Haikyuu-371: https://ww3.readhaikyuu.com/chapter/haikyuu-chapter-371/
Bölüm, bir telefon konuşması ile başlıyor. Daha sonra isminin Heitor Santana olduğunu öğreneceğimiz uzun boylu kara kardeşimiz Santana'ya bir telefon geliyor. Telefondaki diyor ki: ''Başkası ile takım olmaya karar verdim. Seninle olmaya devam edersem sponsorlar benden kaçacak.'' Karaoğlan Santana telefondakini sakinleştirmeye çalışsa da telefon çat diye yüzüne kapanıyor. Sonra da söylenme sırası Santana kardeşimize geliyor. Karaoğlan da sponsorların kendisini terkedeceğinden yakınmakta.
Sonra da Karaoğlan Santana'nın sevgilisi çıkıyor sahneye ve o da karaoğlan Santana'yı azarlıyor. Neymiş neden başka bir partner kaybetmiş. Neymiş ödül parası ve kiraya ne olacakmış. Ya bacım sen bu adamı parası için mi seviyorsun yoksa kara kaşı kara gözü için mi önce ona karar ver. Yok kardeşim, bu devirde aşk maşk yalan.
Sonra Karaoğlan Santana'nın hatun diyor ki o çocuğu dene. O çocuk dediği bizim Hinata elbette. 1.5 yılda oldukça gelişmiş plaj voleybolunda. Hatta o kadar gelişmiş ki çocuğa ''Ninja Shouyou'' diyorlarmış. Burada kafasız brezilyalıların sırf Japon diye çocuğa Ninja lakabı taktıklarını düşünmüyorum açıkçası. Sahadaki müthiş hareketlerinin de bir etkisi olmuştur bence. Ninja Shouyou dediği kısımda Hinata'nın arkadan çizimi de oldukça Kakkoi açıkçası.
Sonra sahne Hinata'ya geçiyor. Biri, kendisiyle takım olduğu için Hinata'ya teşekkür ediyor. Hinata tüm brezilyaya kucak açmış anladığım kadarı ile. Hiçbir teklifi reddetmiyor, oynamak isteyen herkesle oynuyor. Şimdilik sabit bir takımı yok gibi yani. Hinata'nın brezilyadaki hocasının dediğine göre; bu plaj voleybolunda çok sık takım değiştirme oluyormuş. Bu yüzden de sponsorlar takımların değil de oyuncuların peşinden gidiyorlarmış.
Kara oğlan Santana da Hinata'ya ne kadar zor durumda olduğunu falan anlatıyor işte. Biraz antreman tarzı bir şeyler yapıyorlar. Yağmur yağınca da kaçışıyorlar. Sonra da denizin dibinde güneşi izlerken sohbet etmeye başlıyorlar. Oldukça romantik. Kız olsam, Karaoğlan Santana ile Hinata'yı shiplerdim.
Hinata part time işlerle yolunu buluyormuş. Bir şeyler taşıyıp özel ders falan veriyormuş. Hinata'nın herhangi birine herhangi bir şeyi öğretebileceğine inanmak zor gerçi ama neyse. Karaoğlan Santana'nın ailesindekiler profosyonel voleybolcularmış zamanında; ama Karaoğlan Santana çok da kasmıyormuş mu neymiş. O yüzden voleybolda gelişememiş. Tam bir vasıfsız gibi tanıtılsa da Karaoğlan Santana'yı çok sevdim ben.
Onlar konuşurken gelen giden Hinata'ya selam veriyor bu arada. Çocuk sahilden hiç ayrılmayıp sürekli voleybol oynadığı için herkesle muhabbeti var tabi. Karaoğlan Santana da bu duruma değiniyor. Sen Japonsun, nasıl içe dönük olmazsın diyor. Hinata bebeğim ise ilk geldiğinde öyle olduğunu söylüyor ve tekrardan geçmişe gidiyoruz. Günümüzden 1.5 yıl önce,(yani zaman atlamasının 3.5. yılı sanırsam. Bilemiyorum da) Hinata bebeğim Brezilya'ya geliyor. Oda arkadaşı Pedro oldukça sinir bozucu bir tip. Çocuğu iplemiyor bile.
Sonrasında Hinata'nın plaj voleybolundaki ilk günlerine gidiyoruz. Kum ile saha farklı tabi. Hinata oldukça zorlanıyor, hiçbir şeyi istediği gibi yapamıyor. Zıplamak istiyor zıplayamıyor, oyun kurmak istiyor kuramıyor, turnuvaya katılıyor tokatlanıyor. İşe gidiyor, teslimat sırasında kayboluyor azarlanıyor. Eve dönüş yolunda bir şeyler kaybediyor. Pedro yavşağı desen çocuğu takmıyor. Daracık odasında arkadaşları ile çekildiği resme bakıp üzülüyor garibim de ne yapsın. Cidden düşününce oldukça zor bir durum. O duyguyu iyi yansıtmış mangaka hoşuma gitti; o telefondaki resim de çok hoşuma gitti, yaktım.
