Silinmiş Üye
Dostlar merhaba, Balıkadam Adası'ndaki ırkçılığın günümüzdeki halini ne kadar benzediğini gösteren bir konu açmak istedim. Daha birçok Arc'ta ırkçılık göstergesi var ancak en çok bunda olduğunu düşünüyorum ve bu konuyu birkaç başlıkta incelemeyi düşünüyorum. (Not : Balıkadam derken denizkızlarını falan hepsini dahil ediyorum.)
Balıkadam halkı bu duruma sıcak bakıyordu ancak Fisher'ın Mary Geoise'a saldırmasıyla halk fikrini değiştirdi.
İkinci etki : Arlong, Hody gibi balıkadamlar insanların bu davranışlarına kin besliyordu. Aynı zamanda da insanların sahip olduğu imkanları kıskanıyorlardı. İnsanlara karşı savaş açmak istiyorlardı.
Altı çizili olan cümle hakkında bir şey söylemeyeceğim çünkü ne düşündüğünüzü merak ediyorum ve yönlendirmeden fikirlerinizi almak istiyorum.
Bu yazıda ise dikkatinizi çekmek istediğim yer Jinbei'nin sözü ve Hody'nin davranışlarıdır. Öncelikle Jinbei, suikastçiyi insan olarak değil, suçlu birisi olarak görmüştür. Bunun yorumunu size bırakıyorum. Neden böyle bir şey söylemiştir ?
Hody ise bir insanın yaptığını tüm insanlığın davranışı gibi sayarak tüm insanlığa nefret kazandırmıştır. Aynı günümüzde de örnekleri olduğu gibi... Hody'nin suikasti bilerek yapması aslında ırkları birbirine düşürmenin ne kadar kolay olabileceğini gösteriyor. Eğer gerçekten düşünmeyi başarabilirsek bu tür şeylerin hayatta çelişkili olduğunu görebiliriz. Bölünmemiz değil, birleşmemiz lazım.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Okuduğunuz için teşekkür ederim. Sizin de düşüncelerinizi merak ediyorum. Birkaç detay daha var ancak yazmak istemedim uzun olmasın diye. Genel hatlarıyla anlatmak istediğimi anlattığımı düşünüyorum. Hadi biraz gülelim.
Balıkadam ve İnsanların Irkçılığı
İnsanlar ve balıkadamların arasındaki ayrımcılığın genel sebepleri arasında yanlış anlaşılmalar, insanların balıkadamları insan yerine balık olarak görmesi, balıkadamları kaçırıp köle olarak satması ve onları kan nakli(tekrar değineceğim) yaptırmayacak kadar küçük görmeleridir.
Kamu İstihdam Güvenliği Ofisi(!) Fiyatları
İnsanlar : 500,000 Beli
Uzunkol İnsanları: 700,000 Beli
Uzunbacak İnsanları: 700,000 Beli
Uzunboyun İnsanları: 700,000 Beli
Mink'ler: 700,000 Beli
Cüceler: 700,000 Beli
Balıkadamlar : 1,000,000 Beli
Devler:Erkek: 50,000,000 Beli
Dişi: 10,000,000 Beli
Denizkızı:Erkek: 1,000,000 Beli
30 Yaşın Altındaki Dişi (Kuyruklu): 70,000,000 Beli
30 Yaşın Üstündeki Dişi (Kuyruksuz): 10,000,000 Beli
Irkçılığın Balıkadam Adası'ndaki Etkisi
Birinci etki : Otohime, Dünya Hükümeti'ne katılıp insanlarla balıkadamların aynı şartlara gelmesini talep etmek için halktan imza topladı. İnsanlar ve balıkadamların arasındaki ayrımcılığın genel sebepleri arasında yanlış anlaşılmalar, insanların balıkadamları insan yerine balık olarak görmesi, balıkadamları kaçırıp köle olarak satması ve onları kan nakli(tekrar değineceğim) yaptırmayacak kadar küçük görmeleridir.
Kamu İstihdam Güvenliği Ofisi(!) Fiyatları
İnsanlar : 500,000 Beli
Uzunkol İnsanları: 700,000 Beli
Uzunbacak İnsanları: 700,000 Beli
Uzunboyun İnsanları: 700,000 Beli
Mink'ler: 700,000 Beli
Cüceler: 700,000 Beli
Balıkadamlar : 1,000,000 Beli
Devler:Erkek: 50,000,000 Beli
Dişi: 10,000,000 Beli
Denizkızı:Erkek: 1,000,000 Beli
30 Yaşın Altındaki Dişi (Kuyruklu): 70,000,000 Beli
30 Yaşın Üstündeki Dişi (Kuyruksuz): 10,000,000 Beli
Irkçılığın Balıkadam Adası'ndaki Etkisi
Balıkadam halkı bu duruma sıcak bakıyordu ancak Fisher'ın Mary Geoise'a saldırmasıyla halk fikrini değiştirdi.
