Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Neler yeni

[hikaye] The King Of The Wizards

Büyücüler ve savaşçılar...

Onlar bu evrenin iki temel ögesi. Ateş, hava, toprak, su gibi temel büyülerle mi savaşacaksın? Yoksa kılıcın yolunu mu seçeceksin? Her şey senin elinde. Dünya sana istediğini verecek. Ama senden istediği tek şey var! Kan! Bu dünya kan istiyor. Bu kıtada her yer savaş kokuyor!





Kendine güven!
Güç sen istediğin sürece seni terk etmeyecek!



****

Öncelikle şunu söylemem gerekiyor, hikaye geçtiği evren itibariyle C.Dragon'a benziyor. Aslında Kızıl Göz'ü yazarken bir yandan da bu tür bir şey kurgulamaya çalışıyordum. Bu novelle karşılaşınca aklıma gelenleri yazmaya başladım. Konu itibariyle benzememesi için elimden geleni yapacağım. :)

Bir başka konu olarak da Kızıl Göz'e ara verdiğimi biliyorsunuzdur. Kızıl Göz'ü yazın toparlayıp tekrar yazmaya başlayacağım. Ve büyük ihtimal ondan sonra ikisini paralel götüreceğim çünkü iki hikaye aynı evrende geçiyor. Bu hikayenin ikinci sezonundan itibaren ya da üçüncü sezonu da olabilir. Araya girecek bir sezonu tam kurgulamadım. Her neyse işte bir süre sonra birleşecekler.

Aslında üçüncü bir karakterle beraber yeni bir hikaye daha var elimde ama onu kullanmak konusunda emin değilim. Genel olarak hikaye Kayra ile bu hikayenin kahramanı arasında geçecek.

Hikayenin ilk bölümünü birkaç saat içinde paylaşmaya çalışacağım. Onun dışında biraz tanıtım daha yapsam iyi olur sanırım. Kızıl Göz'ün geçtiği yerden giderek anlatacağım. Elimde hazır harita vardı onu atmak isterdim ama sağ olsun biri yırtmış. :/ Resmini çekip atarım birkaç gün sonra büyük ihtimal. Yani atmaya çalışacağım. :)


Ana hikayenin geçtiği iki bölge var. Belan'ın (Bu hikayenin ana karakteri) yaşadığı bölgeyi Avrupa gibi düşünün. Kayra'nın ki ise bu durumda İngiltere oluyor. İki bölge arasında Kanlı Boğaz var. Tabi her bölgenin hikayesini tasarlamadım. Ama Kanlı Boğaz için güzel bir arka plan hikayem var. Gerçi benim için güzel siz beğenmeyebilirsiniz. :/

Hikayede insanlar dışında ırklar da var ama bütün ırklar bir arada yaşamıyor maalesef. Irkçılık bayağı önemli bu kıtada.

Irkların birkaçından söz edeyim şimdi. Tabi ki hepsinden bahsetmeyeceğim bazıları konu gereği sonradan bahsedilecek.

İlk ırk tabi ki insanlar. Nüfus olarak dünyanın %70'ini falan bunlar oluşturuyor. Ama bildiğiniz insan işte bir özelliği yok bunların.

Wolfar ırkı var. Bunlar insan kurt karışımı bir şey. Bayağı kıllılar ama öyle tam kurt değiller. Asil bir ırk ve chemodan ırkından hiç haz etmezler. Yüzleri insan gibi ama sakalları kesilse bir günde eski haline dönüp sabit kalır. Dişleri keskindir bunların. İsteseler kan içerler ama kan içtikleri zaman benliklerini kaybedip muazzam bir güç kazanırlar. Ama sonunda kendileri de ölebilirler. Sayı olarak %10-15 diyelim bunlara da.

Ve Chemodan'lar bedenleri küçük ama yüreği büyük yaratıklar. İnsana benzeyip insan olmayan bir diğer ırktır. Sayıları Wolfar'larla yaptıkları savaş sonrasında %20'lerden %5 seviyesine inmiştir.

