Bu haftaki yazımda sizlere gerçek sanılan doğal oluşumlardan ve sahte tarihi eserlerden bahsedeceğim. Bu birinci bölüm, haftaya da ikinci bölümünü yayınlarım.
Delingha Demir Boruları olarak da bilinen Baigong Boruları, Çin'in Delingha şehrinin yaklaşık 40 kilometre güneybatısındaki Beyaz Dağ ve buranın yakınında bulunan, fosil ağaçlar veya ağaç kökleri olarak tanımlanmış bir dizi boru benzeri yapıdır.
Bu boruya benzeyen yapılar en başta "paslı artıklar" ve "garip şekilli taşlar" olarak tanımlanmıştır. İlk bulundukları zaman yerel bir dökümhanede Liu Shaolin isimli biri tarafından yapılan analizde, boruların yüzde 30 demir oksit, büyük miktarlarda silikon dioksit ve kalsiyum oksitten oluştuğu belirtilmiştir. Metalurjik analizler, bir malzemenin bileşimini, onu içeren gerçek mineraller açısından değil, yalnızca mevcut belirli elementlerin oksit yüzdelerini verdiğinden, borularda tespit edilen kalsiyumun doğal beton oluşumunu sağlayan kalsit olduğu sonucuna varılmıştır.
Baigong Boruları ilk olarak dinozor fosilleri arayan bir grup Amerikalı bilim adamı tarafından keşfedilmiştir. Bilim adamları buldukları bu oluşumları Delingha'daki yerel yetkililere bildirse de, Haziran 2002'de bölge ile ilgili Ye Zhou tarafından hazırlanan altı rapordan birinde yer alana kadar borular üzerinde herhangi bir araştırma yapılmamıştır. Yerel bir yetkili olan Quin Jianwen boruların 16 Haziran 2002'de haber ajansları tarafından haberinin yapılmasını sağlamış ve bu sayede bölge aniden bir turistik cazibe merkezi haline gelmiştir.
Xinmin'deki 2003 tarihli bir makaleye göre, atomik emisyon spektroskopisini kullanan Çinli bilim adamları, Baigong Boruları'nın bitki kaynaklı organik madde içerdiğini tespit etmiştir. Ayrıca haberde, bu kaya oluşumlarının bölümlerinde ağaç halkalarının bulunduğu ve bunların tamamen fosil ağaçlar veya ağaç kökleri olduğuna karar verilmiştir.
Eltanin Anteni, 1964 yılında Antarktika oşinografik araştırma gemisi USNS Eltanin tarafından Horn Burnu'nun batısındaki deniz dibinin fotoğrafını çekerken deniz tabanında fotoğraflanmış bir nesnedir.
Normal anten benzeri yapısı ve 3904 metre derinlikte deniz tabanındaki dik konumu nedeniyle birçok kişi bunun dünya dışı bir yapı olabileceğini öne sürmüştür. Konu hakkında araştırma yapan bilim adamları ise, Eltanin tarafından fotoğraflanan bu nesnenin nesnenin Chondrocladia concrescens adında alışılmadık bir etobur sünger olduğunu belirtmiştir.
Klerksdorp küreleri, Güney Afrika'daki Ottosdal yakınlarında yer alan ve Wonderstone Ltd. tarafından işletilen pirofillit maden yataklarından çıkarılan yaklaşık 3 milyar yaşındaki, genellikle küre ve disk şeklindeki küçük nesnelerdir. Bazı araştırmacılar ve muhabirler tarafından kitaplarda, popüler makalelerde ve birçok web sayfasında, bu kürelerin sadece zeki varlıklar tarafından imal edilebilecek açıklanamaz eserler oldukları iddia edilmiştir. Ancak bu küreleri inceleyen jeologlar, bunların üretilmediğini ve doğal süreçlerin sonucu ortaya çıktıklarını tespit etmişlerdir.