Sonrasında atlıyor bisiklete gece vakti kumsalın yolunu tutuyor Hinatacığım. Orada yaşlı adamlar ve şişman ablalarla beraber plaj voleybolu oynamaya başlıyor. Oyunu bırakıp bira içmeye giden amca bir anda serideki favori karakterlerim arasına girdi. Hele o göğsündeki birkaç tutam kıl yok mu MÜ-KEM-MEL
Bölümün sonunda ise Oikawa'yı görüyoruz. Hala 1.5 yıl öncesini gösterdiğinden Oikawa hala Brezilya'da mı emin değilim. Orada ne işi var hiç bilmiyorum. Yabancı fanlar hemen Hinata-Oikawa vs Kageyama moduna girmiş ama sanmıyorum öyle bir şey olsun. Muhtemelen Oikawa Hinata'ya plaj voleyboluna alışmasında yardımcı olmuştur. 3-5 şey öğretmiştir. Sonra da kendi işine bakmıştır.
Peki Oikawa'nın orada ne işi vardı? Açıkçası bunun hakkında da hiçbir fikrim yok. Oikawa; Hinata gibi hırslı bir adam. Geçmişi de Hinata gibi acıklı bana kalırsa. Kimse bu açıdan bakmıyor ama Oikawa kendi düşünce tarzına göre oldukça başarısız, rezil bir adam. Dizini sakatlayacak kadar çok antreman yapıp yeteneklerini sınırına kadar geliştirse de lise kariyeri boyunca Ushikawa tarafından tokatlanmış ve bir kere bile ulusallara gidememiş. Herkes onu övse de; öğrencisi Kageyama inanılmaz yetenekli olduğu için ondan daha iyi bir pasör olmuş. Kageyama'nın milli takımda oynaması Hinata'nın canını bir acıttıysa Oikawa'nın canını 10 kat acıtıyordur. Belki Oikawa da antreman için gelmiştir. Hinata gibi gelişip dönecektir. Olimpiyatları izlemek için bile gelmiş olabilir gerçi. 1.5 yıl öncesi 2016'nın başı yapıyor sanırım. Neyse işte öyle. Haftaya belli olur büyük kralın neden geldiği.
Bölüm, bir telefon konuşması ile başlıyor. Daha sonra isminin Heitor Santana olduğunu öğreneceğimiz uzun boylu kara kardeşimiz Santana'ya bir telefon geliyor. Telefondaki diyor ki: ''Başkası ile takım olmaya karar verdim. Seninle olmaya devam edersem sponsorlar benden kaçacak.'' Karaoğlan Santana telefondakini sakinleştirmeye çalışsa da telefon çat diye yüzüne kapanıyor. Sonra da söylenme sırası Santana kardeşimize geliyor. Karaoğlan da sponsorların kendisini terkedeceğinden yakınmakta.
Sonra da Karaoğlan Santana'nın sevgilisi çıkıyor sahneye ve o da karaoğlan Santana'yı azarlıyor. Neymiş neden başka bir partner kaybetmiş. Neymiş ödül parası ve kiraya ne olacakmış. Ya bacım sen bu adamı parası için mi seviyorsun yoksa kara kaşı kara gözü için mi önce ona karar ver. Yok kardeşim, bu devirde aşk maşk yalan.
Sonra Karaoğlan Santana'nın hatun diyor ki o çocuğu dene. O çocuk dediği bizim Hinata elbette. 1.5 yılda oldukça gelişmiş plaj voleybolunda. Hatta o kadar gelişmiş ki çocuğa ''Ninja Shouyou'' diyorlarmış. Burada kafasız brezilyalıların sırf Japon diye çocuğa Ninja lakabı taktıklarını düşünmüyorum açıkçası. Sahadaki müthiş hareketlerinin de bir etkisi olmuştur bence. Ninja Shouyou dediği kısımda Hinata'nın arkadan çizimi de oldukça Kakkoi açıkçası.
Sonra sahne Hinata'ya geçiyor. Biri, kendisiyle takım olduğu için Hinata'ya teşekkür ediyor. Hinata tüm brezilyaya kucak açmış anladığım kadarı ile. Hiçbir teklifi reddetmiyor, oynamak isteyen herkesle oynuyor. Şimdilik sabit bir takımı yok gibi yani. Hinata'nın brezilyadaki hocasının dediğine göre; bu plaj voleybolunda çok sık takım değiştirme oluyormuş. Bu yüzden de sponsorlar takımların değil de oyuncuların peşinden gidiyorlarmış.
