Anime beklediğimden iyi ama puanından kötüydü bence. Psikodelik mi desem ne desem tam bilemediğim görselliğini biraz keyfi buldum. Cadı iç dünyası anlatımı, o kişiden izler taşısa da ne bileyim tam içime sinmiş değil. Samorost gibi oyunlarda böyle görseller var mesela, oralarda gayet beğenmiştim. Burada biraz ben derinim havası vermeye çalışıyor gibi hissettim. Evangelion'un da felsefesini aynı şekilde buluyorum. Derin gözükmeye çalışan ama hiç de öyle olmayan bir dünya sembolle doluşturulmuş bir evrene sahip Evangelion bana göre.
Bodoslama daldım, biraz daha tane tane gideyim. Çizimler gerçekten de seveceğim türden değildi ama hani belki dedim, bilerek böyle yapmıştır. Karakterler boş kabuk gibi duruyorlar düşüncesi ilerleyen bölümlerde bir manaya kavuşuyor çünkü. Bilerek yaptıysa ne âlâ, bilerek yapmadıysa püh.

Herhangi bir karaktere nefret ya da sevgi duymadan izledim, öyle bir içselleştirme olmadı yani. Dolayısıyla Homura ilgili de öyle keskin bir düşüncem olmadı. Homura'nın zaman kabiliyetiyle Madako'nun büyü gücü arasındaki bağlantıyı güzel buldum. Bu tarz kurgusal dokunuşları güzel ve yerinde yapmış seri.
Büyülü bir evrende bazuka, tank gibi şeyler görmeyi istemezdim. Herkesin kendine uygun bir şekilde dövüşmesi daha makul geliyor bana. GPT ile bunu konuştuğumda bazı gerekçeler sundu, bana yine makul gelmedi pek. Mesela Homura'nın ilişkisi zamanla, o zaman akrep ve yelkovanlarla saldırmak gibi şeyler gayet yerinde olurdu. Önemli olan neyle değil de nasıl bir büyü gücüyle saldırdığın bence. Dolayısıyla istersen atom bombası at, esamesi olmaz ama yeteri kadar büyü gücün varsa iş görürsün. Bu şekilde bakıyorum.
Bence evreni daha yedire yedire daha uzun şekilde anlatması daha güzel olurmuş. Anime 24 bölüm olsaydı ve bizi evrene daha oturaklı bir şekilde soksaydı seriye olan puanım artabilirdi. Animeye 7.5 verebilirim sanırım. Finali hariç tabii. Finalindeki dilek her dilek içerek kurguda olan o gerçekleştirilemeyecek dileklerden birisi. Hani üç dilek hakkın vardır ve sen daha fazla dilek hakkı ya da başka cinler istersin ve bu mümkün değildir ya. Madoka'nın dileği de bu türden bir şey. Bunu elde ettiği imkânsız büyü gücüyle açıklayabilsek ve kabul etsek dahi işin sonunda çok da bir şeyin değişmemiş olması o devasalığı da hiç kılıyor gibi geldi bana. Cadı değilmiş de hortlakmış. Çok da bir şey değişmiyor yani.
Büyücü kızların cadıya dönüşecek olması tahmin edilebilir bir şeydi bence. İlk andan beri tavşan tipli şeyin de iyi biri olmadığı o ruhsuz bakışlarından belli oluyor zaten. Yakın zamanda Takopi's Original Sin diye bir anime çıktı. Orada da böyle bir varlık var. O da anlamıyor insanları. O da 6 bölüm mesela. Onu da çok beğenmedim. Onda da psikolojik öğeler var. Ölüm, şiddet vs. Ama böyle şeylerin daha derli toplu ve hakkını vererek yedirilip anlatılması gerekiyor bana sorarsan.
Arkadaşlık güzel şey, gerçekten de çok önemli ama bir hikâye anlatısı olarak aslında sıradan bir konu. Pek çok şekilde de işlenebilir. Burada da bu şekilde işlenmiş. Ama bu işleniş şekli kendisini olduğundan çok ama çok daha fazla büyük göstermeye çalışan bir illüzyon gibi geliyor bana. Ben de bilhassa filmde bunu sevmedim. O kadar büyük değilsiniz ya dedim. Kimsiniz yani. Bana geçmedi bu anlatı maalesef.