Sonunda yayınladın, şükürler ola. :/
Ben hayatım boyunca, hemen her kitapta, dizide, filmde veya animede, Kuina gibi kızlara sinir olmuşumdur. Kendini üstün gören, tavrından ödün vermeyen, burnu havalarda. Yani tam feminist bakış açısıyla hazırlanmış karakter. Tabi ki Kuina'yı ilk gördüğümde direkt olarak onu da aynı kategoriye almıştım. Ancak çok geçmeden yanıldığımı fark ettim. Onun o tavırları, huyundan değil de, çevresinin etkilerinden kaynaklanıyordu. Kız olduğundan, kollarının erkeklerinki kadar güçlenemeyeceğini ve eninde sonunda mağlup olacağını ve dojonun başına geçemeyeceğini yahut dünyanın en iyisi olamayacağını öğrenmişti de böylesine ketumdu. Haklıydı da. Küçük yaşında kalender olmuş ve kadere cidden mağlup olmuş oldu. Çok üzücüydü.
Her şey bir yana, Kuina gibi dikkat sahibi bir kılıç ustasının, büyüklerini, hem de büyük erkekleri yenebilen bir kılıç ustasının, böylesine basit bir şekilde ölmesi de saçmalık ötesi. Merdivenden düştü de öldü, demek uçarılıktır böyle bir karakter için. En azından ormanda vahşi bir hayvana denk gelseydi, çetince mücadele edip kaderine mağlup olsaydı daha şahane olurdu. Olmadı da olmadı. Kaderine mağlup oldu, hüznüne hakim olmadı da belki dikkatsizlikten düştü de öldü. Ancak yine de, bize Zoro'yu ve hırsını miras bıraktı. Zoro gibi dehşetengiz bir adamın buralara gelmesine vesile oldu. Zoro her zor duruma düştüğünde aynı şeyleri sayıkladı; Birine söz verdim, burada ölemem!..
Beklediğimden kısa olsa da, güzel yazıydı hacım. Eline sağlık.