Diyelim elinizde bir devrime katılmak için bir şansınız var, hangi devrime bizzat şahit olmak isterdiniz?
İngilizler ve 13 Amerikan kolonisi arasındaki gerilim, İngiltere'nin 1765'te, Fransa ile yaptığı Yedi Yıl Savaşı'nın masraflarını karşılamak için kolonilere adil olmayan vergiler dayatan bir kararname olan Damga Yasası'nı yürürlüğe sokmasıyla artmaya başlar. Protestocuların yeni vergilere kızması ve mutsuzluklarını dile getirmesiyle şiddet olayları baş gösterir. Kayda değer ilk isyan 1773'te, Özgürlüğün Çocukları olarak bilinen bir grup protestocu'nun, Boston Çay Partisi olarak bilinen olayda, İngiltere'nin koyduğu çay vergisini protesto etmek için Boston Limanı'na 342 sandık çayı dökmesi ile meydana gelir. 1774'te, on üç koloniden 12 delege mevcut durumu tartışmak için bir araya gelir ve bağımsızlığa geçişte kolonilerin yönetim organı olarak hizmet edecek olan Kıta Kongresi'ni kurar. İlk başta, açıkça bağımsızlık talep etmezler, ancak İngiliz Parlamentosu'nda temsil edilmeden vergilendirmeyi de kabul etmezler.
İngilizler ve 13 Amerikan kolonisi arasındaki ilk savaş, 1775'te İngiltere kralının kuvvetlerini Amerikan silahlarına ve malzemelerine el koymak için gönderdiğinde çıkar. Yıllardır tırmanan gerilim Lexington ve Concord Savaşları ile patlak verir. 4 Temmuz 1776'da Kıta Kongresi, İngiliz monarşisini reddeder ve Amerika Birleşik Devletleri'nin kurulması için zemin hazırlayan resmi bir bildiri olan Bağımsızlık Bildirgesi'ni kabul eder. Çatışmalar George Washington'un birliklerinin, Fransız ordusunun yanı sıra, 1781'de Yorktown Savaşı'nda İngilizlere karşı da kesin bir zafer elde edene kadar birkaç yıl daha devam eder. Nihayet İngilizler, 1783 Paris Antlaşması ile Amerika'dan tamamen çekilir ve oradaki tüm haklarını kolonilere devreder.
18. yüzyılın sonlarında Fransa halkı, cömert ve pahalı yaşam tarzları olan soylular dışında, çoğunlukla sefalet içinde yaşıyordu. Ağır vergiler toplayan, ama karşılığında hiçbir şey vermeyen bir monarşiden bıkan vatandaşlar, yaygın hoşnutsuzluklarını Kral XVI. Louis'e yöneltir. Bu da bir sonuç vermeyince devrimciler, 14 Temmuz 1789'da kendilerini silahlandırmak için bir ortaçağ cephaneliği ve hapishanesi olan Bastille'i basar. Devrimciler bu hareketleri ile aynı zamanda monarşinin mutlak gücünün bir sembolüne saldırmış olur. Bu olayı takip eden iki ay boyunca, isyanlar ve kitlesel histeri ülkeyi tükettiği için, bu döneme Büyük Korku adı verilir. Değişim için bastıran bir grup temsilci olan Ulusal Kurucu Meclis, Fransa'nın siyasi geleceğini tartışırken, Maximilien de Robespierre gibi etkili figürler toptan hükümet reformunu savunmaya başlar.
1792 yazında, Jakobenler olarak bilinen aşırılık yanlılarından oluşan bir kulüp, ülkeden kaçmaya çalışan kralı tutuklar. Bu olan, ilk Fransız Cumhuriyeti olan Ulusal Konvansiyon'un kurulmasına yol açar. Ocak 1793'te Kral XVI. Louis giyotinle idam edilir ve Jakobenler'in Terör Saltanatı Fransa'yı on ay boyunca Fransa'yı kasıp kavurur ve sokaklar kan gölüne döner. Bu süreçte devrim düşmanı olduğu olduğu iddia edilen 17.000'den fazla kişi idam edilir ve en az 10.000 kişi yargılanmayı beklerken hapishanede ölür. Robespierre'in ölümü, Fransızların aşırı şiddet kullanımına karşı isyan ettiği yeni bir döneme girilmesine neden olur.