Birçok profesyonel jeolog, Klerksdorp Küreleri'nin, 3 milyar yıl önce volkanik tortularda, külde veya her ikisinde oluşan betonlar olarak ortaya çıktığı konusunda hemfikirdir. Heinrich, volkanik çökellerin pirofillite dönüşmesi sırasında oluşan silis bakımından zengin sıvıların varlığında karbonat betonlarının dönüşümü ile bu volastonit kürelerin oluştuğunu öne sürer. Buna ek olarak bu kürelerin, yüzeye yakın pirofilit çökellerinin ayrışmasıyla oksitlenmiş pirit betonları olabileceği de konuşulmuştur. Pirofilit içinde gelişen, yüzeye yakın ve ayrışma bölgesinin altında yer alan pirit betonları hava etkisinden etkilenmez ve dolayısıyla hematite dönüşmez. Bu da kürelerin oluşmasını sağlayan ana etkendir.
Avustralya Hamersley'de bu kürelere benzeyen 2,7 ila 2,8 milyar yıl yaşında benzer nesneler bulunmuştur. Avustralya ve Klerksdorp Küreleri, diyajenezinde mikrobiyal aktivitenin yarattığı bilinen en eski beton örnekleri arasında yer alır.
Paluxy Nehri, ABD'nin Teksas eyaletinde yer alan bir nehirdir. Aslen Brazos Nehri'nin bir koludur. Kuzey Paluxy Nehri ile Güney Paluxy Nehri'nin Erath İlçesi'ndeki Bluff Dale yakınlarında birleşmesiyle oluşur ve Teksas'ın hemen doğusundaki Brazos Nehri'ne katılmadan önce 47 kilometre boyunca akar.
Bu nehir Dinozor Vadisi Eyalet Parkı'nın içinde yer alan Glen Rose yakınlarındaki yatağında bulunan çok sayıda dinozor ayak iziyle ünlü olmuştur. Paluxy Nehri, 1930'ların başlarında, jeolojik zaman ölçeğine karşı kanıt olarak ve genç-Dünya yaratılışçıları tarafından bolca kullanılmış bir yerdir. Çünkü nehir yatağındaki dinozor ayak izlerinin yanında aynı dönemde oluşmuş insanlara ait ayak izleri olduğu öne sürülmüştür. Ancak insanlara ait olduğu iddia edilen bu ayak izlerinin bir aldatmaca olduğu belirlenmiştir.
Paluxy Nehri pistleri, hem yaratılışın hem de evrimin destekçilerinden büyük ilgi gördü. Bazıları, bazı ayak izlerinin, diğer izleri yaratan dinozorlarla aynı zamanda yaşayan mitolojik dev insanlar tarafından yapıldığını iddia etti. John Whitcomb, Henry Morris, John Morris ve Carl Baugh, insan ayak izi hipotezinin mevcut veya eski savunucularıdır. İz yollarını jeolojik zaman ölçeğine karşı kanıt olarak gösteren bazıları olsa da, genel fikir birliği, tüm insan izlerinin ya sahte olduğu ya da yanlış yorumlandığı yönündedir.
Nehir yatağında yer alan insan ayak izlerinden bazıları sahtedir. Büyük Buhran sırasında maddi sıkıntı çeken yerliler tarafından oyulmuşlardır. Oyulmuş bu ayak izleri büyüklükleri nedeniyle dev insanlara aitmiş gibi görünmektedir. Diğer ayak izleri ise gerçek izlerdir, ancak insan ayak izleriyle tutarsız özellikler göstermektedir. İnsan ayak izi hipotezinin destekçileri insanların ve dinozorların yürüdüğü yolların kesişen patikalar nedeniyle aynı zaman diliminde oluştuğunu iddia etmiştir. 1986'da Glen Kuban ayak izleri üzerinde üzerinde kapsamlı bir araştırma yapmış, çoğu parçanın geniş bir "V" oluşturduğunu ve insan ayak izlerinde olmaması gereken oluklara sahip olduğunu, insanlara ait olduğu düşünülen bu izlerin iki ayaklı dinozorlar tarafından yapıldığını belirlemiştir. İzleri oluşturan dinozor türünün diğer dinozorlar gibi parmak ucunu kullanarak değil, ayak tabanının tamamını kullanarak yürüdüğü tespit edilmiştir. İnsan anatomisine dayanan kanıtlar da ayak izlerinin insan kaynaklı olduğu iddiasını çürütmektedir. İnsanların yaklaşık boylarını hesaplamak için ayak uzunluğu ölçümleri kullanılmış; yürüme temposunun ve adım uzunluklarının hesaplanan boylar ile eşleşmediği görülmüştür. Bunun sonucunda izlerin insan kaynaklı olma ihtimali ortadan kalkmıştır. Ayrıca yapılan ölçümler, iki ayaklı dinozorlar için bilinen değerlere uygundur.