Raşilad Kıtasının ünlü din bilimcisi Porlien'e göre bu iki ırkın oluşum nedeni, tanrının insan ırkını yaratırken küçük şakacı oğlu tarafından insan özünün parçalarına bıraktığı malzemelerdir. Radikallere göre lanetlidirler ve Pedron kilisesi yaratık kafası başına beş altın ödemektedir.


Şimdilik bu kadar tanıtımın yeterli olduğunu umuyorum. Beklemede kalın. :)

Resim için Knocking Master'a teşekkürler. :)

Ha az daha unutuyordum, önümde sınav var. O yüzden sınavı atlatana kadar haftada bir bölüm atmaya çalışacağım. Sonrasında hafta da 2-3 bölüm atmaya çalışacağım. Umarım yarım kalmaz.:)



BÖLÜM LİSTESİ

Sezon 1 - Dışlanmışlar

Bölüm 1 - Benal
Bölüm 2 - Ejder Ayini-Ateş Lordunun Hükmü
Bölüm 3- Olabilir mi?
Bölüm 4-
 
Son düzenleme:
Ormanın içinde hızla ilerliyordu gölge. Başından ayağına kadar tamamen siyaha bürünmüştü ve bu kıyafetler onu gecenin hiçliğinde gizliyordu. Bir eliyle önüne gelen dalları kırarken diğeriyle belinde asılı duran hançerine uzanmıştı. Tamamen tetikteydi. Rüzgarı arkasına almıştı ve bu sayede çok daha hızlı hareket edebiliyordu. Yarım gündür yoldaydı, görevini tamamlamış geri dönüyordu. Yorgundu ama koşmaya devam ediyordu.

Ormana gireli bir saati geçmişti, uzaktan ilk işareti gördüğü an durmuştu. Bir süre etrafını izledikten sonra ağır adımlarla ilerlemeye başladı. Yüz metre kadar ilerledikten sonra ikinci işareti gördü. Onu diğerleri takip etti. Sonunda büyük kayanın yanına kadar keldikten sonra tekrar durdu. Etrafı iyice gözetledikten sonra büyülü sözleri mırıldandı. Taş soğuk bir ses çıkartarak kaydı ve altında, geçebileceği kadar, bir boşluk çıktı. Aşağı atladıktan sonra kaya kendiliğinden eski yerine geldi.

Aşağıda karşısına çıkan tünelde ilerlemeye başladı. Buradan üçüncü geçişiydi. Ve hala içindeki ürperti ilk günkü gibiydi. Adımını attıkça duvarlara saplanmış meşaleler aydınlanmaya başlıyordu. Bu buranın gizeminin sadece bir parçasıydı. Ritmik bir şekilde ilerliyordu. Sol ayağında iki kere zıpla sonra sağ ayağını sürü ve sol ayağınla bir adım. Ardından sağ ayağınla bir adım. Beklemeden başa dönmesi gerekiyordu. Bu düzeni azıcık bile bozsa tuzaklara yakalanabilirdi. Bunu son seferinde deneyimlemişti. Sağ ayağını sürümeyi unutunca bütün tüneli ölümüne koşmak zorunda kalmıştı ve ucu ucuna ustası tarafından kurtarılmıştı. Ve bir daha bunu yaşamak istemiyordu. Tüm dikkatini ritmi doğru yapmaya vermişti. Arkasından biri saldırsa kesinlikle fark etmezdi.

Son adımını atıp, yerin altına inşa edilmiş küçük kasabanın meydanına ayak bastı. Burası Nasuq krallığındaki dışlanmışların toplanma yeri olmuştu. Dört girişi vardı. İlki Benal'in girdiği tüneldi. Ve bunun gibi üç farklı giriş vardı. Açıkçası hepsi birbirinden tehlikeliydi, hepsinin ayrı bir giriş ritüeli vardı. Tüneller isimlerini bu kasabayı kuran dört mahkumdan almıştı. Ferran, Mayer, Kalal ve Nersin tünelleri...

Nasuq şehrinin devasa ve zengin kömür madenlerinde çalışan dört adamın şans eseri keşfettiği büyük bir boşluktu burası. Yüz kadar insan yaşıyordu ve bunların sadece otuz kadarının eli silah tutuyordu. Ve sadece dört kişi usta silahşördü. Ve bir de büyücüleri vardı. Ateş büyücüsü Morgan...

