Anladığım kadarıyla çizgi romandaki kötü ikizini içsel bir meseleye taşımışlar. İleride Homelander iyi bir şeyler yapamaya çalışabilir.
Bu tip edebiyatta çok kullanılır. Genellikle "öteki ya da öteki benlik" ifadeleriyle beraber "doppelgänger" olarak da bilinir. kişiin kendi gibi ama genellikle daha kararlı ve güçlü olan halidir. Eserlerde kimi zaman halüsinasyon olarak karşımıza çıkar: Tyler Durden, Gollum gibi ya da bizzat gerçek bir kişi gibi Ichigo'nun Hollow hali, Dostoyevski'nin öteki eserinde olduğu gibi falan ve genellikle karşılaşmalar yansımanın olduğu yerde olur.:
Smeagol suya bakarak konuşur, Ichigo'nun iç dünyası kötü zamanlarda suyun altında kalır, Naruto Kyubi'yi evcilleştirmeye çalıştı ilk zamanlarda akarsuda ilk kez öteki benliğiyle iletişim kurdu, Tyler Durden çıplaklar plajında ilk kez karşımıza çıkar falan... İşi Jung'ın gölge arketipine kadar bağlayabiliriz. Kısacası hem olmak istenen hem de olmaktan kaçınılan kişiliğimizi temsil eder. İlgi, güç, öfke gibi unsurlar bu karakterlerin genellikle gösterdikleri ve sahip oldukları şeylerdir.
Kimi eserlerde karakter bu varlığa boyun eğer ve idealize ettiği kişi olduğu için o olmaya çalışır, kimi zaman ise ona meydan okur. Fakat öyle veya böyle iki şekilde sona erer: Ya öteki benlik kabullenilir ve kişi içsel bir huzura kavuşur ya da kişi öteki benliğini yenerek içsel huzura kavuşur.
Düzenleme: Pek çok yazar bunu isteyerek yapmaz, yazma süreci kişinin duygularından ve yaşamından beslendiği bir an olduğu için ister istemez bu duygular biçimleşir.
Bu tip edebiyatta çok kullanılır. Genellikle "öteki ya da öteki benlik" ifadeleriyle beraber "doppelgänger" olarak da bilinir. kişiin kendi gibi ama genellikle daha kararlı ve güçlü olan halidir. Eserlerde kimi zaman halüsinasyon olarak karşımıza çıkar: Tyler Durden, Gollum gibi ya da bizzat gerçek bir kişi gibi Ichigo'nun Hollow hali, Dostoyevski'nin öteki eserinde olduğu gibi falan ve genellikle karşılaşmalar yansımanın olduğu yerde olur.:
Smeagol suya bakarak konuşur, Ichigo'nun iç dünyası kötü zamanlarda suyun altında kalır, Naruto Kyubi'yi evcilleştirmeye çalıştı ilk zamanlarda akarsuda ilk kez öteki benliğiyle iletişim kurdu, Tyler Durden çıplaklar plajında ilk kez karşımıza çıkar falan... İşi Jung'ın gölge arketipine kadar bağlayabiliriz. Kısacası hem olmak istenen hem de olmaktan kaçınılan kişiliğimizi temsil eder. İlgi, güç, öfke gibi unsurlar bu karakterlerin genellikle gösterdikleri ve sahip oldukları şeylerdir.
Kimi eserlerde karakter bu varlığa boyun eğer ve idealize ettiği kişi olduğu için o olmaya çalışır, kimi zaman ise ona meydan okur. Fakat öyle veya böyle iki şekilde sona erer: Ya öteki benlik kabullenilir ve kişi içsel bir huzura kavuşur ya da kişi öteki benliğini yenerek içsel huzura kavuşur.
Düzenleme: Pek çok yazar bunu isteyerek yapmaz, yazma süreci kişinin duygularından ve yaşamından beslendiği bir an olduğu için ister istemez bu duygular biçimleşir.