Coso Cismi, kendisini 13 Şubat 1961'de bir sert kil veya kaya yığını içinde bulan Wallace Lane, Virginia Maxey ve Mike Mikesell tarafından açıklanamayan bir cisim olduğu iddia edilen bir cisimdir. En başta cismin içinde bulunduğu kaya oluşumu nedeniyle 500.000 yaşında olduğu söylense de, cismin aslında 1920'lerden kalma bir buji olduğu anlaşılmıştır. En başta bu sahtekarlığın ortaya çıkmama sebebi ise, o dönemde kaya yaşının henüz hesaplanamıyor olmasıdır.
Amerika Buji Toplayıcıları üyelerinin yardımıyla Pierre Stromberg ve Paul Heinrich tarafından yapılan bir araştırmada, eserin Ford Model T ve Model A motorlarında yaygın olarak kullanılan 1920'lerden kalma bir buji olduğunu belirlemiştir. SPCA Başkanı Chad Windham ve diğer koleksiyoncular da bu ikilinin değerlendirmesine katılmıştır.
12 Nisan 2018'de cismin Washington Üniversitesi Dünya ve Uzay Bilimleri bölümünden bir jeolog tarafından da incelenmesini karar verilmiş ve yapılan denetimlerde yapının 1920'lerden kalma bir buji olduğu yönündeki sonuç yeniden doğrulanmıştır.
London Çekici, 1936 yılında London, Teksas'ta bir çekice verilen isimdir. Çekici ilginç yapan ve anormal bir eser olarak görülmesine yol açan durum ise bir kayanın içinde gömülü halde olmasıdır. Çekiç ilk bulunduğunda insan yapımı bir aletin 400 milyon yıllık bir kayanın içine nasıl girmiş olabileceğine dair hararetli tartışmalar yapılmıştır. Çekicin şu anki sahibi çekiç üzerinde test yapılmasına izin vermiyor olsa da, önceden yapılan testlerde çekicin en fazla 700 yıllık olabileceği belirtilmiştir.
Çekicin söylendiği kadar eski olmadığına dair çevresel veriler de yeterli kanıtı sunmaktadır. Zira bilinen en eski odunsu gövdeli ağaçlar 360 milyon yıl önce oluşmuştur. Çekicin tipi 1800'lü yılların sonunda Amerikalı madencilerin kullandığı çekiçlere benzemektedir.
Malakit Adamları olarak da adlandırılan Moab Adamları, kayaları Erken Kretase dönemine, yani yaklaşık 140 milyon yıl öncesine tarihlenen bir madende bulunan insan iskeletlerine verilen isimdir. Keşif, 1971 yılında Utah, Moab yakınlarındaki Keystone Azurite Madeni'nde Lin Ottinger tarafından yapılmış ve bu keşif yaratılışçılar tarafından insanların dinozorlarla bir arada yaşadığına dair bir argüman olarak kullanılmıştır. Bir arkeolog ve aynı zamanda Utah Arkeoloji Araştırması'nın saha direktörü olan John Marwitt, bulunan fosilleri incelemiş ve bunların sadece birkaç yüzyıl yaşında olabilecekleri sonucuna varmıştır.