Benal ise sadece 15 yaşında bir çocuktu. Buraya geleli 4 yıl olmuştu. Üç yıldır savaş eğitimi alıyordu ama birkaç yıllık ısrarlarının sonucu Morgan zor da olsa ona büyü yapmayı öğretmeyi kabul etmişti. Son birkaç aydır büyü eğitimi alıyordu. Kasabadaki en hızlı kişi olduğu için yaşına rağmen diğer iki dışlanmış köyüyle iletişimlerde mecburiyetten görev yapıyordu. Şimdiyse diğer köylere götürdüğü mesaja ait cevapları getirmişti. Gözleri Koran'ı aradı. Bir süre sonra onu ana binanın yanı başında emirler yağdırırken buldu. Koşarak yanına geldi.

''Benal!'' dedi Koran onu gördüğü zaman.

Benal hiç beklemeden iki zarfı da uzattı ona. ''Cevaplar.'' dedi soluk soluğa.

''Yorulmuş olmalısın, gel.'' dedi, çadıra girmeden önce yeni bir kulübe yapmaya çalışan adamlara. Kasabaya yeni kulübe yapılması demek yeni birilerinin geldiğini gösteriyordu. Ama bu kez yapılan kulübe biraz büyüktü, anlam veremedi. Koran'ı takip edip binaya girdi. Ana bina diğer evlerden farklı olarak özel bir taştan yapılmıştı, ses geçirmezdi. Bu sayede herhangi bir tartışma dışarıdaki halka ulaşmazdı. Ayrıca sağlamdı, diğer evlerse bu bina kadar olmasa da sağlam ağaç ya da taşlardan yapılmıştı. Buraya ağaç getirmek sıkıntı değildi. Sonuçta geçitlerden ikisi ormana çıkıyordu.

İçeri girdiğinde tanımadığı üç insanla karşılaştı Benal. Üçünün kıyafetleri de Morgan'ınkilere benziyordu. Kolları ve boyu uzun bir elbise.Tek fark renkleriydi. Morgan sürekli ateş renginde elbiseler giyerdi. Bu adamlarsa rengarenkti.Üçünün de büyücü olduğunu tek bakışta söyleyebilirdi. Sonuçta Morgan'la uzun bir süre yan yana durmuştu. Yaydıkları aura onunkini andırıyordu.

Kapıya yakın oturan adam diğer ikisine ve Morgan'a göre yaşlı görünüyordu. Saçları ve uzun sakalları tamamen beyazlamıştı. Giydiği elbise kahverengiydi. Onun yanındakilerse mavi elbiseyle kaplamışlardı vücutlarını. Saçlarında ara ara aklar olsa da genel anlamıyla siyah ve gür sakal ve saçlara sahipti ikisi de.

''Hoşgeldin evlat.'' dedi Morgan. Yanındaki boşluğu işaret etti. Benal ikiletmeden ustasının yanına bağdaş kurup oturdu.

Çok geçmeden Koran konuyu açtı.

''Bunlar Üstad Morgan'ın Nasuq krallığındaki yoldaşları.'' dedi. Sonra yaşlı adamı işaret ederek. ''Üstad Adutori, toprak büyücüsüdür. En az üstad kadar güçlüdür. Yanındakilerse Bay Ban ve Bayan Solitori. Bayan, Üstad Adutori'nin torunudur.''

''Bayan?!'' dedi Benal şaşkınlıkla. Onun erkek olduğuna yemin edebilirdi.

Solitori kıkırdadı. ''Dedem beni bir erkek gibi yetiştirdi. Saçlarım ve yüz hatlarımı tamamen erkek gibi olması için büyü yapıyorum.'' dedi, sesi genç bir kız kadar narindi. Ellerini yavaşça yüzünü etrafında gezdirip birkaç kelime mırıldandı Solitori, büyülü bir halka başının çevresinde dolanmaya başladı. Kısa sonra Solitori'nin gencecik yüzü ortaya çıkmıştı. Saçları kızıldı, gözleri mavi. Garip bir uyum ve güzelliği vardı.