Ağustos 1795'e gelindiğinde, yürütme yetkisi parlamento tarafından atanan beş üyeli bir kolektife devredilir, ancak ülkenin durumu düzelmez. Dört yıl daha süren zorluklar, yolsuzluklar ve hoşnutsuzluklardan sonra, 1799'da Napolyon Bonapart darbe yaparak iktidarı ele geçirir ve tüm bunlara bir son verir. Fransız Devrimi, yüzyıllardır hüküm süren Fransız monarşisinin ortadan kaldırılmasıyla, insanların gücünü ve gerçekten bir fark yaratma yeteneklerini tüm dünyaya göstermiştir.
Saint Domingue (günümüzdaki adı Haiti) 1659'dan beri Karayip adası Hispaniola'ya bir Fransız kolonisiydi. Fransız Devrimi'nden esinlenen köle grupları, 22 Ağustos 1791'de zalimlere karşı savaşmak için ayaklanır. 100.000'den fazla eski köle bu davaya katılır, amaçları toprak sahiplerini öldürmek ve mülklerini yok etmekti. Fransız sömürgeciler ise bir ayaklanma çıkacağını düşünüp buna göre hazırlık yapmışlardı, ama bunun pek önemi yoktu. Eski köle Toussaint L'Ouverture liderliğindeki devrimciler, 1792'de adanın üçte birinin kontrolünü ele geçirir. Kan dökülmesini durdurmak için Fransa'daki Ulusal Meclis, Saint Domingue'deki beyaz olmayan insanlara haklar verir.
1793'te beyazlar, İngiltere ile bir anlaşma yapar. Kendi Karayip topraklarında, özellikle Jamaika'da isyan çıkmasından endişe duyan İngiltere, koloniyi ele geçirmeyi ve köleliği geri getirmeyi kabul eder. İspanya da, kolonileri Santo Domingo'daki Hispaniola'da bulunduğu için savaşa girer. Fransa 1794'te Saint Domingue'de köleliği resmen kaldırınca, L'Ouverture onlara karşı savaşmaktan vazgeçip, onlar için savaşmaya başlar. İngilizler birkaç defa yenilince bu işten vazgeçer. 1801 yılına gelindiğinde, L'Ouverture kendisini Hispaniola adasında ömür boyu Genel Vali ilan eder. Ancak, devrimci lider Napolyon'un Saint Domingue'i geri almak için gönderdiği birlikler tarafından yakalanır. L'Ouverture bir Fransız hapishanesinde ölür, ancak generallerinden biri olan Jean-Jacques Dessalines, 1803'te Vertieres Savaşı'nda devrim güçlerini zafere taşır, ülkesini kurar ve bağımsızlığını ilan eder. Tarihçiler, Haiti Devrimi'ni Batı dünyasındaki en başarılı köle isyanı olarak görür ve etkisinin Amerika'da hissedildiğini kabul eder.
Bir dizi başarısız savaş nedeniyle, Qing Hanedanı Asya'daki önemini hızla kaybetmeye başlar. Ülke çapında yaşanan hayal kırıklıkları, kısa sürede sıradan vatandaşlar arasında isyankâr düşüncelere yol açar. Sonuç olarak, 20. yüzyılın ilk yıllarında, emperyal sistemi ortadan kaldırmak amacıyla Devrimci İttifak kurulur. Ulusun Babası olarak adlandırılan politikacı ve doktor Sun Yat-sen, harekette araçsal bir rol oynar. Hepsi Qing ordusu tarafından bastırılan birkaç isyan çıkarılır. Ancak 1911 sonbaharında Wuchang'daki bir ayaklanma durumu tersine çevirir.
Kan dökülmesini durdurmak için Qing mahkemesi, Yuan Shikai'yi yeni başbakan olarak atayacak kadar ileri giderek anayasal bir monarşi olasılığını tartışmaya başlar. Reform vaadi olmasına rağmen, çeşitli Çin eyaletleri Devrimci İttifak'a bağlılıklarını ilan eder. Eyaletlerin temsilcileri, Sun Yat-sen'i yeni Çin Cumhuriyeti'nin geçici başkanı olarak seçtikleri ilk ulusal meclis için toplanır.
1912'de imparator tahttan feragat ederek imparatorluk sistemine ve Qing Hanedanı'nın yüzyıllardır süren egemenliğine son verir. Müzakerelerden sonra Yuan Shikai, ilk resmi cumhurbaşkanı olarak seçildiği takdirde cumhuriyetin kurulması kabul edilir. 1911 devrimi, Çin Halk Cumhuriyeti'ni Mao Zedong yönetimi altında sokan bir ayaklanma olan 1949'daki Çin Komünist Devrimi'nin yolunu açmasından dolayı Çin tarihindeki kritik anlardan biridir.
