Son İzlediğiniz Anime

3 4 yıldır anime izlemiyordum bir kaç anime filmi hariç.

Sonny Boy'u izledim. Beni oldukça etkiledi mass appeal kaygısı olmadan yapıldığı için anime sanatını sınırlarına kadar zorlayan bir iş olmuş. Gördüğüm kadarıyla muadili olan Tatami Galaxy'nin aksine o kadar beğenilmemiş insanlar tarafından şaşırdım. Çünkü sürreal ve tuhaf olsa da bayağı rahat anlaşılacak ve bağ kurulabilecek bir eser. Bazı insanlar şiiirselik, metafor, alt metin gibi şeyleri reddedip direkt anlatım istiyorlar sanırım.

hyperbooster dedi ki:

3 4 yıldır anime izlemiyordum bir kaç anime filmi hariç.

Sonny Boy'u izledim. Beni oldukça etkiledi mass appeal kaygısı olmadan yapıldığı için anime sanatını sınırlarına kadar zorlayan bir iş olmuş. Gördüğüm kadarıyla muadili olan Tatami Galaxy'nin aksine o kadar beğenilmemiş insanlar tarafından şaşırdım. Çünkü sürreal ve tuhaf olsa da bayağı rahat anlaşılacak ve bağ kurulabilecek bir eser. Bazı insanlar şiiirselik, metafor, alt metin gibi şeyleri reddedip direkt anlatım istiyorlar sanırım.

Genişletmek için tıkla ...

Şu an aklıma gelenlerden Juuni Kokuki, Gankutsuou, Sakamichi no Apollon falan bu saydıklarını tamamen olmasa da kısmen içeren serilerdi bence, bu animeleri beğenmiştim açıkçası. Ama bugüne kadar beni Tatami Galaxy kadar zorlayan bir anime olmadı, abartmıyorum bazı diyalogları anlayabilmek için 6 kere başa sarmışımdır. İlk 3 bölüme kadar İngilizce altyazılı izledim, sonra pes edip Türkçe altyazılı indirip bitirdim ama kendime o seriyi anlayıp bitirmiş gözüyle bakamadım hiçbir zaman. Sürekli bağırıp duran o dış ses konsantrasyon falan bırakmadı, konuşmaların bu kadar hızlı olmasına hiçbir zaman anlam veremedim yani ben birçok izleyicinin mutlaka gözden kaçırdığı cümleler olduğuna inanıyorum. Karakterin iç dünyasında geçirdiği buhran sahneleri benim en sevdiğim sahnelerdir ama o kadar hızlı konuşmaları takip edebilmek harbiden mümkün değil ulen yavaş modda mı izleseydim bilmiyorum, keşke biraz daha insaflı olsalardı.

Erifu dedi ki:

Şu an aklıma gelenlerden Juuni Kokuki, Gankutsuou, Sakamichi no Apollon falan bu saydıklarını tamamen olmasa da kısmen içeren serilerdi bence, bu animeleri beğenmiştim açıkçası. Ama bugüne kadar beni Tatami Galaxy kadar zorlayan bir anime olmadı, abartmıyorum bazı diyalogları anlayabilmek için 6 kere başa sarmışımdır. İlk 3 bölüme kadar İngilizce altyazılı izledim, sonra pes edip Türkçe altyazılı indirip bitirdim ama kendime o seriyi anlayıp bitirmiş gözüyle bakamadım hiçbir zaman. Sürekli bağırıp duran o dış ses konsantrasyon falan bırakmadı, konuşmaların bu kadar hızlı olmasına hiçbir zaman anlam veremedim yani ben birçok izleyicinin mutlaka gözden kaçırdığı cümleler olduğuna inanıyorum. Karakterin iç dünyasında geçirdiği buhran sahneleri benim en sevdiğim sahnelerdir ama o kadar hızlı konuşmaları takip edebilmek harbiden mümkün değil ulen yavaş modda mı izleseydim bilmiyorum, keşke biraz daha insaflı olsalardı.

