Yazım yanlışlarım için özür dilerim. Mobilden yazdığımdan peşin not olsun istedim umarım beni düzeltmek için yorum yapmaktan çekinmezsiniz.
Şimdi bilinir ki Cennet Mahallesi ismindeki dizi, uzun bir süre boyunca, Ferhat ve Sultan adlı iki aşığın, Sultanın annesi olan Pembe Erdağı tarafımdan sürekli engellenirdi. Şimdi bu episodik anlatının yaklaşık 100 bölümünde de olan bir isim olan Rüstem’i incelemeye, daha doğrusu Rüstem’in cinsel yönelimine bir bakmak için kolları sıvama kararı aldım.
Kısa bir inceleme yapacağım sadece, zaten daha öncesinde uzuncana incelemiştim. Ama konu silindi.
Şimdi kısaca karakterin geçmişine baktığımızda, çok ilginç bir durumla karşılaşıyoruz.
Kendisi Sultan’ın sıra arkadaşı ve de sırdaşı imiş ilk okulda iken, hmm bu onun Sultan takıntısını açıklıyordur sanıyorum.
Kendisi Ferhat’a hep abi çekermiş, Ferhat askere gitmeden önce otobüsü Rüstem’e emanet etmiş. Hmm belki de bir Çiçek Abbas durumu vardır dedirtiyor insana. Ama işte işin aslı öyle değil.
Hem muzolu bölümlerde, hem de öncesinde, gerek kahvehane esprileri, gerek de göndermeler ile aslında Rüstem karakterinin bir çeşit homoseksüel olduğuna dair bilgiler alıyoruz. Sultanın saçı ile oynaması, çocukken efemine olması, genel olarak kalfası, çorağı ile olan ilişkisinin evlilik boyutunda olabileceğine dair göndermeler, üstüne ferhata bir anda düşman kesilmesi, bize ilginç bir desen veriyor.
Olay aslında çok basit, biz buna limit experiance diyebiliriz sanıyoum ki. Şimdi limit experianceı daha sonra açıklayacağım. Ondan önce asıl meseleye gelelim.
Rüstem aslında Sultana karşı değil, Ferhata karşı bir aşk besliyor.
Rüstem karakteri, efemine iken Sultanın üstünden Ferhatla tanışıp ona karşı masumane bir aşk besliyor. Ferhat askere gitmeden önce otobüste yanında çalışıyor, ama korkusundan ona açılmak yerine, beslediği hayranlık ile, onu taklit etmeye, daha çok ona benzemeye çalışıyor. Ferhat askere gidince, kendisine beslediği hayranlık ile birlikte oluşan o yol, değişim yolu kapanıyor. Arada kalmış bir figür, Bataille gibi yakşalacak olursak, ne bir korunağı var, ne de bir işgalcisi, kendi kendini yarıda bırakmış küçük zavallı bir adam rüstem. Kendine kopyalayacak ve de baz alacak kaynağı kalmayınca, Ferhatın aksyonları ve bilinirliği üstünden Ferhat olmaya çalışıyor. Maalesef ki düşüncelerini ve ilkelerini baz alamasa da, o artık kendi içinde kendi aşkına dönüşüyor, Ferhat oluyor. Sevdiği saydığı adam oluyor. Bunu da tabii ki, Sultan üstğnden gerçekleştiriyor. Sonuçta secdiği adam olmak için, gereken ikşmci şey, Ferhatı sevesek bir Sultan değil mi? İşte bu ihtiyaç onu sultana itiyor, e de Ferhatın askerden dönmesi ile, çok daha agrasif bir konum alıyor bu durum. Artık o içindem bir Ferhat, bu yüzden de karşısında duran o ikşmci Ferhat, onun varoluşunu sonlandıracak güce sahip. Bu yüzden de me tal olarak aslında bir bozulmaya giriyor. Aynada ve hayatında kendisine bakıp, kendisini Ferhat olarak tanımlayan ve kaydeden kişi, başka bir Ferhat ile karşılaşıyor. İkinci bir Sultan da olamadığı için, yaşagilmek ve varolabilmek için Sultanın aşkına ihtiyacı var, sevdiği adamla var olabilmek için sultanın da ona aşık olması gerek, yoksa kafasında tasarladığı ferhat olamayacak, ve artık ferhata aşık bir rüstem de olamayacak, var olması anlamsız, var olmaması gereken bir taklit olacak. O noktada yaşamaya ihtiyacı var mı?
Sizin düşünceleriniz neler? Yazımı yakın zamanda gene yazacağım, İşgal, Erotizm ve de Bataille adlı yazımla genişletmeyi düşünüyorum. Bununla birlikte, somraki konum ne olmalı sizce?
