Bazı şeyleri anlaman için sana geçmişten de söz etmem gerekecek çocuk. Dedi ihtiyar, öksürerek boğazını temizledi. Efsaneye göre, yaklaşık on dört asır önce Kızıl Uçurumda bölgeye adını da veren büyük bir savaş yaşandı. Güneyde küçük bir şehrin kralı olan 2.Derian şehrini savunmak için günlerce tanrılara yalvarmıştı ama şehrin düşmesine engel olamadı. Ortadan kaybolan kral üç asır sonra yeniden ortaya çıktı, lanetlenmiş bir şekilde. Eski yakışıklı kralın yerinde artık bambaşka biri vardı, ölüm saçan bir canavar
Krallığını kaybettiği uçurumda Sonsuz Dağların güneyindeki bütün krallarının birleşerek oluşturduğu ordunun karşısına dört askeriyle yani dört canavarıyla birlikte çıktı.
Sonuç? diye sordu Kayra. Nefreti dinmiş, merakla ihtiyarı dinliyordu.
Katliam, krallıkların çöküşü ve canavar kralın yeniden ortadan kayboluşu.
Bunun Kayra ile ne alakası var babalık. Dedi Hike, Kayranın aksine baltasını sallamaya devam ediyordu.
İhtiyar, derin bir gürültüyle öksürdü. Ağzını kapattığı eli kana bulanmıştı. Bu olaylar tamamen unutulup, efsaneye dönüşmüştü ki asırlar önce kızıla boyanan uçurumda geziye çıkan Arkal İmparatoru Meruem, kundağa sarılmış büyüleyici gözleri olan tatlı bir erkek çocuğu buldu. Doğalı birkaç gün olduğunu düşünmüş, onu yanına almıştı. Bebek saraya girdiğinde ona bir isim vermek istedi günlerce düşündü. Sonra bir kitapta okuduğu eski tanrılardan birinin adını verdi: Kayra.
Kayra, duydukları karşısında şoka uğramıştı adeta. Bir şeyler söylemek istedi ama ağzından çıkacak kelimeleri seçemedi. Ne diyeceğini bilmiyordu. Onun sessizliğini bozan ihtiyarın ani öksürüğü ve yüzünden akan soğuk kanlara bulaşan, tükürükle karışık kırmızı damlaydı. Meruem
diyebildi sadece hissettiklerini kelimelere dökemiyordu.
Lakin imparatorun kendi çocuğuna verdiği sevgiden çok daha fazlasını alan Kayra, saraya girdikten sonra bereketli ve yemyeşil Arkal topraklarını eşi görülmemiş bir kuraklık ele geçirdi. Çocuk bir yaşına geldiğinde halk isyan etti. Meruem tek çareyi çocuğu alıp kaçmakta buldu.
Sonra ne oldu? Kayranın sormak istediği kelimeler ağzından çıkamadan Zelos onun yerine sormuştu.
Başaramadı daha sınırlardan çıkamadan yakalandı.
Kayra, sonunda konuşabilmeyi başarmıştı, Çocuğa ne oldu?
Ortadan kayboldu ta ki Meruemin yerine geçen oğlu Selame, Kızıl Uçurumda dolaşmak isteyinceye kadar. O çocuk yine aynı yerdeydi. Aradan geçen yıllarda çocuk büyümüştü. Yine aynı şey oldu, tarih tekerrür etti. Selame, çocuğun karşısında büyülendi. Yanına aldı, bunu gerçekten isteyerek mi yaptı yoksa içgüdüsel olarak mı bilmiyorum ama yine de yaptı.
Sanki soruları sırayla soruyor gibiydiler. Hikedaydı sıra. Selame yanına alıp ne yaptı ihtiyar?
Bir şey yapmadı. Sadece günlerce aynı odada kaldı onunla birlikte. Krallık çöküyordu, Meruemin başlattığı düşüş, Selameyle devam ediyordu. Çocuk beş yaşına girdiğinde onlar geldi. İhtiyar duraksadı derin bir nefes aldı. Öksürmemek için kendini tuttu. Kutsal Ormanın Savaşçıları
Kayra düşünmeye başladı. Az önce benim yok ettiği söylediğin kabile. Dedi.
Evet, onlar. Arkal İmparatorluğu çöküşte olsa bile kolay yıkılamazdı ama binlerce kişi aynı anda başkente saldırdılar. Çok kan döküldü. Ordusu savaşırken Selame içeride çocukla beraber oynuyordu.
Kayra, Zelostan önce davranıp sırayı bozdu, Oyun mu oynuyordu? Geçmişini öğrenmenin zevkini yaşıyordu.
İhtiyar tam konuşmaya başlıyordu ki öksürük krizi tuttu yine. Beş dakika boyunca sadece öksürük sesi duyuluyordu meydanda. Herkes ihtiyarın söyleyeceklerini bekliyordu. Öksürüklerini kesmeyi başaran ihtiyar sesi titreyerek konuştu. Kaybetti, oynadıkları satranç maçını çocuk kazandı. Dışarıdaki savaşı da Kutsal Ormanın Savaşçıları
Genç imparator taşlarını yerlerine koymaya başladığı sırada içeri kapıyı kırarak- Kutsal Tarikata bağlı yirmi kadar şövalye girdi. Yerdeki kılıcını eline alan Selame, düşmanlarına haykırdı, Bu çocuğu canım pahasına koruyacağım. Çocuk hiçbir şeyi anlayamadan, sevdiği oyun arkadaşının kılıcına hayranlıkla bakıyordu. Daha önce fark etmemişti muhtemelen.
İhtiyar tekrar durdu. Bulanıklaşan gözlerini, Kayranın kızıl gözlerine odaklamaya çalıştı. Selame öldü. Onu kanlar içinde yatarken gören çocuk Sonsuz Dağlarda yankılanan bir çığlık kopardı. Karşısındaki savaşçılar daha ne olduğunu anlamadan kimsenin akıl sır erdiremediği bir şey oldu. Çocuk çıldırdı ve ortadan kayboldu. Saraya girenler şok olmuşlardı, çocuğun odası kana bulanmıştı. Kutsal Ormanın Savaşçıları yoktu ortalıkta sadece kan, dışarı çıkartılmış ve üst üste konulmuş artık atmayan kalpler vardı. Ve son bir şey, duvarda bir yazı, O kendisine nasıl davranılırsa öyle karşılık verir. Yazıyordu. Çocuk tekrar ortaya çıktığında Meruemin hücresinde kırmızı boyaya batırılmış gibiydi. Onunla beraber uyuyordu, mutluluğu yüzünden okunuyordu.
Birkaç gün sonra bir haber gelmişti. O gün av için köy dışında olanlar dışında bütün Kutsal Orman Savaşçıları katledilmişti.