Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Neler yeni

[Tanıtım] Beyaz ve Siyah

Kitabın eli kulağındandır. Yakında basılır. Basıldığı zaman, alabileceğiniz yerler konusunda almak isteyenleri yönlendirecek şekilde not düşerim. Sormak istediğiniz bir şey varsa, yanıtlamaya çalışırım. Kitaba dair pek bir şey söylemek istemiyorum. Arka kapağında gördüğünüz kısımda konuya değinmemeye çalıştım. Umarım beğenirsiniz. Şimdilik bu kadar.

Herkese önerim hiçbir şeye takılmadan keyfini çıkararak okuyun!


Satışa sunuldu fakat istediğim şekilde sunulmadı. Gördüğünüz gibi benim yolladığım halinden farklılıklar var. Yapacak bir şey yok. Soyadı da yanlış yazmışlar. Düzeltirler herhalde.
İdefix
D&R
Kitap Yorumları
Kitabı okudum. Biraz kafa karıştırdı açıkcası. :D Ama bu senin anlatımından mı yoksa yayınevinin basım farkından mı bilmiyorum ilk kısımlarda okurken biraz yoruldum, karışık bir anlatımı vardı.

Gökadaya çıkılana kadar okurken epey yoruldum diyebilirim. Özellikle diğer karakterlerin düşüncelerini, geçmişlerini anlattığın kısımlara geçerken, bu düşüncelerin veya geçmişlerin başka kişilere ait olduğunu belirtecek bir işaret, parantez ya da tırnak işareti yoktu. Ne zaman ne anlatıyor, ne zaman ana hikayeye geçti, ne zaman başkasının düşüncesine geçti anlamak biraz yordu doğrusu. Ama gökadadan sonra böyle bir sorun görmedim, aktı gitti. :D

Onun dışında kitabı beğendim. Kitapta adaşım olmasıda hoşuma gitti. :D İşeyen adamla olan muhabbetlerde güzeldi, güldürdüler. :D

Devamında başka hikayelere gidecek mi, nasıl maceralar yaşayacak, aynı zamanda kendi hayat çizgisinde nasıl bir ilerleme kaydedecek merak ediyorum doğrusu. Baya ucu açık bir hikaye şu anda. Umarım iyi bir satış yakalarsın. Daha çılgın maceralar okumak isterim kaleminden. ^^

Bu arada vegan oluşuna selam olsun. :D

Kitabın yorumu spoiler içerir okumayanlara. :(

Bölüm 5e kadar o ilk basta belirttiğim 20 sayfadaki hataları hiç yok denecek kadar aza indirmiştin akiyordu kitap çok begendim bağlantısını hikayenin . Konu olarak dünya görüşünü olaylarla hikayestirip sürekli bir sekilde bize aktarman bunu soru sorarak nickin gibi :( yapman hoş olmuş. Ama ben kendimi hikayedeki karakterleri mekanları hiç hayal ederken bulamadım. Biraz betimlemeler az. Bu ilk deneyim olduğundan sebep herhalde. Mesela çaydanlık şeklinde betimleyip gecistiriyorsun. Daha detay istiyorum. Karakterleri bilerek beyimlemedim dedin ama mekanlari falanda pek yapmıyorsun. Bana gözümde canlandıracak daha fazla detay vermen gerekti bence. :( O sohbet kafesi hoştu. Ama endişe kafe :(
5 bölüm çok kaotik olmuş. Kaotik derken seri seri bilgileri verdiğindenmidir nedir karmaşık olmuş. Ama hikayenin geneli Bulut Mert bağlamları paralel evren güzeldi. Ucunuda açık bırakmışsın hikayeninde ben beğendim kitabını ya herkesler okusun değişik bir iş olmuş. Ayrıca açıkça soyleyim duz bir olay falan anlatıcan sanmıştım. Böyle ilginç bir iş beklemiyordum saygimi kazandın.
Birde son kısımda ben gözden anlattığın için hikayeyi senmisin konuşan o mu karışık geldi. Anlaşılmıyor pek. Tanrısal gözden anlatsan daha mı iyi olurmuş dedim bir an için.

