdüsel takılan tipler.

Elbette her shonen de baş karakter biraz torpillidir ancak bu torpil iki baş karaktere birden yayılınca biraz bunaltabiliyor.

Özellikle sonlara doğru çok fazla önemli olay off-panel yaşanır oluyor. Gerçi yazar bunu kendi notlarında belirtiyor, final arkının kendi istediği gibi olmadığı ve sıkıştırıldığını ancak yine de final arkı ve öncesinde o kadar çok yemek büyüsü mambo jambosu yapılıyor ki o vakitle daha önemli bilgiler verilemez miydi diyorsun kendi kendine.

Serinin benim açımdan bir başka problemi de pek berrak bir anlatımı olmaması. Bu eksiklik hem yazımsal hem çizimsel olarak var. Ancak yazımsal kısmı daha büyük sıkıntı. Bazen yazar o kadar çok kurgu ve edebiyat kasar hale geliyor ki, esas olay olan hikaye yani anlatı kendinden geçebiliyor. Pek çok kere lan bir dakika neydi şimdi o denilen/çizilen diye onlarca sayfa geriye gidip bir şeylere baktığım oldu.

Diğer bir sorun da plot. Yani hikayenin hem girizgahı hem güzergahı anlamında çelişkiler var hadi onu geçtim bu girizgaha güzergahı seçtin de bu güzergaha bu son oldu mu? Bilemedim biraz konuyu kapatalım artı sonu olmuş.

Zaten seride pek komplike bir karakter yok hele komplike bir kadın karakter hiç yok. Serideki tüm iyi, kalburüstü kadın karakterler tamamıyla anne figürleri. Bu kadar.

Genel olarak bende kendisine has bir tat bıraktı ve hafızamda yer etti. Hem çok ürkünç, hem çok karizma pek çok açıdan epik sahne ve karakteri benliğime işlemeyi başardı. Ancak en sevdiğim manga olmayı da ıskaladı. Son 100-150 bölüm özellikle buna sebep oldu diyebilirim.
 
@King

Çok güzel yorumlamışsın eline sağlık. Değindiğin gibi Toriko serisi çizim, karakter dizaynı, evren inşaası, aksiyon, destansılik ve pek çok branşta efsane ve özellikle baş karakterin saf salak olmaması, fan servis bulundurmaması, ihtiyarların figüran olmaması gibi konularda da şonen türüne yenilikler getirmiş bir seri.

Olumsuz gördüğün kısımlara katılamıyorum tabi, acitasyon dediğin yerlerin ne kadar önemli olduğu pek çok yerde vurgulanıyor, Midoranın menüsü gibi. Adam dünyayı yiyor ama sevgiye aç. Domuzlara yemek olacakken elinden tutan adamdan gördüğü sevgiyi unutamıyor. Acacia Frohze ve üçlünün aile olayını en baştan işliyor adam.

P.up ın nasıl bir matematikte işlediği seride belli, yeyince hücren level atlıyor ve güçleniyorsun.

Karakterlerin güdüsel takılmaları zamanla istahlarinin kölesi olup hayvanlaşmalarıyla ilgili.

Komatsunun torpilli oluşuna da katılmıyorum. Nakaume ve Ootake de oldukça yetenekliydi. Komatsunun gelişimini yavaş yavaş işliyor mangaka. Yedikçe onun yetenekleri de gelişiyor ve seviyesi artıyor. Ootake kendine gurme hücresi enjekte ederken Komatsuda gurme şeytanı çıkıyor. Günceldeyken milyon saatte pişen yemeği Komatsunun 5 dkda yapmasına takılırdı insanlar ama mangaka onları bile açıklıyor. Frohzenin şeytanından yardım aldığını belirtiyor.