20. yüzyılın başlarında Rusya, Avrupa'nın en az gelişmiş ve yoksul ülkelerinden biriydi. Ülkelerinin durumuyla mücadele eden işçiler, 1905'te monarşiyi protesto eder. Bu protesto da Kanlı Pazar katliamına ve başarısız bir ayaklanmaya yol açar. Fakat bu olaydaki devrimci coşku unutulmaz. Birinci Dünya Savaşı, Rus ekonomisini felce uğratır ve yüksek ölüm oranlarına neden olur. Çar II. Nikolay, orduyu komuta etmek ve askerlere moral vermek için ülkeden ayrılır, ancak yaptığı bu hareket nedeniyle etkisiz bir lider olduğu ortaya çıkar. Üstelik giderken ülkeyi kendini peygamber ilan etmiş mistik Rus lider Grigori Rasputin'in etkisi altında kalmış, halk tarafından sevilmeyen ve Alman asıllı bir kadın olan karısının eline bırakır.
1917 Şubat'ta sırasında protestocular bir kez daha Petrograd, (şimdiki adıyla Saint Petersburg) sokaklarına çıkar. Ancak 1905 protestolarından farklı olarak, bu sefer hükümdarlarına olan inancını yitirmiş önemli sayıda asker de onlara katılır. Yeni geçici hükümetin kurulmasından birkaç gün sonra Çar II. Nicolas tahttan çekilir. Böylece Romanov Hanedanı ve imparatorluk sistemi son bulur. Ancak burjuvalardan oluşan yeni hükümet, ülke ekonomisini daha da kötüleştiren ve halen devam eden I. Dünya Savaşı'ndan çekilmeyi kabul etmez.
1917 Ekim Devrimi sırasında, Vladimir Lenin önderliğindeki solcu Bolşevik Parti üyeleri ve onlara katılan devrimciler, geçici hükümetin tam oturmamış otoritesinden güç alarak Kışlık Saray'ı basar. Lenin, kapitalistler tarafından değil, köylüler, işçiler ve askerler tarafından yönetilen yeni bir Sovyet hükümeti kurulması gerektiğini savunur. Lenin'in çabalarına rağmen devrim, Petrograd dışındaki bölgelerde benimsenmez. Beş yıl boyunca, iç savaş Rusya'yı tüketse de, en sonunda zafer Lenin'in olur ve dünyanın en güçlü devletlerinden biri olacak olan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği kurulur.
Amerikan Devrimi (1765-1783)

İngilizler ve 13 Amerikan kolonisi arasındaki gerilim, İngiltere'nin 1765'te, Fransa ile yaptığı Yedi Yıl Savaşı'nın masraflarını karşılamak için kolonilere adil olmayan vergiler dayatan bir kararname olan Damga Yasası'nı yürürlüğe sokmasıyla artmaya başlar. Protestocuların yeni vergilere kızması ve mutsuzluklarını dile getirmesiyle şiddet olayları baş gösterir. Kayda değer ilk isyan 1773'te, Özgürlüğün Çocukları olarak bilinen bir grup protestocu'nun, Boston Çay Partisi olarak bilinen olayda, İngiltere'nin koyduğu çay vergisini protesto etmek için Boston Limanı'na 342 sandık çayı dökmesi ile meydana gelir. 1774'te, on üç koloniden 12 delege mevcut durumu tartışmak için bir araya gelir ve bağımsızlığa geçişte kolonilerin yönetim organı olarak hizmet edecek olan Kıta Kongresi'ni kurar. İlk başta, açıkça bağımsızlık talep etmezler, ancak İngiliz Parlamentosu'nda temsil edilmeden vergilendirmeyi de kabul etmezler.
İngilizler ve 13 Amerikan kolonisi arasındaki ilk savaş, 1775'te İngiltere kralının kuvvetlerini Amerikan silahlarına ve malzemelerine el koymak için gönderdiğinde çıkar. Yıllardır tırmanan gerilim Lexington ve Concord Savaşları ile patlak verir. 4 Temmuz 1776'da Kıta Kongresi, İngiliz monarşisini reddeder ve Amerika Birleşik Devletleri'nin kurulması için zemin hazırlayan resmi bir bildiri olan Bağımsızlık Bildirgesi'ni kabul eder. Çatışmalar George Washington'un birliklerinin, Fransız ordusunun yanı sıra, 1781'de Yorktown Savaşı'nda İngilizlere karşı da kesin bir zafer elde edene kadar birkaç yıl daha devam eder. Nihayet İngilizler, 1783 Paris Antlaşması ile Amerika'dan tamamen çekilir ve oradaki tüm haklarını kolonilere devreder.