1980'de bir yaratılışçı olan Carl Baugh (bu kişi aynı zamanda üstte bahsettiğim London Çekici'nin sahibi olan kişidir), Ottinger'den iskeletlerden birini satın almış ve Teksas, Glen Rose'daki Yaratılış Kanıtı Müzesi'nde, dinozorlarla aynı zamanda yaşayan insanların kanıtı olarak sergilemiştir (London Çekici de bu müzedir). Moab Adamları iskeletlerinin üzerinde daha sonra yapılan detaylı incelemelerde, bunların fosilleşmemiş kalıntılar olduğu ve karbon yaşının 210 ila 1450 yıl arasında olduğu açıklanmıştır.
Salzburg Küpü olarak da bilinen Wolfsegg Demiri, 1885 yılında Avusturya'nın Wolfsegg am Hausruck kentinde tersiyer dönemde oluşmuş bir linyit yatağı içinde gömülü bulunan küçük bir kübik demir kütlesidir. 785 gram ağırlığındadır ve 67× 67× 47 milimetre boyutlarındadır. Kenarlarından dördü kabaca düzken, kalan iki taraf (karşılıklı) dışbükeydir. Küpün etrafında, yüksekliğinin ortasına kadar inen oldukça derin bir oluk vardır.
Wolfsegg Demiri sıradışı yapısı nedeniyle kısa sürede ilgi çekici bir hale gelmiştir. Çünkü 20 milyon yıllık bir kömür damarına gömülü olarak bulunan işlenmiş bir demir küptür. Demir en başta bilim adamları tarafından meteorik kökenli olarak tanımlanmışsa da, daha sonra analizlerde bu görüşten vazgeçilmiştir. Son yapılan araştırmada demirin 19. yüzyılın sonlarında yapıldığı, maden makinelerinde balast olarak kullanılan bir dökme demir parçası olduğu ve ait olduğu yerden düşerek linyitin içinde sıkıştığı anlaşılmıştır.
Baigong Boruları

Delingha Demir Boruları olarak da bilinen Baigong Boruları, Çin'in Delingha şehrinin yaklaşık 40 kilometre güneybatısındaki Beyaz Dağ ve buranın yakınında bulunan, fosil ağaçlar veya ağaç kökleri olarak tanımlanmış bir dizi boru benzeri yapıdır.
Bu boruya benzeyen yapılar en başta "paslı artıklar" ve "garip şekilli taşlar" olarak tanımlanmıştır. İlk bulundukları zaman yerel bir dökümhanede Liu Shaolin isimli biri tarafından yapılan analizde, boruların yüzde 30 demir oksit, büyük miktarlarda silikon dioksit ve kalsiyum oksitten oluştuğu belirtilmiştir. Metalurjik analizler, bir malzemenin bileşimini, onu içeren gerçek mineraller açısından değil, yalnızca mevcut belirli elementlerin oksit yüzdelerini verdiğinden, borularda tespit edilen kalsiyumun doğal beton oluşumunu sağlayan kalsit olduğu sonucuna varılmıştır.
Baigong Boruları ilk olarak dinozor fosilleri arayan bir grup Amerikalı bilim adamı tarafından keşfedilmiştir. Bilim adamları buldukları bu oluşumları Delingha'daki yerel yetkililere bildirse de, Haziran 2002'de bölge ile ilgili Ye Zhou tarafından hazırlanan altı rapordan birinde yer alana kadar borular üzerinde herhangi bir araştırma yapılmamıştır. Yerel bir yetkili olan Quin Jianwen boruların 16 Haziran 2002'de haber ajansları tarafından haberinin yapılmasını sağlamış ve bu sayede bölge aniden bir turistik cazibe merkezi haline gelmiştir.
Xinmin'deki 2003 tarihli bir makaleye göre, atomik emisyon spektroskopisini kullanan Çinli bilim adamları, Baigong Boruları'nın bitki kaynaklı organik madde içerdiğini tespit etmiştir. Ayrıca haberde, bu kaya oluşumlarının bölümlerinde ağaç halkalarının bulunduğu ve bunların tamamen fosil ağaçlar veya ağaç kökleri olduğuna karar verilmiştir.