Toparlarsam bölüm 5e kadar cok begendim hikayeyi nedense sonu hoşuma gitmedi hikayesel olarak. Ben zaten sonları pek beğenemiyorum çıtayı çok mu yukseltiyorum nedir ondan herhalde. :( One Piece'de de en çok korktugum sey sonun güzel olmayacak olması. :( Olmayacak olması derken sonu güzel bitmezse anlamında. :( Yada beğeneceğim sekilde bitmeyecek olması diyelim. :(

Yeni yazdığın kitap acaba yada aklımda olan dediğin sohbet kafesinde ölen dilenci dedektif olmak isteyen katille empati kuran çocuğun hikayesi mi? Yoksa ondan sonraki adamın yorumladığı fikrin olan cikarsamayi buraya eklemek icin mi yoksa ger ikiside mi? Eğer 2. kitapsa başımıza Oda gibi geleceğin hikayesi hakkinda ipuçları veren bir yazar mı geliyor?:rolleyes:
Girişi biraz acemiceydi ancak cümleler ilerledikçe ve Bulut kendinden, etrafından konuştukça hikayeye girmeye başladım. Sevdim. Daha birkaç sayfa geçmeden oyuna doğrudan girilmiş olmasına rağmen, sanki yüzlerce sayfa okumuştum. Kimine hızlı bir geçiş gibi gelebilir, sayfa sayısı az görünebilir, ancak o dört beş sayfada o kadar çok şey anlatmışsın ki bana hiç de kısa gelmedi. Kim bilir, belki de ben çok fazla şey gördüm.
Oyun güzeldi, oyuncu iyiydi. Gerçekten iyi, sevebileceğim bir insandı Bulut. Daha ilk anında duyduğu melodi ile karşılaştığı güzel kız annesiydi, tavuk yenmesine üzülen küçük kız çocukluğuydu, düştüğü güzel kasaba onun karmaşık ve her şeyi düşünmeye çalışan zihniydi. Ne güzel zihin.
Hikayeleri çok sevdim. Bulut'un hayalinde kurgu ve gerçekleri harmanlayışı gibi her biri. Üç fasulyenin öyküsü, hep sevmişimdir. Sondaki şehrin bir tezahürü müydü bilemiyorum. Olan hikayenin değişmiş hali de ayrı bir ilgi çekiciydi.
Hele Bulut ve Mert'in hikayesi. İlk evrede anlatılan hikayede Bulut'un ölüyor olması, ileri evrede anlatılan gerçek(?) Bulut ve Mert hikayesinden içinde kalan bir şeydi ve bu kez o ölmeliydi arkadaşı yerine. İçine işleyen pişmanlık ve hasret, böyle dışa vuruyordu. Bulut Atlası. Evet, öykünde bir parça Bulut Atlası buldum sanırım. Mert ise bana Rufus Sexsmith'i anımsatmadı desem yalan olur. Çok sevdiğim bir hikayeyi henüz sevdiğim bir hikayede bulmak epey hoşuma gitti. Bulut ile konuşan adamın Mert olduğunu daha kendisi söylemeden sayfalar önce anlamıştım.
Sohbet Kafesini çok beğendim. Dönen sohbetlere biraz da olsa değinmen güzel olmuş. Kimi hoş kimi boş sohbetler, ama güzel sohbetler. O sohbetlerden ufak parçaların büyük hikayelerde yer alıyor oluşu ayrı bir güzellik.
Fasulye'den bahsetmeden geçmek istemiyorum. En az Bulut kadar sevdim onu. Konuşamasa da etkisi olan, kişiliği olan apayrı bir karakter o da. Ve pek sevimli. Ona verilen isim çok güzel, hikayesinin olması daha güzel. İsmi ilk duyduğumda hoşuma gitti, doğrudan gülümsedim, ne güzel isim diye mırıldandım. Hikaye boyunca o ismi tuhaf bulan herkese de içten içe kızdım biraz. Nesi tuhafmış.
Gökada'da oraya önceden gelenlerin anıları iyiydi, olmalıydı. İşeyen adamı pek sevdim. İlk gördüğümde Bulut gibi yadırgamadım veya bir yargıda bulunmadım, ancak hakkında da çok düşünmedim. Nedense kendini anlatmaya başladığında hiç yabancılık çekmedim, sanki hep bildiğim şeylerdi söyledikleri ve sonra sevdim onu. Son dileğin onu sevindirmek olması beni de sevindirdi.
Bulut'un ve Mert'in gerçek(?) dünyadaki gerçek hikayesi, hayalden daha etkileyiciydi. Hayalde bile değinilen kahrolası insanların kahrolası dünyası. Ve bu kısımda yoğunlaşan fikirler, düşünceler, sorgulamalar iyiydi. Zaten kitabın tamamında bir fikir telkini vardı, hemen her ufak parçasında sorgulamalar yoluyla telkinler yapılıyordu. Kimi güzel kimi fazlaca kimi iyi. Kitabın tamamına sinmiş bir amaneden vardı, bildiğimiz ve bilmediğimiz amaneden. Sorgularıyla, telkinleriyle, hisleriyle, gönlüyle. Sonunda ise, hikaye boyunca yapmak istediğini yaptı işte. En azından mutluca.
Sonunu ise muallakta bırakman daha tuhaf olmuş. Bekliyordum böyle bir son, şaşıramadım. Yine de hangisi gereçek hangisi hayal, bilmemek daha iyi sanki. Ancak ben hangisinin gerçek hangisinin hayal olduğuna çoktan karar verdim sanırım. Karanlık olan gerçek, aydınlık olan hayal gibi geliyor hep. Zaten Beyaz ve Siyah da değil mi. İlk evre "Beyaz" ikinci evre "Siyah". Ancak ikisi de alabildiğine var olan tonlar ve hangisinin gerçek hangisinin hayal olduğuna karar vermek okuyucuya kalmış. Ben kararımı verdim sanırım.