Diğer dediklerin serinin sıkıştırılmış ve hızlandırılmış olmasıyla alakalı ama orda bile mangakanın ivme için fedada bulunması bence gayet iyi bir tercihti. Neo tehlikesi var, dünyanın yokolması söz konusu. Krallar harekete geçiyorlar, onların korumadığı ve Mavi Nitrolarin ortalıkta olmadığı sırada bizimkiler menüyü topluyor. Şimdi olayların böyle hızlandığı bir durumda mangaka her kıtada uzun uzun antik medeniyetleri anlatsa veya malzemelerin toplanmasını gösterse ivme kaybı olurdu. Neo OPta olsa E. Oda bir arc ayırır, 10 dan geriye geri sayım koyar, 150 bölüm arc çizer, Luffynin yumruguyla Neo yenilir ve tayfa devam eder, böyle mi olsun istiyorsunuz :)

Şonenlerin zirvesini okuduğuna göre şimdi seinenlerin de zirvesini okuman lazım. Vaktin varsa Feng Shen Ji başla hemen :)
 
@King

Çok güzel yorumlamışsın eline sağlık. Değindiğin gibi Toriko serisi çizim, karakter dizaynı, evren inşaası, aksiyon, destansılik ve pek çok branşta efsane ve özellikle baş karakterin saf salak olmaması, fan servis bulundurmaması, ihtiyarların figüran olmaması gibi konularda da şonen türüne yenilikler getirmiş bir seri.

Olumsuz gördüğün kısımlara katılamıyorum tabi, acitasyon dediğin yerlerin ne kadar önemli olduğu pek çok yerde vurgulanıyor, Midoranın menüsü gibi. Adam dünyayı yiyor ama sevgiye aç. Domuzlara yemek olacakken elinden tutan adamdan gördüğü sevgiyi unutamıyor. Acacia Frohze ve üçlünün aile olayını en baştan işliyor adam.

P.up ın nasıl bir matematikte işlediği seride belli, yeyince hücren level atlıyor ve güçleniyorsun.

Karakterlerin güdüsel takılmaları zamanla istahlarinin kölesi olup hayvanlaşmalarıyla ilgili.

Komatsunun torpilli oluşuna da katılmıyorum. Nakaume ve Ootake de oldukça yetenekliydi. Komatsunun gelişimini yavaş yavaş işliyor mangaka. Yedikçe onun yetenekleri de gelişiyor ve seviyesi artıyor. Ootake kendine gurme hücresi enjekte ederken Komatsuda gurme şeytanı çıkıyor. Günceldeyken milyon saatte pişen yemeği Komatsunun 5 dkda yapmasına takılırdı insanlar ama mangaka onları bile açıklıyor. Frohzenin şeytanından yardım aldığını belirtiyor.

Diğer dediklerin serinin sıkıştırılmış ve hızlandırılmış olmasıyla alakalı ama orda bile mangakanın ivme için fedada bulunması bence gayet iyi bir tercihti. Neo tehlikesi var, dünyanın yokolması söz konusu. Krallar harekete geçiyorlar, onların korumadığı ve Mavi Nitrolarin ortalıkta olmadığı sırada bizimkiler menüyü topluyor. Şimdi olayların böyle hızlandığı bir durumda mangaka her kıtada uzun uzun antik medeniyetleri anlatsa veya malzemelerin toplanmasını gösterse ivme kaybı olurdu. Neo OPta olsa E. Oda bir arc ayırır, 10 dan geriye geri sayım koyar, 150 bölüm arc çizer, Luffynin yumruguyla Neo yenilir ve tayfa devam eder, böyle mi olsun istiyorsunuz :)

Şonenlerin zirvesini okuduğuna göre şimdi seinenlerin de zirvesini okuman lazım. Vaktin varsa Feng Shen Ji başla hemen :)
Neo'ya ana karakter parmak atmamış mıydı? :D
 

Bu Konuya Bakmış Kullanıcılar (Üye: 0, Ziyaretçi: 2)

Korsanfan.com Her Hakkı Saklıdır. 2008-2023.
Tasarım Korsanfan V.6.0
Yukarı Çık