Şöyle kısa bir analiz de ben yapayım;
Beyazsakal'ın neden en başta hakisini kullanmadığını bilmiyorum. Zaten Oda, hiç bir karakterin büyük gücünü en baştan vermiyor ve savaşın gidişatına göre de kullanmasına pek gerek kalmadı. Tam kullanacağı yerde de Luffy yetişti. Bunu böylece atlayalım.
Gelelim savaşın şartlarına;
Denizciler, gerçekten takdire şayan bir güç toplamışlardı; Shichibukailer, Pacifistalar, Amiraller, Koramiraller ve savaşın son kozları, Sengoku ve Garp'lar...
Bütün bunların karşısında Beyazsakal'ın elinde o kadar ciddi bir güç bulunmuyordu. Tümen komutanları en fazla amiralleri oyalayabilecek güçte, destekçileri ise Koramirallerle anca başa çıkabilecek adamlardı. Bu durumda Shichibukailer boş kalıyordu ki Oz gibi devasa bir gücü hemencecik telef etmelerinden bu boşluğun sonucunu görmüş olduk. Şüphesiz Beyazsakal'ın en büyük handikapı, Ace'in adanın tam ortasında tutsak olarak bulunmasıydı. Sırf bu sebepten adayı ikiye bölüp denizin dibine gönderebilecekkken, bunu yapamadı. Denizcilerin, ev sahibi olma avantajına rağmen Beyazsakal, çok sağlam stratejiler uyguladı ve deplasman dezavantajını bir nebze de olsa engelledi. İhtiyar ve hasta olması da onun için büyük bir sorun olmasına rağmen bunu o kadar belli etmedi. Bütün bu olumsuzluklarla beraber, Denizcilerin kalleşçe oyunlarına maruz kaldı ve daha savaşa girmeden yaralandı. Bunu o kadar belli etmese de o yara onu epey yavaşlattı. Hem bedenen hem ruhen. Beyazsakal için, resmen savaş alanını gençlere bıraktı diyebiliriz. Mecbur kalmasa hiç bulaşmazdı, Garp ve Sengoku gibi. İşini ağırdan alıp, kendi gücünü en sona saklıyordu. Ancak bildiğimiz üzere buna izin vermeyerek onu da savaşa bir şekilde soktular.
Savaşta ve aşkta her yol mübahtır derler, bu savaşta da aynen bu oldu. Denizciler, ahlak kurallarını bir kenara bırakıp, bu onyıllardır başlarına bela olan adamı hemencecik temizlemek için her yolu denediler. İftira attılar, düşmanlarını cehennem gibi bir kafese kapatıp katliam yaptılar, idam saatini öne alıp düşmanı hata yapmaya zorladılar, yaptılar da yaptılar. Bir de utanmadan, masum insanlar bunu görmeye dayanamaz, deyip kameraları kapattılar. Bütün bunlar dönerken, korkunç bir yıkım gücüne sahip olan Beyazsakal, hemen hiç bir şey yapamadı. Eğer Denizcilerin bir adasına mal olmuşsa bu savaş, kendilerini şanslı sayabilirler.Ancak bu şekilde de Deniciler, öyle kolay yıkılmayacak bir güç olduklarını göstermiş oldular. Rob Lucci'nin felsefesi gibi, adalet yerini bulsun diye her türlü pisliği yapar ancak yine de kazanan biz oluruz, dediler. Ve gerçekten de bunu bütün dünyaya ve korsanlara göstermiş oldular. Ben yine de bu savaşın sonuçsuz kalmış ve galibi belli olmayan bir savaş olduğunu düşünüyorum. En nihayetinde, bu savaşla korsanların en güçlüsünü yenip, bütün korsanları yıldırma mesajı verilmek istenmiş olsa da Beyazsakal'ın ince zekası sayesinde bu amaç tam tersine dönmüş oldu. Şans eseri kamera açıkken "One Piece Gerçektir" diye bağırarak Beyazsakal, verilmek istenen göz dağını tam tersine çevirdi ve yeni bir Roger oldu. Gel gelelim, savaşın sonunda Karasakal gibi bir kabus da peydah oldu ve kendini bütün dünyaya tanıttı. Yanisi, Denizciler bu savaşla korkunç derecede büyük güçlerini bütün dünyaya göstermiş oldular ancak durulmuş korsan çağının yeniden hortlamasına da sebep oldular.
Kısacası, Denizciler bu savaştan hiç bir kar elde edemedi, Beyazsakal korsanları da ha keza. İki taraf zarar görürken, Karasakal ve Luffy coştu, asıl göz dağını onlar verdiler herkese.
Savaşın özeti şudur kanımca; Denizciler, ne derece korkunç bir güce sahip olduklarını gösterdiler. Karasakal gibi bir tehdit ortaya çıktı. Luffy gibi, ciddi gelecek vaat eden bir çaylak göründü ve ölmek üzere olan korsan çağı yeniden alevlendi.
Kısa dedik ama biraz uzun oldu. :/