Benal bir süre büyülenmiş gibi Solitori'nin yüzüne odaklanmıştı. Yanında oturan ustasının parmaklarını şıklatmasıyla kendine geldi. ''Gözlerine hakim ol, Benal.'' diye sessizce uyardı Morgan.

''Demek öve öve bitiremediğin dahi öğrencin bu ha Morgan. Gözleri parlıyor gerçekten, torunuma bakmaktan mı yoksa içindeki ruhun büyüklüğünden mi pek bilemedim ama.'' dedi ve içeride yankılanan, tabi dışarıya çıkamadan kaybolan, bir kahkaha attı. Sonra aniden ciddileşerek devam etti.

''Asıl konumuza dönelim. Morgan, Koran. On yıldır uzaktayım. Şimdi yeniden buraya geldim, torunum ve eski öğrencimi kurtardığım için mutluyum ancak yolda ve bazı hanlarda duyduğum şeyler gerçekten önemli. Kral denen velet bizi avlamak için çalışmalara başladı. Yakında burayı bulabilir. Senin ve adamlarının ayarsız saldırıları onu bezdirmiş durumda. Bu civarda olduğunuzdan eminler. Ve senin başına üç bin altın ödül koydu. Ve Koran senin kafanı getiren şanslı kişiye beş yüz altın vereceğini söylediler. Bir de adını bilmedikleri bir çocuk...'' Durdu gözleri Benal'inkilerle buluştu. ''Sanırım bu sen oluyorsun evlat. Başın tam yüz altın değerinde. Ve diğerleri otuzar altın değer biçilmiş durumda.'' Yüzünü Morgan'a çevirip devam etti. ''Siz ne yaptığınızın farkında mısınız? Krallığın on dört kervanını talan etmişiniz. Kral artık delirmiş gibi sizi arıyor. Bir bölük asker sizin peşinizde şu an.''

Morgan sakin ses tonuyla konuştu. ''Korkma Adutori. Artık korkmamıza gerek yok. Biz hazırlıklara baş...''

Adutori, Morgan'ı sözünü kesti. Sesi yaşına göre çok güçlüydü. ''Ne hazırlığı Morgan, hayal mi görüyorsun bilmiyorum ama kralın emri altında yirmi bin kişilik ordusu var. Yedek askerlerle beraber elli bin askere karşı siz sadece bir avuçsunuz. Kralın büyücülerini saymıyorum bile. Üç köyü toplasan yüz asker çıkmaz. Büyücü olarak da sadece biz varız. Dört kişiyiz dostum, hayal aleminden çık lütfen.''

''Aslında beş.'' diye araya girdi Benal. Sonra hata yaptığını düşünüp oturduğu mindere sindi. Adutori'nin şaşkın bakışlarının altında ona destek çıkan ustası ve Koran olmuştu.

''O haklı.'' dedi Moran.

''Beş büyücümüz var.'' diye ekledi Koran. ''Ayrıca yaşına göre iyi bir savaşçı kendisi. Ve Bay Tori biz şimdi çıkıp saldıracağız demiyoruz. Artık güçlüyüz ve daha çok güçleneceğiz. Siz köyden ayrıldığınız zaman sadece hayvan avlanmak için yaptığımız mızraklar ve üç beş kılıcımız vardı. Şimdi krallık ordusuyla yarışacak zırh ve silahlarımız var. Tabi çoğunu onlardan çaldık ama kendimiz de üretiyoruz artık. Elimizde şu an otuz eli silah tutan adam var. Diğer köylere haber gönderdik. Kısa zamanda yüz eli silah tutan adam olacağız. Artık saklanmak istemiyoruz. Sürekli kuyruğunu kıstırıp kaçan köpeklere benzemek istemiyoruz. Yerin altında değil insan gibi hava solumak istiyoruz. Planlarımız şimdilik sadece geride kalacak. Birkaç yılımız var, şu an hala bir şeyler yapacak gücümüz olmadığını biliyoruz. Lütfen bizden umudu kesmeyin, biz gerçek savaşçı olacağız. Siz yeter ki yanımızda olun, üstad. ''

Adutori bir süre sessiz kaldıktan sonra ayağa kalktı. ''Yaşlandım ben ve yoruldum. Dışarı çıkacağım. Kendime gelmem lazım.'' dedi. Tam kapıdan çıkacakken arkasında ürkek bir ses duydu.