Kara oğlan Santana da Hinata'ya ne kadar zor durumda olduğunu falan anlatıyor işte. Biraz antreman tarzı bir şeyler yapıyorlar. Yağmur yağınca da kaçışıyorlar. Sonra da denizin dibinde güneşi izlerken sohbet etmeye başlıyorlar. Oldukça romantik. Kız olsam, Karaoğlan Santana ile Hinata'yı shiplerdim.
Hinata part time işlerle yolunu buluyormuş. Bir şeyler taşıyıp özel ders falan veriyormuş. Hinata'nın herhangi birine herhangi bir şeyi öğretebileceğine inanmak zor gerçi ama neyse. Karaoğlan Santana'nın ailesindekiler profosyonel voleybolcularmış zamanında; ama Karaoğlan Santana çok da kasmıyormuş mu neymiş. O yüzden voleybolda gelişememiş. Tam bir vasıfsız gibi tanıtılsa da Karaoğlan Santana'yı çok sevdim ben.
Onlar konuşurken gelen giden Hinata'ya selam veriyor bu arada. Çocuk sahilden hiç ayrılmayıp sürekli voleybol oynadığı için herkesle muhabbeti var tabi. Karaoğlan Santana da bu duruma değiniyor. Sen Japonsun, nasıl içe dönük olmazsın diyor. Hinata bebeğim ise ilk geldiğinde öyle olduğunu söylüyor ve tekrardan geçmişe gidiyoruz. Günümüzden 1.5 yıl önce,(yani zaman atlamasının 3.5. yılı sanırsam. Bilemiyorum da) Hinata bebeğim Brezilya'ya geliyor. Oda arkadaşı Pedro oldukça sinir bozucu bir tip. Çocuğu iplemiyor bile.
Sonrasında Hinata'nın plaj voleybolundaki ilk günlerine gidiyoruz. Kum ile saha farklı tabi. Hinata oldukça zorlanıyor, hiçbir şeyi istediği gibi yapamıyor. Zıplamak istiyor zıplayamıyor, oyun kurmak istiyor kuramıyor, turnuvaya katılıyor tokatlanıyor. İşe gidiyor, teslimat sırasında kayboluyor azarlanıyor. Eve dönüş yolunda bir şeyler kaybediyor. Pedro yavşağı desen çocuğu takmıyor. Daracık odasında arkadaşları ile çekildiği resme bakıp üzülüyor garibim de ne yapsın. Cidden düşününce oldukça zor bir durum. O duyguyu iyi yansıtmış mangaka hoşuma gitti; o telefondaki resim de çok hoşuma gitti, yaktım.
Sonrasında atlıyor bisiklete gece vakti kumsalın yolunu tutuyor Hinatacığım. Orada yaşlı adamlar ve şişman ablalarla beraber plaj voleybolu oynamaya başlıyor. Oyunu bırakıp bira içmeye giden amca bir anda serideki favori karakterlerim arasına girdi. Hele o göğsündeki birkaç tutam kıl yok mu MÜ-KEM-MEL
Bölümün sonunda ise Oikawa'yı görüyoruz. Hala 1.5 yıl öncesini gösterdiğinden Oikawa hala Brezilya'da mı emin değilim. Orada ne işi var hiç bilmiyorum. Yabancı fanlar hemen Hinata-Oikawa vs Kageyama moduna girmiş ama sanmıyorum öyle bir şey olsun. Muhtemelen Oikawa Hinata'ya plaj voleyboluna alışmasında yardımcı olmuştur. 3-5 şey öğretmiştir. Sonra da kendi işine bakmıştır.
Peki Oikawa'nın orada ne işi vardı? Açıkçası bunun hakkında da hiçbir fikrim yok. Oikawa; Hinata gibi hırslı bir adam. Geçmişi de Hinata gibi acıklı bana kalırsa. Kimse bu açıdan bakmıyor ama Oikawa kendi düşünce tarzına göre oldukça başarısız, rezil bir adam. Dizini sakatlayacak kadar çok antreman yapıp yeteneklerini sınırına kadar geliştirse de lise kariyeri boyunca Ushikawa tarafından tokatlanmış ve bir kere bile ulusallara gidememiş. Herkes onu övse de; öğrencisi Kageyama inanılmaz yetenekli olduğu için ondan daha iyi bir pasör olmuş. Kageyama'nın milli takımda oynaması Hinata'nın canını bir acıttıysa Oikawa'nın canını 10 kat acıtıyordur. Belki Oikawa da antreman için gelmiştir. Hinata gibi gelişip dönecektir. Olimpiyatları izlemek için bile gelmiş olabilir gerçi. 1.5 yıl öncesi 2016'nın başı yapıyor sanırım. Neyse işte öyle. Haftaya belli olur büyük kralın neden geldiği.