Epey beğendim kitabı. Edebi ve teknik yönden acemice yazılmış olsa da hep dediğim gibi, anlatılan güzelse üslup önemli değildir benim için.

Bir de, kitapta ben kimim diye soracağını söylemiştin. Sormamışsın, ama yine de söyleyeyim. Sen birçok kişisin. Aslında sadece Bulut, bir beden olarak. Ancak Bulut, hikayedeki birçok kişi. Tavuklar için ağlayan kız çocuğu, Fasulye, İşeyen Adam, kafede cinayet hikayesini anlatan kadın, sohbet eden diğer birkaçı, Jack, biraz Mert ve bir parça da Bilim adamı.

Tebrik ederim, devamını dilerim.

Mert'in(xCrowLey) aksine ben, hikâyenin başlarını daha çok sevdim. Fasulye'nin hayal(?) dünyasındaki öyküsü, Sohbet Kafesi, anlatılan öyküler ve Bulut. Okurken Bulut'u kendi yerine koymuşsun gibi hissettim hep. Sonunu ucu epey açık bırakmışsın ama bana göre gerçek olan o cehennem diye tabir ettiğin yer. Betimlemelerin daha ayrıntılı olsa, daha keyifli olurdu okumak. Onun dışında cümlelerini beğendim. Kendince anlatmışsın bir şeyleri. Kurgu güzeldi, birkaç bir şeyin eksik kaldığını düşünsem de ortada bulunan asıl hikâye beni tatmin etmeye yetti. Akıcıydı, okuması zevkliydi. Kitap boyunca süren sorgulayışın kitabın içinde kendimden de bir şeyler bulmamı sağladı. ^^ Bu kadar sanırım. Devam etmelisin yazmaya. Okurum ben.
Favori karakterim ise Fasulye oldu. Kitap ismini de gayet yerinde ve doğru seçmişsin.

Edit: Tavsiye edebileceğim bir kitaptı. Okuyun, okutun.