Genişletmek için tıkla ...

Çok güzel animeler Sakamichi no Apollon'u izlemedim gerçi onun içeriğini tam bilmiyorum. Evet Tatami bayağı garip. Sonny Boy'da hiç böyle bir tavır yok. Ping Pong the animation var birde Tatami'yi yapan Yönetmenin diğer eseri onu çok daha fazla beğenmiştim tam bir sanat eseriydi.

Hellsing Ultimate'i izlemiş bulunuyorum. 2008-2012 gibi anime izlemeye manga okumaya başladığım sırada oldukça övülen sevildiğini gördüğüm bir animeydi. Klasiklerden izlemediğim bir seriyi izlemek istediğim için seçtim.

Buradan sonrası Spoiler

Beklentim cidden büyüktü o yüzden mi bilmiyorum ama hayatımda izlediğim en tırt animelerden birini izledim gibi hissettim. İlk birkaç bölümde style over substance tarzı bir seri olduğunu anladım konuştuğum arkadaşımda cool shit aksiyon animesi Violence Slop tarzı birşey söylemişti bana o yüzden beklentimi düşürdüm ama yok olmuyor. Sevenler gördüğüm kadarıyla Alucard'ın karizması ve Alexander gibi karakterler için sevmiş ama bana işlemedi. Alucard daha önce pek çok defa gördüğüm klasik japon işi karizmatik vampir(Vampire Hunter D, Castlevania etc.) karakteri. Silah dövüşleri aşırı sıkıcı. Alucard Saitama gibi dolanıyor dramatik olarak dövüşler bir anlam içermiyorlar.

Zamanında şiddet + cinsellik + kan + karanlık= anime çizgi film değildir kafasından çıkmış gibi. Hikayede hiçbir derinlik yok karakterlerin hepsi dümdüz Alucard için plot device işlevi görüyorlar. Integra diye bir karakter var ne anlamı var hikayede bilmiyorum durmadan çok coolmuş gibi 4 ingilizce ismini tekrarlayıp duruyorlar seiiyuular eğlenmişler gibi. Karakterin tek özelliği Alucard'ın efendisi olması başka bir işlevi yok hikayede. Dramatik poz kesmek biz proyuz havası vermekten başka. Alucard arada bunu fazla şiddet göstererek ahlaki açıdan sınıyormuş gibi. Hellsing diye bir organizasyon var sözde şövalyeler bunlar ama iki karakter var. Worldbuilding olarak Nazi vampirler ve kafayı yemiş vatikan güzeldi ama onlarda benzer şekilde. Schrödinger'in kedisi var ama niye var bu hikayede hiç bir anlamı yok plotu ilerletmekten başka. Seras beğendim tek bölümde(malikaneyi müdafa ettiği bölüm) ana karakter olduğu için biraz sempati besledim ama onunda power up almak için kendisini şakasına taciz eden bir paralı askerlerle birleşmesi gerekti. Paralı askerde bomboş bir karakter. Walter diye bir karakter var ihanet ediyor ama neden tam anlaşılmıyor belki animenin hatasıdır. şişko Major hoşuma gitti ama karakteri ve planı bomboştu.
Cinsel taciz=komedi ve trajik backstory için kullanılıyor. Hayatımda gördüğüm en en kötü espiri anlayışına sahip mangaka espirisine gülünmeyen adam gibi. Bu espirileride olur olmadık yerlere sokuyor. İyi yapıldığında severim bu tarz mizahı kullanımını(fma gibi) ama bu adam komik değil 80 yaşında boomer gibi.

Berserk seviyesi birşey beklemiyordum ama en azından Black Lagoon seviyesinde belki daha iyi birşeyler bekliyordum. Black Lagoon bunun yanında Dostoyevski romanı gibi kalır.

İlk anime ultimate'den sanat tarzı olarak daha hoş duruyor(manganın renklerine yakın) yüksek bütçeli animasyonları olmasa da ama onunda hikayesi sallama.

4/10