Fransız Devrimi (1789-1799)

18. yüzyılın sonlarında Fransa halkı, cömert ve pahalı yaşam tarzları olan soylular dışında, çoğunlukla sefalet içinde yaşıyordu. Ağır vergiler toplayan, ama karşılığında hiçbir şey vermeyen bir monarşiden bıkan vatandaşlar, yaygın hoşnutsuzluklarını Kral XVI. Louis'e yöneltir. Bu da bir sonuç vermeyince devrimciler, 14 Temmuz 1789'da kendilerini silahlandırmak için bir ortaçağ cephaneliği ve hapishanesi olan Bastille'i basar. Devrimciler bu hareketleri ile aynı zamanda monarşinin mutlak gücünün bir sembolüne saldırmış olur. Bu olayı takip eden iki ay boyunca, isyanlar ve kitlesel histeri ülkeyi tükettiği için, bu döneme Büyük Korku adı verilir. Değişim için bastıran bir grup temsilci olan Ulusal Kurucu Meclis, Fransa'nın siyasi geleceğini tartışırken, Maximilien de Robespierre gibi etkili figürler toptan hükümet reformunu savunmaya başlar.
1792 yazında, Jakobenler olarak bilinen aşırılık yanlılarından oluşan bir kulüp, ülkeden kaçmaya çalışan kralı tutuklar. Bu olan, ilk Fransız Cumhuriyeti olan Ulusal Konvansiyon'un kurulmasına yol açar. Ocak 1793'te Kral XVI. Louis giyotinle idam edilir ve Jakobenler'in Terör Saltanatı Fransa'yı on ay boyunca Fransa'yı kasıp kavurur ve sokaklar kan gölüne döner. Bu süreçte devrim düşmanı olduğu olduğu iddia edilen 17.000'den fazla kişi idam edilir ve en az 10.000 kişi yargılanmayı beklerken hapishanede ölür. Robespierre'in ölümü, Fransızların aşırı şiddet kullanımına karşı isyan ettiği yeni bir döneme girilmesine neden olur.
Ağustos 1795'e gelindiğinde, yürütme yetkisi parlamento tarafından atanan beş üyeli bir kolektife devredilir, ancak ülkenin durumu düzelmez. Dört yıl daha süren zorluklar, yolsuzluklar ve hoşnutsuzluklardan sonra, 1799'da Napolyon Bonapart darbe yaparak iktidarı ele geçirir ve tüm bunlara bir son verir. Fransız Devrimi, yüzyıllardır hüküm süren Fransız monarşisinin ortadan kaldırılmasıyla, insanların gücünü ve gerçekten bir fark yaratma yeteneklerini tüm dünyaya göstermiştir.
Haiti Devrimi (1791-1804)

Saint Domingue (günümüzdaki adı Haiti) 1659'dan beri Karayip adası Hispaniola'ya bir Fransız kolonisiydi. Fransız Devrimi'nden esinlenen köle grupları, 22 Ağustos 1791'de zalimlere karşı savaşmak için ayaklanır. 100.000'den fazla eski köle bu davaya katılır, amaçları toprak sahiplerini öldürmek ve mülklerini yok etmekti. Fransız sömürgeciler ise bir ayaklanma çıkacağını düşünüp buna göre hazırlık yapmışlardı, ama bunun pek önemi yoktu. Eski köle Toussaint L'Ouverture liderliğindeki devrimciler, 1792'de adanın üçte birinin kontrolünü ele geçirir. Kan dökülmesini durdurmak için Fransa'daki Ulusal Meclis, Saint Domingue'deki beyaz olmayan insanlara haklar verir.
1793'te beyazlar, İngiltere ile bir anlaşma yapar. Kendi Karayip topraklarında, özellikle Jamaika'da isyan çıkmasından endişe duyan İngiltere, koloniyi ele geçirmeyi ve köleliği geri getirmeyi kabul eder. İspanya da, kolonileri Santo Domingo'daki Hispaniola'da bulunduğu için savaşa girer. Fransa 1794'te Saint Domingue'de köleliği resmen kaldırınca, L'Ouverture onlara karşı savaşmaktan vazgeçip, onlar için savaşmaya başlar. İngilizler birkaç defa yenilince bu işten vazgeçer. 1801 yılına gelindiğinde, L'Ouverture kendisini Hispaniola adasında ömür boyu Genel Vali ilan eder. Ancak, devrimci lider Napolyon'un Saint Domingue'i geri almak için gönderdiği birlikler tarafından yakalanır. L'Ouverture bir Fransız hapishanesinde ölür, ancak generallerinden biri olan Jean-Jacques Dessalines, 1803'te Vertieres Savaşı'nda devrim güçlerini zafere taşır, ülkesini kurar ve bağımsızlığını ilan eder. Tarihçiler, Haiti Devrimi'ni Batı dünyasındaki en başarılı köle isyanı olarak görür ve etkisinin Amerika'da hissedildiğini kabul eder.
