Alan Watts - Güvencesizlikteki Bilgelik
Kitap çok iyi fakat bir kez daha anladım ki çeviri kitap okunmuyor. İyi bir ingilizceniz var ise orijinal okuyun.
Kitaptan bazı bölümler:
Kitap çok iyi fakat bir kez daha anladım ki çeviri kitap okunmuyor. İyi bir ingilizceniz var ise orijinal okuyun.
Kitaptan bazı bölümler:
Bilinemezciler, şüpheciler nevrotiktir fakat bu onların yanlış bir felsefeleri olduğunu göstermez, nasıl uyum sağlayacaklarını bilmedikleri gerçekleri keşfettiklerini gösterir. Gerçeklerden kaçarak nevrozdan uzaklaşmaya çalışan entelektüel "cehaletin mutluluk sayıldığı bir yerde akıllı olmak aptallıktır" prensibine göre hareket ediyordur.
Deneyim nedir? Yaşam nedir? Hareket nedir? Gerçeklik nedir? Bu tür sorulara Aziz Augustine'in "Zaman medir?" sorusuna verdiği cevabı vermek gerek, "Biliyorum fakat siz sorunca bilmiyorum."
İyi uyuduğunuz bir gecenin aydınlık sabahında tekrar uyumak istemezsiniz. Ama zor bir günün ardından kendinizi bilinçsizliğin kollarına bırakma hissi de son derece keyiflidir.
Tanrı'ya inanmak ve inandığınız Tanrı'yı aramak sadece bir fikrin onaylanma ihtiyacıdır. Tanrı'nın iradesinin açıklanmasını istemek, sonra da onu önceden edindiğiniz ahlaki standartlara göre "test etmek" isteğinizle alay etmektir. Cevabı zaten biliyorsunuz. "Tanrı'yı" bu şekilde aramak, inandığınız şeylere dair mutlak otoritenin damgasını ve kesinliğini istemekten; bilinmeyenin ve geleceğin, geçmişte korumak istediğiniz şeylerin devamı olmasını garantileme isteğinden başka bir şey değildir; yani daha büyük ve daha iyi bir kale, "ben" için Ein Feste Burg.
Deneyim nedir? Yaşam nedir? Hareket nedir? Gerçeklik nedir? Bu tür sorulara Aziz Augustine'in "Zaman medir?" sorusuna verdiği cevabı vermek gerek, "Biliyorum fakat siz sorunca bilmiyorum."
İyi uyuduğunuz bir gecenin aydınlık sabahında tekrar uyumak istemezsiniz. Ama zor bir günün ardından kendinizi bilinçsizliğin kollarına bırakma hissi de son derece keyiflidir.
Tanrı'ya inanmak ve inandığınız Tanrı'yı aramak sadece bir fikrin onaylanma ihtiyacıdır. Tanrı'nın iradesinin açıklanmasını istemek, sonra da onu önceden edindiğiniz ahlaki standartlara göre "test etmek" isteğinizle alay etmektir. Cevabı zaten biliyorsunuz. "Tanrı'yı" bu şekilde aramak, inandığınız şeylere dair mutlak otoritenin damgasını ve kesinliğini istemekten; bilinmeyenin ve geleceğin, geçmişte korumak istediğiniz şeylerin devamı olmasını garantileme isteğinden başka bir şey değildir; yani daha büyük ve daha iyi bir kale, "ben" için Ein Feste Burg.

Pala ne kadar kurgusal bir yaklasim sergilemisse de Tarihi bir arastirma soz konusu oldugu anlasiliyor. Zaten bazi yerler Tarih'e sadik kalip kurgusal olayi Tarihi olaylar ile bagdastirip giderek Tarihi roman zevkini yasattirdi bana. Pala'nin zihnindeki Molla Lutfi ne kadar farkli olsa da acik goruslulugu ve dedirtikleri seyler cok iyiydi. Molla Lutfi hakkinda bir bilgim oldugu icin sonu bildigim gibi oldu. Tavsiyem kitabi okuduktan sonra bilgi sahibi olmaniz ama elbet size kalmis. Olay sıkmadı ve Pala ustalikla anlatmis boyle tarihi bir olayi kurgusal bir bicimde. Pala'nin okudugum ilk kitabi oldugu icin dili garipsesemde alistim diyebilirim. Fazla sıkmaz ve keyif alabileceginiz bir roman olacaktir. Intikam duygusunun sucsuz kimseleri canini yakmakla bile sonmeyecegini ve her ne kadar intikam yerine getirilmese de intikam beslenen kisinin yakinlarina sicrayacak ve masum insanlar bu intikam duygusu ugruna canini verecek bir duygu olarak betimlemesi takdire sayan.
Sadece onu değil en az 3 hikayesini okuduğumu hatırladım ama belki sorun bendedir diye pek üstüne düşmedim ama tekrardan irdelemiş oldum tekrardan