Eltanin Anteni

Eltanin Anteni, 1964 yılında Antarktika oşinografik araştırma gemisi USNS Eltanin tarafından Horn Burnu'nun batısındaki deniz dibinin fotoğrafını çekerken deniz tabanında fotoğraflanmış bir nesnedir.
Normal anten benzeri yapısı ve 3904 metre derinlikte deniz tabanındaki dik konumu nedeniyle birçok kişi bunun dünya dışı bir yapı olabileceğini öne sürmüştür. Konu hakkında araştırma yapan bilim adamları ise, Eltanin tarafından fotoğraflanan bu nesnenin nesnenin Chondrocladia concrescens adında alışılmadık bir etobur sünger olduğunu belirtmiştir.
Klerksdorp Küreleri

Klerksdorp küreleri, Güney Afrika'daki Ottosdal yakınlarında yer alan ve Wonderstone Ltd. tarafından işletilen pirofillit maden yataklarından çıkarılan yaklaşık 3 milyar yaşındaki, genellikle küre ve disk şeklindeki küçük nesnelerdir. Bazı araştırmacılar ve muhabirler tarafından kitaplarda, popüler makalelerde ve birçok web sayfasında, bu kürelerin sadece zeki varlıklar tarafından imal edilebilecek açıklanamaz eserler oldukları iddia edilmiştir. Ancak bu küreleri inceleyen jeologlar, bunların üretilmediğini ve doğal süreçlerin sonucu ortaya çıktıklarını tespit etmişlerdir.
Birçok profesyonel jeolog, Klerksdorp Küreleri'nin, 3 milyar yıl önce volkanik tortularda, külde veya her ikisinde oluşan betonlar olarak ortaya çıktığı konusunda hemfikirdir. Heinrich, volkanik çökellerin pirofillite dönüşmesi sırasında oluşan silis bakımından zengin sıvıların varlığında karbonat betonlarının dönüşümü ile bu volastonit kürelerin oluştuğunu öne sürer. Buna ek olarak bu kürelerin, yüzeye yakın pirofilit çökellerinin ayrışmasıyla oksitlenmiş pirit betonları olabileceği de konuşulmuştur. Pirofilit içinde gelişen, yüzeye yakın ve ayrışma bölgesinin altında yer alan pirit betonları hava etkisinden etkilenmez ve dolayısıyla hematite dönüşmez. Bu da kürelerin oluşmasını sağlayan ana etkendir.
Avustralya Hamersley'de bu kürelere benzeyen 2,7 ila 2,8 milyar yıl yaşında benzer nesneler bulunmuştur. Avustralya ve Klerksdorp Küreleri, diyajenezinde mikrobiyal aktivitenin yarattığı bilinen en eski beton örnekleri arasında yer alır.
Paluxy Nehri Ayak İzleri

Paluxy Nehri, ABD'nin Teksas eyaletinde yer alan bir nehirdir. Aslen Brazos Nehri'nin bir koludur. Kuzey Paluxy Nehri ile Güney Paluxy Nehri'nin Erath İlçesi'ndeki Bluff Dale yakınlarında birleşmesiyle oluşur ve Teksas'ın hemen doğusundaki Brazos Nehri'ne katılmadan önce 47 kilometre boyunca akar.
Bu nehir Dinozor Vadisi Eyalet Parkı'nın içinde yer alan Glen Rose yakınlarındaki yatağında bulunan çok sayıda dinozor ayak iziyle ünlü olmuştur. Paluxy Nehri, 1930'ların başlarında, jeolojik zaman ölçeğine karşı kanıt olarak ve genç-Dünya yaratılışçıları tarafından bolca kullanılmış bir yerdir. Çünkü nehir yatağındaki dinozor ayak izlerinin yanında aynı dönemde oluşmuş insanlara ait ayak izleri olduğu öne sürülmüştür. Ancak insanlara ait olduğu iddia edilen bu ayak izlerinin bir aldatmaca olduğu belirlenmiştir.