Çin Devrimi (1911)

Bir dizi başarısız savaş nedeniyle, Qing Hanedanı Asya'daki önemini hızla kaybetmeye başlar. Ülke çapında yaşanan hayal kırıklıkları, kısa sürede sıradan vatandaşlar arasında isyankâr düşüncelere yol açar. Sonuç olarak, 20. yüzyılın ilk yıllarında, emperyal sistemi ortadan kaldırmak amacıyla Devrimci İttifak kurulur. Ulusun Babası olarak adlandırılan politikacı ve doktor Sun Yat-sen, harekette araçsal bir rol oynar. Hepsi Qing ordusu tarafından bastırılan birkaç isyan çıkarılır. Ancak 1911 sonbaharında Wuchang'daki bir ayaklanma durumu tersine çevirir.
Kan dökülmesini durdurmak için Qing mahkemesi, Yuan Shikai'yi yeni başbakan olarak atayacak kadar ileri giderek anayasal bir monarşi olasılığını tartışmaya başlar. Reform vaadi olmasına rağmen, çeşitli Çin eyaletleri Devrimci İttifak'a bağlılıklarını ilan eder. Eyaletlerin temsilcileri, Sun Yat-sen'i yeni Çin Cumhuriyeti'nin geçici başkanı olarak seçtikleri ilk ulusal meclis için toplanır.
1912'de imparator tahttan feragat ederek imparatorluk sistemine ve Qing Hanedanı'nın yüzyıllardır süren egemenliğine son verir. Müzakerelerden sonra Yuan Shikai, ilk resmi cumhurbaşkanı olarak seçildiği takdirde cumhuriyetin kurulması kabul edilir. 1911 devrimi, Çin Halk Cumhuriyeti'ni Mao Zedong yönetimi altında sokan bir ayaklanma olan 1949'daki Çin Komünist Devrimi'nin yolunu açmasından dolayı Çin tarihindeki kritik anlardan biridir.
Rus Devrimi (1917)

20. yüzyılın başlarında Rusya, Avrupa'nın en az gelişmiş ve yoksul ülkelerinden biriydi. Ülkelerinin durumuyla mücadele eden işçiler, 1905'te monarşiyi protesto eder. Bu protesto da Kanlı Pazar katliamına ve başarısız bir ayaklanmaya yol açar. Fakat bu olaydaki devrimci coşku unutulmaz. Birinci Dünya Savaşı, Rus ekonomisini felce uğratır ve yüksek ölüm oranlarına neden olur. Çar II. Nikolay, orduyu komuta etmek ve askerlere moral vermek için ülkeden ayrılır, ancak yaptığı bu hareket nedeniyle etkisiz bir lider olduğu ortaya çıkar. Üstelik giderken ülkeyi kendini peygamber ilan etmiş mistik Rus lider Grigori Rasputin'in etkisi altında kalmış, halk tarafından sevilmeyen ve Alman asıllı bir kadın olan karısının eline bırakır.
1917 Şubat'ta sırasında protestocular bir kez daha Petrograd, (şimdiki adıyla Saint Petersburg) sokaklarına çıkar. Ancak 1905 protestolarından farklı olarak, bu sefer hükümdarlarına olan inancını yitirmiş önemli sayıda asker de onlara katılır. Yeni geçici hükümetin kurulmasından birkaç gün sonra Çar II. Nicolas tahttan çekilir. Böylece Romanov Hanedanı ve imparatorluk sistemi son bulur. Ancak burjuvalardan oluşan yeni hükümet, ülke ekonomisini daha da kötüleştiren ve halen devam eden I. Dünya Savaşı'ndan çekilmeyi kabul etmez.
1917 Ekim Devrimi sırasında, Vladimir Lenin önderliğindeki solcu Bolşevik Parti üyeleri ve onlara katılan devrimciler, geçici hükümetin tam oturmamış otoritesinden güç alarak Kışlık Saray'ı basar. Lenin, kapitalistler tarafından değil, köylüler, işçiler ve askerler tarafından yönetilen yeni bir Sovyet hükümeti kurulması gerektiğini savunur. Lenin'in çabalarına rağmen devrim, Petrograd dışındaki bölgelerde benimsenmez. Beş yıl boyunca, iç savaş Rusya'yı tüketse de, en sonunda zafer Lenin'in olur ve dünyanın en güçlü devletlerinden biri olacak olan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği kurulur.