Sonunda kitabı okudum :D
Kitabın başları biraz sıkıcıydı. Önceki yorumlara da baktım bir arkadaşın da belirttiği gibi tırnak işaretlerini falan kullanmadığın için o kısımlar sıkıntılıydı.
Bazı cümlelerinde düşüklükler olsa da yalın anlatımını ve sonradan hikayeye girdikten sonraki tarzını beğendim.
Yine de yerleri biraz daha tasvir etmeni isterdim. Gözümde canlandırmak için öyle abartılı tasvirlerle değil ama en azından dediğim gibi gözümde canlanacak kadar.
Bulut birebir sensin :D Kitapta kendini başka kişilerde de göstermişsin ama küçüklük hali olsun cin olsun ama Bulut'un kurduğu cümleler,düşünüş ve yaşayış tarzı burada gördüğüm kadarıyla kendini anlatmışsın gibi. İlk başlarda bunu biraz yadırgamıştım :( Ama sonradan pek de sorun olmadı.
Mert ile Bulut'un görünüşlerini daha ayrıntılı yazmanı isterdim. Okuduğum kitabı kafamda canlandırmayı seviyorum şahsen.
Kitabın ilk bölümünden sonra yani siyah olan geçiş yaptığın kısmın hikayenin devamı olduğunu sanmıştım ama apayrı bir hikaye sanırım. Yine de ben devam olarak ele aldım ve öyle daha da etkileyici geldi.
İlk kitabın için iyi olduğunu ve değişik bir tarzda olduğunu söyleyebilirim.
Umarım satışların da iyi gidiyordur :D

Arkadaşlar ben de yeni okudum kitabı arkadaki tanıtım yazısını okuyunca memento ya da ghajini filmlerinin senaryosunu çağrıştırsa da ki bu biraz önyargı oluşturmuştu şahsımda, tanıtım yazısı hariç kurgu veya tarz olarak sözkonusu filmlerle ilişkilendirebileceğimiz bir kısmı yok.Konu son derece özgün anlatım sürükleyici ve merakınızı diri tutmayı başarıyor.Anlatım hususunda sonlara doğru anlatım biraz tekdüzeleşiyor gibi geldi sanırım yazar olayları nihayete erdirme hususunda biraz aceleci davrandı ya da bu durum başlardaki anlatımın çıtayı çok yükseltip beklentileri artırmasından da kaynaklanmış olabilir.Belki de ben bir seferde oturup bitirdiğimden ötürü yoğun bir hazzı çabuk tüketmenin verdiği doyumsuzlukla objektif davranamıyorum.Bunun dışında olumsuz bir kanı oluşturacak bir yanı yok başarılı bir çalışma olmuş.Kendisini geliştirmeye devam edip üretkenliğinden bir şey kaybetmezse ilerleyen yıllarda arkadaşımızın eserlerinin popüler yayınevlerinden çıkması ve daha çok tanıtım imkanına kavuşması gibi faktörlerin etkisiyle çok daha fazla rağbet göreceği konusunda kuşkum bulunmamaktadır.Kendisini buradan tekrar tebrik ediyor ve başarılar diliyorum.

Hikayenin başlangıcı pek iyi olmamış, sürekli bir koşuşturma hali vardı. Kitabın hikayesi zaten karışık olduğu için olaylar daha da karmaşık göründü ilk 20 sayfada falan. Sonra otuzlu sayfalara geçince işler rayına oturdu. 44-45. sayfalar falandı herhalde, işeyen adamla yaptığı konuşma epey etkileyiciydi. Hikayeler karışık olsa da iyi bağlandığı için bir sıkıntı olmadı. Karakterler de iyi düşünülmüştü, Bulut'u kendisinden esinlenmiş gibi geldi. :D Kitabın siyah bölümleri daha oturaklıydı, en çok o kısımlar hoşuma gitti. Kurgu ve işleyiş olarak iyiydi. Postmodern şeyleri sevmediğim için finali daha iyi olabilirdi. Ne kadar net olursa o kadar iyi. :D

Bir ilk roman için gayet başarılı buldum. Hikaye biraz kafa karıştırıcı olsa da sürükleyici, kısa zamanda okunacak hoş bir kitap olmuş.