Paluxy Nehri pistleri, hem yaratılışın hem de evrimin destekçilerinden büyük ilgi gördü. Bazıları, bazı ayak izlerinin, diğer izleri yaratan dinozorlarla aynı zamanda yaşayan mitolojik dev insanlar tarafından yapıldığını iddia etti. John Whitcomb, Henry Morris, John Morris ve Carl Baugh, insan ayak izi hipotezinin mevcut veya eski savunucularıdır. İz yollarını jeolojik zaman ölçeğine karşı kanıt olarak gösteren bazıları olsa da, genel fikir birliği, tüm insan izlerinin ya sahte olduğu ya da yanlış yorumlandığı yönündedir.
Nehir yatağında yer alan insan ayak izlerinden bazıları sahtedir. Büyük Buhran sırasında maddi sıkıntı çeken yerliler tarafından oyulmuşlardır. Oyulmuş bu ayak izleri büyüklükleri nedeniyle dev insanlara aitmiş gibi görünmektedir. Diğer ayak izleri ise gerçek izlerdir, ancak insan ayak izleriyle tutarsız özellikler göstermektedir. İnsan ayak izi hipotezinin destekçileri insanların ve dinozorların yürüdüğü yolların kesişen patikalar nedeniyle aynı zaman diliminde oluştuğunu iddia etmiştir. 1986'da Glen Kuban ayak izleri üzerinde üzerinde kapsamlı bir araştırma yapmış, çoğu parçanın geniş bir "V" oluşturduğunu ve insan ayak izlerinde olmaması gereken oluklara sahip olduğunu, insanlara ait olduğu düşünülen bu izlerin iki ayaklı dinozorlar tarafından yapıldığını belirlemiştir. İzleri oluşturan dinozor türünün diğer dinozorlar gibi parmak ucunu kullanarak değil, ayak tabanının tamamını kullanarak yürüdüğü tespit edilmiştir. İnsan anatomisine dayanan kanıtlar da ayak izlerinin insan kaynaklı olduğu iddiasını çürütmektedir. İnsanların yaklaşık boylarını hesaplamak için ayak uzunluğu ölçümleri kullanılmış; yürüme temposunun ve adım uzunluklarının hesaplanan boylar ile eşleşmediği görülmüştür. Bunun sonucunda izlerin insan kaynaklı olma ihtimali ortadan kalkmıştır. Ayrıca yapılan ölçümler, iki ayaklı dinozorlar için bilinen değerlere uygundur.
Coso Cismi

Coso Cismi, kendisini 13 Şubat 1961'de bir sert kil veya kaya yığını içinde bulan Wallace Lane, Virginia Maxey ve Mike Mikesell tarafından açıklanamayan bir cisim olduğu iddia edilen bir cisimdir. En başta cismin içinde bulunduğu kaya oluşumu nedeniyle 500.000 yaşında olduğu söylense de, cismin aslında 1920'lerden kalma bir buji olduğu anlaşılmıştır. En başta bu sahtekarlığın ortaya çıkmama sebebi ise, o dönemde kaya yaşının henüz hesaplanamıyor olmasıdır.
Amerika Buji Toplayıcıları üyelerinin yardımıyla Pierre Stromberg ve Paul Heinrich tarafından yapılan bir araştırmada, eserin Ford Model T ve Model A motorlarında yaygın olarak kullanılan 1920'lerden kalma bir buji olduğunu belirlemiştir. SPCA Başkanı Chad Windham ve diğer koleksiyoncular da bu ikilinin değerlendirmesine katılmıştır.
12 Nisan 2018'de cismin Washington Üniversitesi Dünya ve Uzay Bilimleri bölümünden bir jeolog tarafından da incelenmesini karar verilmiş ve yapılan denetimlerde yapının 1920'lerden kalma bir buji olduğu yönündeki sonuç yeniden doğrulanmıştır.