''Ü..ü...üstad Adutori.''

Arkasını döndü, Benal ayağa kalkmıştı. ''Buyur evlat. ''

''Beni eğitir misiniz?'' dedi Benal sakin ve kısık bir sesle. Bu soru odadaki herkesi ,Morgan dahil, şaşırtmıştı. Kimse böyle bir soruyu beklemiyordu. Onu çok yakından tanıyan ve babası gibi davranan Koran bile.

''Sen zaten Morgan'ın öğrencisi değil misin?'' dedi.

''Öyleyim ama ben sadece ateş büyüleri öğrenmek istemiyorum. Savaşacağım ve bu yüzden güçlü olmak istiyorum. Toprak büyüsünü öğrenmemde bana yardım eder misiniz?''

Adutori'nin yüzünü büyük bir gülümseme kapladı. ''Düşünmem lazım evlat, düşünmem.''

Yaşlı adam içinden sessiz bir kahkaha atarak binadan çıktı.




*****


İlk bölümleri biraz hızlı geçeceğim, sıkça zaman atlaması olacak. Bir ay, iki ay vs. Çünkü ilk bölümler ana karakterin gelişimi hakkında geçecek. Yani hızlı bir özet geçiyor gibi hissedeceksiniz. Yaklaşık 6 ya da 7 bölüm sonra aksiyon başlar diye umuyorum. :)
 
Son düzenleme:
Bölüm 2: Ejder Ayini-Ateş Lordunun Hükmü!


Adutori, Benal'i eğitmeyi kabul etmişti. Bu sayede küçük çocuk hem toprak hem ateş hem de Solitori ve Ban'dan rüzgar büyüsü öğrenmeye başlamıştı. Sabahlarıysa Koran'la beraber vücut geliştirmeye çalışıyordu. Aynı anda dört farklı dalda eğitim almak zor olsa da Benal halinden şikayetçi değildi. Olmaya hakkı da yoktu zaten. Zira bunu kendisi istemişti. Ve yaklaşık bir aydır rutin bir şekilde buna devam ediyordu.



Benal, Morgan'ın tek öğrencisi olsa da Adutori onun yanında bir öğrenci daha bulmuştu. Solitori ise hem onu eğitiyor hem de halka bazı konularda yardım ediyordu. Ve Ban diğerlerine göre daha büyük bir işe girişmiş kendine beş öğrencilik bir sınıf kurmuştu. Benal'den arta kalan zamanlarda onlara yardım ediyordu. Bu halkın da hoşuna gitmişti. Çocukların büyü öğrenmesi demek yaklaşan mutlak savaşta onlara yardımcı olacaktı. Herkesin büyük umudu vardı.



Koran, eli silah tutan herkesi eğitmeye çalışıyordu. Gerçekten zordu. Çünkü bu adamlar yaşı ilerlemiş kişilerdi ve ne kadar uğraşırsa uğraşsın oturmuş bir bedeni tamamen yeniden şekillendirmek çok zordu. Tabi Koran bir tanrı olsaydı çok daha basit olurdu ama sadece askerdi. Yapabileceği şeyler kısıtlıydı. Tüm umutlarını gelecek habelere bağlamıştı.



Benal, sabah eğitiminin ardından kendine ayırdığı bir saatlik dinlenme arasından sonra direk Morgan'ın yanına koştu. Üstad her zamanki gibi merkez binanın içinde meditasyon yapıyor, öğrencisini bekliyordu.



''Ben geldim ihtiyar. Bugün ne öğreteceksin?'' dedi Benal heyecanla.



''Gel yanıma otur.'' dedi Morgan pozisyonunu bozmadan.



Benal, ustasının işaret ettiği yere oturum meditasyon pozisyonu aldığı sırada karşısındaki mumları fark etti. Farklı bir şekilde dizilmişlerdi.



''Sana öğrettiğim ilk şeyi hatırlıyor musun?'' dedi Moran



''Tabi ki usta, bu mumları eritmeden yakmayı öğretmiştin.'' dedi mumları işaret ederek.



''Bu güne kadar öğrettiğim büyüleri hatırlıyorsundur elbet.''



''Tabi ki.'' İşaret parmağıyla kafasına hafifçe vurarak, ''Hepsi beynimin içinde saklı usta.'' dedi, yüzünde yersiz bir gülümseme vardı. Dudaklarının uçları her zamanki gibi kulaklarına varmıştı.



Morgan gülümsedi. ''Benal. Bugüne kadar sana öğrettiğim şeyler basit şeylerdi. Elini ateşle kaplayıp yumruk atmak, kılıcını alevle kaplamak. Ve bedenini alevle kaplayıp savunmanı güçlendirmek. Bunların hepsi ateş sanatının giriş bölümüydü. Bugün sana farklı bir şey öğreteceğim. Yeni bir büyü, büyük ihtimal kısa süre içinde başaramayacağın bir şey olacak. Seni dünya üzerindeki ateşin lorduyla tanıştıracağım. Ama onun için burası pek uygun değil.'' dedi ve kolunu Benal'e uzattı. ''Tut.''



Benal, Morgan'ın kolunu tuttu. Odanın içinde bir girdap oluştu ve kayboldular.



***



Kısa süreli ,birkaç saniyelik, yolculuğun ardından kuzey ormanına inmişlerdi. Benal'in başı dönüyordu. Düşmemek için bir ağaca tutundu. Kusacak gibi oldu, kusmadı. Kendini tuttu. Morgan gülüyordu.



''Bu büyüye alışmalısın. Zamanı geldiğinde kullanman gerekebilir. Ama uzun süre kullanamazsın ve büyük oranda büyü gücü harcar. Şu an öğrensen bile senin seviyende zaten yapamazsın. Benim gibi bir usta bile art arda en fazla iki kere yapabilir bu büyüyü.'' dedi ve ormanın içinde ilerlemeye başladı. Benal de arkasından gitti.



Kısa bir yürüyüşün ardından boş ve uygun bir alan buldular. Morgan öğrencisine döndü, ''Hareketlerimi iyi izle. Sadece bir kere yapacağım.'' dedi.



Alev kaplı elleriyle havada bir süre desenler çizdi. Bir dakika sonra şekiller birleşip bir resim meydana getirirken Morgan, Benal'in duyabileceği bir sesle gerekli sözleri söylemeye başladı. ''Ateş lordunun hükmünü yerine getirmek için seni çağırıyorum.'' dedi. Bu sırada havada ateşten yapılma bir ejderha ortaya çıkmıştı. ''Lordun kırbacı, Alev ejderi!'' son kelimelerle beraber ellerini ileriye doğru uzattı.



Havadaki resim parmaklarının arasına girip aniden çıktı. Devasa bir ejderhaya dönüşmüştü. Başından kuyruğuna kadar kırmızı bir ejderha. Ormanın bir kısmı aniden yanmaya başladı. Ancak birkaç saniye geçmeden Morgan alevlerini kontrol altına aldı. On kadar ağaç tamamen küle dönmüştü, bir o kadarı da Morgan sayesinde ufak hasarla kurtulmayı başarmıştı. Gerçekten etkili bir büyüydü.



''Gördün mü?'' dedi Morgan kendinden emin bir sesle. ''Bu büyünün adı Ejder Ayini : Ateş Lordunun hükmü. Aslında bu senin için birkaç seviye üst bir büyü. Eğer normal bir öğrenci olsaydın bu büyüyü sana öğretmek için birkaç yıl beklerdim ama sen benim tek öğrencimsin Belan. Sana güveniyorum.''



Belan büyülenmiş bir şekilde yanmış alana bakıyordu. Güçlü bir büyüydü ve Morgan'ın kendini tuttuğundan adı gibi emindi.



''Deneyebilir miyim?'' dedi sesi titreyerek.



''Tabi ki.'' dedi Morgan. Bir süre durduktan sonra ekledi. ''Seni bunu öğrenmen için getirdim buraya.''



Belan hemen ellerini yaktı ve hatırladığı deseni çizmeye başladı. Yavaş ve sakin bir şekilde çiziyordu. Hatasız olmalıydı. Yaklaşık yarım saat sürmüştü ejder ayini. Çizimi kusursuzdu ama sonunda sadece ufak bir duman bulutu çıkarabilmişti Belan. Yüzü düştü. Morgan alaycı bir kahkaha attı.



''Hahaha...Hala çocuksun. Keşfedilmesi yıllar almış bir büyüyü hemen yapabileceğini mi sanıyorsun?'' Arkasını dönüp birkaç adım attıktan sonra başını çok az çevirerek Belan'ın meraklı bakışlarını gördü. ''Şimdi gidiyorum. Bir ay sonra geleceğim. Bakalım bu büyüyü ne derece öğreneceksin.'' Tam gideceği sırada bir şeyi söylemeyi unuttuğu aklına geldi. ''Merak etme Adutori ve diğerlerinin haberi var.'' Arkasında girdap bırakarak kayboldu.
 
10. bölüme gelmeden bırakır seriyi bu :D
kendileri küçük ama kalpleri büyük abilerimize iyi bi kıyım yapılmış ama sorum şu?
%20 den %5 düşüyorsa toplam nüfusa vurduğumuzda bu yiğidoları iyi bi haşlamışlar, bildiğin katliam yapmışlar Wolflar. çocuk kadın yaşlı ayırt etmeden.
Nasıl asil bi ırk bunlar böyle şimdi. Bildiğin saykolar değil mi?
Neyse yaz bakam 5 bölüm okuruz sonra. :D
 
10. bölüme gelmeden bırakır seriyi bu :D
kendileri küçük ama kalpleri büyük abilerimize iyi bi kıyım yapılmış ama sorum şu?
%20 den %5 düşüyorsa toplam nüfusa vurduğumuzda bu yiğidoları iyi bi haşlamışlar, bildiğin katliam yapmışlar Wolflar. çocuk kadın yaşlı ayırt etmeden.
Nasıl asil bi ırk bunlar böyle şimdi. Bildiğin saykolar değil mi?
Neyse yaz bakam 5 bölüm okuruz sonra. :D
Aynen sayko bunlar. Asil derken ironi yapmıştım. :) Kendilerinin asil olduğunu iddia ediyorlar. Chemodanları da lanetlenmiş olarak görüyorlar. Wolfarlara göre onlardan köle bile olmaz. Chemodan öldürmek, aslında onları bu lanetli yaşamdan kurtarmanın tek yolu olduğu görüşüne sahipler. Yani onları kurtarıyorlar. Bu yüzden ne kadar asiller değil mi? :)

Yakında bir Wolfar çıkacak hikayede ama en güçsüzlerinden. :D
 
Aynen sayko bunlar. Asil derken ironi yapmıştım. :) Kendilerinin asil olduğunu iddia ediyorlar. Chemodanları da lanetlenmiş olarak görüyorlar. Wolfarlara göre onlardan köle bile olmaz. Chemodan öldürmek, aslında onları bu lanetli yaşamdan kurtarmanın tek yolu olduğu görüşüne sahipler. Yani onları kurtarıyorlar. Bu yüzden ne kadar asiller değil mi? :)

Yakında bir Wolfar çıkacak hikayede ama en güçsüzlerinden. :D
bi soru daha soram. Bu kadar başta tanıttığın bi grup serinin en sayko grubu olamaz heralde. Tabii bi ırkın %75 i yok den bi topluluk var elimizde bunlardan saykosu zor çıkar ama soram ben yinede :D
ha birde ellerine sağlık, kolay gele.
 

Bu Konuya Bakmış Kullanıcılar (Üye: 0, Ziyaretçi: 1)

Korsanfan.com Her Hakkı Saklıdır. 2008-2023.
Tasarım Korsanfan V.6.0
Yukarı Çık