Bitirdim!Eleştirilere hazır ol!


Eleştiri dediysem kötü bir eleştiri yapamayacağım kadar iyi bir kitaptı.Öncelikle eline,zihnine sağlık.

Kitaba gizem ile başlaman kitabı merak ettirdi.Ortada bir oyun olması,gizemli bir oyunkuran olması ve haplar yaratıcı olmuş.Betimlemelerin az oluşu hoşuma gitti.Ortada sadece kitap ve okuyucu kalmış .


Ayrıca kitapta ki isimleri birden söylemen de çok iyidi.Mesela ben sohbet kafe 'deki adamın Mert olduğunu okuyunca şaşırdım.Bu durum ayrıca Sefiller kitabını da hatırlattı.Şappadanak söylüyordu ordada.Yoksa...Yeni bir Victor Hugo mu doğuyor!?


Sanırım kitaptaki gerçek ile hayal dünyası kitabın adına göre olmuş.İlk kısım beyaz yani hayal dünyası,ikinci ve acımasız kısım gerçek hayat diye anladım.Ya da bunu okura bırakmak istemiş de olabilirsin.


İşeyen adamı çok sevdim,sohbet kafe de enfesti.Bir kedi manyağı olduğum için Fasulye'ye bayıldım.Ama neden kedi?Köpek ya da başka bir hayvan da olabilirdi.Merak ettim doğrusu.


Güldürürken düşündüren nadir kitaplardan olmuş.En son Don Kişot okurken o kadar eğlenmiştim.Yoksa...yeni bir Cervantes mi doğuyor!?


Kitabın sonunu öyle bırakacağını tahmin etmiştim.Ama sonunu okurken bu denli bırakacağını düşünmemiştim.Eğlendim!


Sonuç olarak her ne kadar seni tanımasam da kitabın her yerinde seni gördüm.Bana bu güzel saatleri yaşattığın için teşekkür ediyorum saygıdeğer beyzade!


Ha unutmadan!Bu kitabın konusunu nasıl buldun?Aklına birden mi geldi yoksa daha farklı bir hikayesi mi var?Tabii anlatmak istersen.

Pek başarılı değilimdir değerlendirmelerde.Yanlışım olmuşsa affola.

Adam yazmış abii,okuyun pişman olmazsınız!

Ana karakterin kalbi temiz -ki nadir bulunan bir şey bence bu, kitaplarda- daha sonra ise güçlü/yüksek değerleri olduğunu görüyoruz ki bunlar için çok şeyden feragat ediyor. Et yemeyi bırakması gibi.

Ana karakter ve asker arkadaşı ile olan kısımları beğendim en çok zira imrenilecek bir arkadaşlıktı bana göre. Ana karakterin özür dileme şekli özellikle, kitabın zirvesiydi benim için. Sürekli işeyen adama sorulan çişin geliyor mu sorusuna ben de güldüm ve örümcek hikâyesi ile beraber dövüş sonrası birbirini iyileştiren hayvanlar kısmı güzeldi.

Yalnız kitabı anlamakta biraz zorlandığımı söyleyebilirim. Yani ne zaman bir hikâye anlatılıyor ya da ne zaman ana karakter bir şeyi kendi yaşıyor bunu ayırmakta zorlandım ben. Belki yazdığım şeylerden de bu belli olabilir.

Kitap eski arkadaşlıklarımı bitiren tarafıma güzel saldırdı. Benim için böyle bir yönü de oldu kitabın. Ziyadesiyle vicdansız tarafım iyi dayak yedi kitapta.

Bu kitabı alalı 1,5 yıl falan oldu sanırım. O zamanlar kitap okumuyordum, bu kitabın okuyacağım ilk kitap okumasına karar vermiştim. (Evet, rezil bir insanım.:() Ama bir sebepten dolayı olmadı. Geçen zamanda başka başka kitaplar falan okudum. Aslında böyle olması biraz da iyi oldu, şimdi daha iyi bir yorum yapabilirim. :)

Bahsettigim bir sebep: Bu kitabı kargoya yerleştiren insanın zeka seviyesine hayranım. Nasıl bir insan kitabı ikiye katlayıp kargoya koyar yav? Anlam veremiyorum. :mad: Kitabı ilk aldığım zamanlar, hem henüz okuma alışkanlığım olmadığından, hem de kitabın o hallerinden, okumayı bırakmıştım. Dün yeter artık dedim, ya yenisini al, ya bu şekilde oku. O şekilde okuyup, bitirdim en sonunda. :ehe:

Kitap yorumu yapmak, film yorumu yapmak kadar kolay değilmiş. Onu farkettim şu an. :oleyo: Kitabı genel olarak beğendiğimi söyleyerek başlayayım o zaman, gerisi gelir umarım. :ehe:

Bu kitabı bir şeye benzetecek olsam Katakuri vs Luffy dövüşüne benzetirdim. Üslup konusunu, Luffy'nin güç seviyesine benzetiyorum. Çünkü kitap ilerledikçe yazarın üslubunun geliştiğini farkedebiliyorsunuz. Kanaatimce, baştaki üslup ile sondaki üslup arasında kayda değer bir fark var.
Kitabın okuma zevkini ise, Luffy vs Katakuri dövüşünün seyir zevkine benzetebilirim. Güzel başlıyor, Kata kendini deşince zirve yapıyor, ama sonu kötü olmasa da beklenti altında kalıyor biraz. Katakuri kendi isteği ile mi düştü yoksa, gerçekten mi düştü konusunda belirsizlik olduğu gibi, kitabın sonu da hafiften açık bırakılmış. Oda kesin çalmıştır yine buradan. :oleyo:

Kitabın başları hikaye olarak güzel ilerliyor, ama muhtemelen basımdan kaynaklı olan sorunlar var. Bulut 2. çekmecedeki kitaptan hikaye okuyor mesela. Hikayeye girerken ve hikaye biterken bir tırnak işareti kullanılmamış. Tırnak işaretini geçtim, hikayenin nerede bittiği anlaşılmadan, Bulut konuşmaya başlıyor. Hani bir paragraf başı bile yok. Neyse ki, tüm hikayelerde bu durum böyle değildi.

Bir de yine ilk bölümlerde metin geçişlerinde de sıkıntılar oluyordu. (Aynı problem ilerlerde pek yok.)

Yine anlatım konusunda, betimleme daha çok olsaydı daha iyi olurdu bence. Ben de öyle bir yetenek yok, ama aynı konuyu yazıyor olsam kitap 200 sayfaya yaklaşırdı. Betimlemeleri çok arttırırdım. Süreçleri daha ağır işlerdim falan. Önceki yorumlara baktım, @amaneden pek sevmediğini, o yüzden kullanmadığını söylemiş. Tercih meselesi diyeyim o zaman.

Hikayeye gelirsem, hikayesi güzeldi diyebilirim. İki evren arasındaki göndermeler de iyiydi. Arkadaşı olan tavuğu yemeyen kızın hikayesi ile kendi hikayesinin aynı olması, müziğin kaynağının yeşil gözlü, güzel kadın olması ve Bulut'un annesinin de aynı özelliklere sahip olması. Bir de gök adadaki örümcekler ile 5. bölümdeki örümcekler arasında da benzerlikler var gibi idi. Ama kitabın yazarının %95 ihtimalle bu yazıyı okuyacağını bildiğimden, yanlış bir şeyler söyleme korkusu ile o topa hiç girmek istemiyorum. :oleyo:

İsteyerek mi yapılmış, yoksa farkedilmeden mi, veya sadece ben mi benzetiyorum bilmiyorum, One Piece ile de benzerlikler vardı. Skypia ve oradaki bulut denizi, Caesar'ın çocukları büyütmeye çalışması ile kitapta meyveleri yeyince büyümen, Bulut'un habire işeyen adamı sorduğu sorunun, Luffy'nin Brook'a sorduğu soruya benzemesi falan da vardı. :ehe:

Sayfa 44'teki köle adamın yazdığı şeyi beğenip alıntıya aldım. Şu kısım:

"Burası yan gelip yatabileceğiniz, istediğinizi yapabileceğiniz ve size kimsenin karışmayacağı bir yer olsa da, hiçbir şekilde başkaları tarafından işaret edilip dalga geçilmeyeceğiniz, hiçbir sınıf statüsü barındırmasa da ve daha birçok güzel özelliğe sahip olsa da, işte bu özelliklerden dolayı çekilmez bir yerdi. Çünkü ne kadar yatarsanız, o kadar sıkılıyordunuz. Aslında hiçbir amacınız yoktu ve bunu çok iyi anlıyordunuz. Yavaş yavaş düşünmeye ve yaptığınız yapmadığınız her şeyi sorgulamaya başlıyordunuz. Düşünmekten başka yapacak hiçbir aktiviteniz yoktu ve düşünmenin ne kadar korkunç olduğunu anlıyordunuz."

İşte tam bu sebepten dolayı,yok sahil kasabasına yerleşeyim yok Norveç'in köyüne yerleşeyim de hayatımın sonuna kadar orada huzur içinde yaşayayım, hiçbir iş yapmayayım hayalleri bana anlamsız geliyor. :ehe: Bulut' un askerlik ve ilk oda arkadaşı hakkında söyledikleri de çok doğruydu ama askerlikten soğutma yasası malum. Yarın bir gün amaneden'i bile tutukluyabilirler. :oleyo2:

Bir de kitabı daha iyi anlamak için yazarı tanımak gerekir sözünü biraz daha iyi anladım şu an. @amaneden Merry'i sever, Buggy Arc'taki sahibini bekleyen köpeği falan sever. Kitapta da tam bunlara uygun olan Fasulye var mesela. Onun haricinde ana karakterin Amaneden'e benzemesi de var.

Yazarken aklıma gelen şey, kitabın Mai ve Siyah'a bir hayli benzemesi. Mai ve Siyah'ta Halit Ziya Uşakligil, Ahmet Cemil üzerinden kendini anlatmıştır. Beyaz ve Siyah'ta amaneden Bulut ile kendini yansıtıyor. Mai ve Siyah'ta kitabın adı ile kitap arasında güzel bir ilişki var. (Spoiler olmasın şimdi.) Aynı şekilde olmasa da Beyaz ve Siyah'ta da var. Zorlasak, Ahmet Cemil ile Bulut da bir noktada benzeyen karakterler. (Kitap buradan çalıntı demek istemiyorum, yanlış anlaşılmasın.)

Bir de son olarak takıldığım bir iki şey var. Jack'in ebeveynleri gök adada her şey güzelken neden intihar ediyor Mesela? Bulut'un anne babasının ölmesine mi bağlamalıyım, bilemedim. :( Onun haricinde ilk dünyada bazı sıkıntılar var sanki ama takılacak şeyler değil yani. Bir de sonda Mert ve Bulut, hapı kırıp yuttukları için hastalanırken, Fasulye de aynı şekilde yutmasına rağmen ona bir şey olmuyor. Bu da başta garip geldi, sonra kedi fizyolojisi deyip geçtim. :oleyo2: Ha bir de cor şapkası ne demek? İnternette hiçbir şey çıkmadı. :ehe::(

Yine çok dağınık yazdım. O konuda kötüyüm biraz malesef. :( Son olarak şunu diyeyim. Efsane bir kitap mı derseniz, hayır. Edebi açıdan bazı yetersizlikleri de yok diyemeyeceğim. Ama kötü bir kitap hiç değil. Sadece 200 tane satılmışsa da underrated bir kitap. Ben okumanızı öneririm.

Yazarın yorumu:
Kitabı ben de okudum. Onca sene sonra okumuş olmam tuhaf lakin uzun zamandır doğru düzgün bir şey okuyamadığım için her zamanki gibi kurtuluşu kendimde aramaya karar verdim. Daima başkalarına yardım eden biri olmama karşın bu kişilerin bana yardım etmesine izin vermeyen biri olarak, bana yardım eli uzatabilecek yegâne kişi de elbette ben olmalıydım, diye düşündüm. İyi de düşünmüşüm. Gerçekten de zevkle okuyabileceğim bir kitap yazmışım. Kitap boyunca neredeyse yüzümden hiç silinmeyen tebessüm için de eski amaneden'e teşekkür ediyorum. Keşke tekrar senin gibi olabilsem. Keşke tekrar hayallere dalabilsem.

Buradan 2. kitaba geçebilirsiniz!
 
Son düzenleme:
Kitabın eli kulağındandır. Yakında basılır. Basıldığı zaman, alabileceğiniz yerler konusunda almak isteyenleri yönlendirecek şekilde not düşerim. Sormak istediğiniz bir şey varsa, yanıtlamaya çalışırım. Kitaba dair pek bir şey söylemek istemiyorum. Arka kapağında gördüğünüz kısımda konuya değinmemeye çalıştım. Umarım beğenirsiniz. Şimdilik bu kadar.
Sen mi yazdın yoksa, eğer öyle ise çok belli ediyorsun. Mesela Beyaz yerine sarı, mavi gibi renkler kullanman, neyse başarılar diliyorum.
 
Son düzenleme:
Tebrikler dostum. Elimden gelirse almaya çalışırım. Online satışı olursa kesin alırım. Hayırlı olsun tekrardan.

Bu arada üstteki arkadaşlar bir tebriği bile faz görmüş sanırım saçma sapan yorum yapmışlar.
 
Sen mi yazdın yoksa, eğer öyle ise çok belli ediyorsun. Mesela Beyaz yerine sarı, mavi gibi renkler kullanman, neyse başarılar diliyorum.

Not: Beyaz ve Siyah yerine Siyah ve Beyaz desen daha kafiyeli olurdu fakat Beşiktaş'ı andıracağı için alan kişi az olurdu, arka taraf Beyaz ve Siyah olsa, ön taraf sadece siyah-beyaz renkli olsa daha üstünde uğraşılmış sanıp alanlar olurdu. (Renkleri siyah-beyaz yapmanda mantıklı olmamış değil, kedi ve siyahlı eleman arasında bir diyalog olacak sanırım.)
Evet ben yazdım. Beyaz renkli bir dünyayı temsil ederken, Siyah karanlık bir dünyayı temsil ediyor. Kapak çiziminden oldukça memnunum, yakın bir arkadaşım çizdi ve neredeyse tamamen istediğim gibi oldu.
Tebrikler dostum. Elimden gelirse almaya çalışırım. Online satışı olursa kesin alırım. Hayırlı olsun tekrardan.

Bu arada üstteki arkadaşlar bir tebriği bile faz görmüş sanırım saçma sapan yorum yapmışlar.
Teşekkür ederim. İnternetten satış olacak, dr ve idefixten sanıyorum ki.
 
Evet ben yazdım. Beyaz renkli bir dünyayı temsil ederken, Siyah karanlık bir dünyayı temsil ediyor. Kapak çiziminden oldukça memnunum, yakın bir arkadaşım çizdi ve neredeyse tamamen istediğim gibi oldu.

Teşekkür ederim. İnternetten satış olacak, dr ve idefixten sanıyorum ki.
Yanlış anlama, eleştirmek için öyle söyledim, yoksa iyi bir kapak. Emeğe saygımız sonsuzdur...
 

Bu Konuya Bakmış Kullanıcılar (Üye: 0, Ziyaretçi: 1)

Korsanfan.com Her Hakkı Saklıdır. 2008-2023.
Tasarım Korsanfan V.6.0
Yukarı Çık