London Çekici

London Çekici, 1936 yılında London, Teksas'ta bir çekice verilen isimdir. Çekici ilginç yapan ve anormal bir eser olarak görülmesine yol açan durum ise bir kayanın içinde gömülü halde olmasıdır. Çekiç ilk bulunduğunda insan yapımı bir aletin 400 milyon yıllık bir kayanın içine nasıl girmiş olabileceğine dair hararetli tartışmalar yapılmıştır. Çekicin şu anki sahibi çekiç üzerinde test yapılmasına izin vermiyor olsa da, önceden yapılan testlerde çekicin en fazla 700 yıllık olabileceği belirtilmiştir.
Çekicin söylendiği kadar eski olmadığına dair çevresel veriler de yeterli kanıtı sunmaktadır. Zira bilinen en eski odunsu gövdeli ağaçlar 360 milyon yıl önce oluşmuştur. Çekicin tipi 1800'lü yılların sonunda Amerikalı madencilerin kullandığı çekiçlere benzemektedir.
Moab Adamları

Malakit Adamları olarak da adlandırılan Moab Adamları, kayaları Erken Kretase dönemine, yani yaklaşık 140 milyon yıl öncesine tarihlenen bir madende bulunan insan iskeletlerine verilen isimdir. Keşif, 1971 yılında Utah, Moab yakınlarındaki Keystone Azurite Madeni'nde Lin Ottinger tarafından yapılmış ve bu keşif yaratılışçılar tarafından insanların dinozorlarla bir arada yaşadığına dair bir argüman olarak kullanılmıştır. Bir arkeolog ve aynı zamanda Utah Arkeoloji Araştırması'nın saha direktörü olan John Marwitt, bulunan fosilleri incelemiş ve bunların sadece birkaç yüzyıl yaşında olabilecekleri sonucuna varmıştır.
1980'de bir yaratılışçı olan Carl Baugh (bu kişi aynı zamanda üstte bahsettiğim London Çekici'nin sahibi olan kişidir), Ottinger'den iskeletlerden birini satın almış ve Teksas, Glen Rose'daki Yaratılış Kanıtı Müzesi'nde, dinozorlarla aynı zamanda yaşayan insanların kanıtı olarak sergilemiştir (London Çekici de bu müzedir). Moab Adamları iskeletlerinin üzerinde daha sonra yapılan detaylı incelemelerde, bunların fosilleşmemiş kalıntılar olduğu ve karbon yaşının 210 ila 1450 yıl arasında olduğu açıklanmıştır.
Wolfsegg Demiri

Salzburg Küpü olarak da bilinen Wolfsegg Demiri, 1885 yılında Avusturya'nın Wolfsegg am Hausruck kentinde tersiyer dönemde oluşmuş bir linyit yatağı içinde gömülü bulunan küçük bir kübik demir kütlesidir. 785 gram ağırlığındadır ve 67× 67× 47 milimetre boyutlarındadır. Kenarlarından dördü kabaca düzken, kalan iki taraf (karşılıklı) dışbükeydir. Küpün etrafında, yüksekliğinin ortasına kadar inen oldukça derin bir oluk vardır.
Wolfsegg Demiri sıradışı yapısı nedeniyle kısa sürede ilgi çekici bir hale gelmiştir. Çünkü 20 milyon yıllık bir kömür damarına gömülü olarak bulunan işlenmiş bir demir küptür. Demir en başta bilim adamları tarafından meteorik kökenli olarak tanımlanmışsa da, daha sonra analizlerde bu görüşten vazgeçilmiştir. Son yapılan araştırmada demirin 19. yüzyılın sonlarında yapıldığı, maden makinelerinde balast olarak kullanılan bir dökme demir parçası olduğu ve ait olduğu yerden düşerek linyitin içinde sıkıştığı anlaşılmıştır.
Son düzenleme: