BÖLÜM 3: Olabilir mi?
Morgan'ın, Belan'ı Kuzey Ormanlarına bırakmasının ardından göz açıp kapayıncaya kadar bir ay geçmişti bile. Koran ve Adutori ile beraber merkezde sessizce oturuyordu. İlk konuşan Adutori oldu.
''Çocuğu almaya gitmeyecek misin?'' dedi sakince.
''Gideceğim. '' dedi ve birkaç büyülü söz mırıldandıktan sonra arkasından girdap bırakarak kayboldu. Girdabın yarattığı rüzgar bir süre Koran ve Adutori'nin kıyafetlerini dalgalandırdıktan sonra hiçliğe gömüldü.
***
Kısa süren yolcuğun ardından bir ay önce indiği yere geldi. Hızla Belan'ın antrenman yaptığı çayıra ilerlemeye başladı. On dakika sonra gördüğü şey sakin ve yaşlı yüzüne şaşırmış bir ifade getirmişti. Belan, boşluğun ortasında büyü gücünü yeniliyordu. Aslında onu şaşırtan şey bu değildi. Olması gereken buydu aslında bir aydır çalıştığı için yaşamak için gücünü tazelemeliydi. Büyü gücü bir büyücü için yaşam gücü demekti.
Yutkundu, ardından detaylı etrafına göz gezdirdi. Belan'ı bıraktığı boşluk eskisinin on hatta belki de on beş katıydı. Yanmıştı. Belan onun geldiğini anlayınca meditasyonunu bozup koşarak yanına geldi.
''İhtiyar! Gelmeyeceğini düşünmeye başlamıştım.'' dedi. Saçlarını kaşımaya başladı. ''Kusura bakma, alevleri kontrol edemedim.'' Duraksadı, Morgan kendine gelmeye başlamıştı. ''Yangını durdurmak için toprak büyüsü kullandım. He he... Çok zekiyim değil mi?''
''Öyle...'' diyebildi sadece.
''Gel bak sana ne göstereceğim.'' dedi ve hızla boşluğu ortaladı. Bir süre bekledikten sonra ellerini ateş kaplayıp desenleri çizmeye başladı. Bu sefer bir dakikadan az sürmüştü Ejder Ayini. Parmaklarını birleştirip elini uzattı ve iki metre genişliğinde, yedi ya da sekiz metre uzunluğunda ortalama bir ejderha ortaya çıktı. Ejderha tam ormana dalıyordu ki Belan kollarını yukarı kaldırdı. Ateşten yaratık zor da olsa gökyüzüne uçup kayboldu. ''Zor da olsa ejderhayı kontrol edebiliyorum.'' dedi ve ekledi, ''Gerçi seninkiyle kıyaslandırıldığında ejderha denemez ama olsun.'' Yüzünde çocuksu bir gülümseme vardı.
''Aferin.'' dedi Morgan, iki elini birbirine çarptı birkaç saniye. ''Beklemediğim bir şeydi bu.''
''Daha bitmedi ihtiyar, iyi izle!'' dedi Belan kendinden emin bir tavırla. ''Aslında Ejder Ayinini sen gittikten bir hafta sonra ufak da olsa yapabilmiştim. Ve ben de yeni bir şeyler deneyeyim dedim. Senin Ejder Ayini büyünle Üstad Adutori'nin Toprak Ananın Lütfu'nu birleştirdim. Üstüne Solitori'den öğrendiğim Rüzgar Öğretisini ekleyince yeni bir şey keşfettim. Tam olarak keşfettim denemez aslında. Belki biri benden önce bulmuştur. ''
Belan birkaç dakika boyunca büyülü birkaç söz mırıldandı ve Morgan'ın duyacağı şekilde bağırdı. ''Ejder'in kalbi, Doğa'nın kalbi ve Rüzgar'ın kalbi! Emrime uyun!'' dedikten sonra sağ ayağını yere vurdu ve elleriyle birkaç desen çizdi. Yerden topraktan bir ejderha fırladı, havadaysa parmaklarının arasından iki farklı ejder vardı. ''Üç Ejder'in Kalbi!'' Hiç biri Ejder Ayini kadar olmasa da birleşince boyut açısından ona yaklaşmışlardı. Belan fark edemese de Morgan'ın gözlerinden kaçmamıştı. Şüphesiz bu büyü Ejder Ayini'nden çok daha güçlüydü.
Üç yaratık gökyüzünde beraber dans etmeye başladılar ve uçarak yok oldular. Hemen ardından Belan yere yığılmıştı. Morgan koşarak yanına geldi. ''Belan!''
Belan'ın yüzünü basit bir gülümseme kapladı. ''Ama bu büyü bütün gücümü alıyor ihtiyar.'' Birkaç saniyelik duraksamanın ardından zorlanarak da olsa tekrar konuştu. ''Sanırım uyuyacağım.'' Gözlerini kapattı.
Morgan'ın ormanı inleten bir kahkaha attı. Hatta o kadar güçlüydü ki gülüşü, ormanın girişinde ağaç kesen ormancılar bile sesi duymuş korkuyla kaçmışlardı. Sesin yankısı son bulunca Morgan kendi kendine söylenmeye başladı. ''Bu çocuk...Gerçekten olabilir mi?