Şimdi bilinir ki Cennet Mahallesi ismindeki dizi, uzun bir süre boyunca, Ferhat ve Sultan adlı iki aşığın, Sultanın annesi olan Pembe Erdağı tarafımdan sürekli engellenirdi. Şimdi bu episodik anlatının yaklaşık 100 bölümünde de olan bir isim olan Rüstem’i incelemeye, daha doğrusu Rüstem’in cinsel yönelimine bir bakmak için kolları sıvama kararı aldım.
Kısa bir inceleme yapacağım sadece, zaten daha öncesinde uzuncana incelemiştim. Ama konu silindi.
Şimdi kısaca karakterin geçmişine baktığımızda, çok ilginç bir durumla karşılaşıyoruz.
Kendisi Sultan’ın sıra arkadaşı ve de sırdaşı imiş ilk okulda iken, hmm bu onun Sultan takıntısını açıklıyordur sanıyorum.
Kendisi Ferhat’a hep abi çekermiş, Ferhat askere gitmeden önce otobüsü Rüstem’e emanet etmiş. Hmm belki de bir Çiçek Abbas durumu vardır dedirtiyor insana. Ama işte işin aslı öyle değil.
Hem muzolu bölümlerde, hem de öncesinde, gerek kahvehane esprileri, gerek de göndermeler ile aslında Rüstem karakterinin bir çeşit homoseksüel olduğuna dair bilgiler alıyoruz. Sultanın saçı ile oynaması, çocukken efemine olması, genel olarak kalfası, çorağı ile olan ilişkisinin evlilik boyutunda olabileceğine dair göndermeler, üstüne ferhata bir anda düşman kesilmesi, bize ilginç bir desen veriyor.
Olay aslında çok basit, biz buna limit experiance diyebiliriz sanıyoum ki. Şimdi limit experianceı daha sonra açıklayacağım. Ondan önce asıl meseleye gelelim.
Rüstem aslında Sultana karşı değil, Ferhata karşı bir aşk besliyor.
Rüstem karakteri, efemine iken Sultanın üstünden Ferhatla tanışıp ona karşı masumane bir aşk besliyor. Ferhat askere gitmeden önce otobüste yanında çalışıyor, ama korkusundan ona açılmak yerine, beslediği hayranlık ile, onu taklit etmeye, daha çok ona benzemeye çalışıyor. Ferhat askere gidince, kendisine beslediği hayranlık ile birlikte oluşan o yol, değişim yolu kapanıyor. Arada kalmış bir figür, Bataille gibi yakşalacak olursak, ne bir korunağı var, ne de bir işgalcisi, kendi kendini yarıda bırakmış küçük zavallı bir adam rüstem. Kendine kopyalayacak ve de baz alacak kaynağı kalmayınca, Ferhatın aksyonları ve bilinirliği üstünden Ferhat olmaya çalışıyor. Maalesef ki düşüncelerini ve ilkelerini baz alamasa da, o artık kendi içinde kendi aşkına dönüşüyor, Ferhat oluyor. Sevdiği saydığı adam oluyor. Bunu da tabii ki, Sultan üstğnden gerçekleştiriyor. Sonuçta secdiği adam olmak için, gereken ikşmci şey, Ferhatı sevesek bir Sultan değil mi? İşte bu ihtiyaç onu sultana itiyor, e de Ferhatın askerden dönmesi ile, çok daha agrasif bir konum alıyor bu durum. Artık o içindem bir Ferhat, bu yüzden de karşısında duran o ikşmci Ferhat, onun varoluşunu sonlandıracak güce sahip. Bu yüzden de me tal olarak aslında bir bozulmaya giriyor. Aynada ve hayatında kendisine bakıp, kendisini Ferhat olarak tanımlayan ve kaydeden kişi, başka bir Ferhat ile karşılaşıyor. İkinci bir Sultan da olamadığı için, yaşagilmek ve varolabilmek için Sultanın aşkına ihtiyacı var, sevdiği adamla var olabilmek için sultanın da ona aşık olması gerek, yoksa kafasında tasarladığı ferhat olamayacak, ve artık ferhata aşık bir rüstem de olamayacak, var olması anlamsız, var olmaması gereken bir taklit olacak. O noktada yaşamaya ihtiyacı var mı?
Sizin düşünceleriniz neler? Yazımı yakın zamanda gene yazacağım, İşgal, Erotizm ve de Bataille adlı yazımla genişletmeyi düşünüyorum. Bununla birlikte, somraki konum ne olmalı sizce?