The Withcer 3: Wild Hunt'ı ilk oynadığım zaman Velen'den ve bütün haritadan çok bunalmıştım. Her yer bataklık, lanet ve kötülükle doluydu. Kuzey'de ormanların arasından geçerken ıslıklar çalıyor. Gece geçmek bile istemiyorsunuz. Güney zaten savaşın en yoğun olduğu yer, bu yüzden daha da ıssız. Doğuda ise yamyamlar var. Kuzeydoğu nispeten güvenli şehirleşmeye sahip. Novigrad ve Oxenfurt güvenli ama, bir o kadar da bunaltıcı şehirler. Novigrad savaşın getirdiği göç dalgası ile yabancı düşmanlığı ile yanıyor. Hırsızlar kol geziyor. Kolluk güçleri tüm enerjisini cadı avına harcıyor çünkü. Oxenfurt ise nispeten daha sakin ve küçük Novigrad'a göre. Bunu da Redanya ordusunun oraya konuşlanmasına bağlıyorum. Neyse, bütün bunlardan sıkıldığımda bir ilana denk geldim. Ardından ufak bir hırsız çetesi katliamı ile Toussaint'e gittik. O kadar rahatladım ki o manzarayı görünce, 10-15 dakika boyunca atımın üstünde beklemiştim. Taşına toprağına kurban olayım. Canla başla bu güzel diyarı kötülüklerden arındırmaya çalıştım. Dinlenmedim, yanıma gelen Yenna ile vakit bile geçirmedim. Bütün görevleri ve bölgeleri temizledikten sonra bu güzel dükalıkta emekliliğin tadını çıkarıyorum.