İkinci etki : Arlong, Hody gibi balıkadamlar insanların bu davranışlarına kin besliyordu. Aynı zamanda da insanların sahip olduğu imkanları kıskanıyorlardı. İnsanlara karşı savaş açmak istiyorlardı.



Fisher'ın Çalışmaları
Fisher korsanlık yaptığı sırada insan öldürmemeye çok özen gösterirdi. Bunu hem balıkadamların kötü olmadığını göstermek için, hem de kendilerinin insan ırkı gibi acımasız olmadığını düşündüğü için yapardı. Günlerden birisinde Koala isimli bir insan kızı ailesine bırakmak için tayfasına alır. İlk zamanlarda travmaya uğramış olan Koala, balıkadamlardan korkar. Ancak balıkadamları TANIDIKÇA aslında kötü kimseler olmadığını fark eder. Bu durum Arlong hariç tüm balıkadamlarda da aynıdır. En sonunda Koala'nın adasına varan Güneş Korsanları'nın kaptanı Fisher, Koala'yı tek başına ailesinin yanına götürmeye karar verir. Ailesinin yanına varan Koala, annesine balıkadamların aslında o kadar kötü olmadığını anlatır ancak ona ÇOCUK OLARAK BAKILDIĞI için daha onun bir şey bilmediğini söylerler. Fisher adadan ayrılırken daha amacı BİLİNMEDEN denizcilerin saldırısına uğrayarak ağır yaralanır. Tayfadakiler, gemileri battığı için denizci gemisi çalar. Fisher kan kaybından ölmek üzereyken denizcilerin kanını kullanabileceğini söylerler ancak bu hainlik karşısında reddeder ve can verir. Can verirken "Ölümümün insanlar tarafından olduğunu söylemeyin. Onlardan nefret etmesinler." tarzı bir şey söyler.
Şimdi sorabilirsiniz, "Neden bunları tekrar anlattın?" diye. Altı çizili ve kırmızı renkte olan kelimelere dikkat etmenizi istiyorum. Gerçek hayatta da öyle değil midir ? Bir insanı tanımadan önce bir önyargı içerisine gireriz ve yaptığı birkaç hareketten dolayı veya görünüşünden dolayı direkt olarak kendi kafamızda o insanı yargılarız ancak onu tanıdıktan sonra "Aa, o düşündüğüm gibi bir insan değilmiş." deriz. Tam da onun gibi düşünün. İki taraf da birbirini iyi tanımadıkları için bu ırkçılık yaşanıyor. İki taraf da birbirini kendisinden güçsüz ve acınası görüyor. Aynı Koala'ya söylenilenden anlaşılacağı gibi, gerçekleri görmek istemiyorlar ve aynı denizcilerin yaptığı gibi konuşmadan saldırıyorlar.Fisher korsanlık yaptığı sırada insan öldürmemeye çok özen gösterirdi. Bunu hem balıkadamların kötü olmadığını göstermek için, hem de kendilerinin insan ırkı gibi acımasız olmadığını düşündüğü için yapardı. Günlerden birisinde Koala isimli bir insan kızı ailesine bırakmak için tayfasına alır. İlk zamanlarda travmaya uğramış olan Koala, balıkadamlardan korkar. Ancak balıkadamları TANIDIKÇA aslında kötü kimseler olmadığını fark eder. Bu durum Arlong hariç tüm balıkadamlarda da aynıdır. En sonunda Koala'nın adasına varan Güneş Korsanları'nın kaptanı Fisher, Koala'yı tek başına ailesinin yanına götürmeye karar verir. Ailesinin yanına varan Koala, annesine balıkadamların aslında o kadar kötü olmadığını anlatır ancak ona ÇOCUK OLARAK BAKILDIĞI için daha onun bir şey bilmediğini söylerler. Fisher adadan ayrılırken daha amacı BİLİNMEDEN denizcilerin saldırısına uğrayarak ağır yaralanır. Tayfadakiler, gemileri battığı için denizci gemisi çalar. Fisher kan kaybından ölmek üzereyken denizcilerin kanını kullanabileceğini söylerler ancak bu hainlik karşısında reddeder ve can verir. Can verirken "Ölümümün insanlar tarafından olduğunu söylemeyin. Onlardan nefret etmesinler." tarzı bir şey söyler.

Altı çizili olan cümle hakkında bir şey söylemeyeceğim çünkü ne düşündüğünüzü merak ediyorum ve yönlendirmeden fikirlerinizi almak istiyorum.
Kan Nakli
Oda'nın bu ince ayrıntıyı vermesi balıkadam ve insanın aynı olduğunu demeye çalıştığını düşündürttü beni. İnsan ve balıkadamların kan tipleri aynıdır. Bir bakıma bu iki ırkın aynı olduğunu söylüyor. Tıpkı gerçek hayattaki gibi bir Asyalı ile Amerikalının kan tipi aynıdır. Bir fark yoktur. Bizim damarlarımızda kan akarken onlarınkinde kola akmadığını ve her ırkın eşit olduğunu söylemeye çalışıyor ancak insanların ırkçılık ve nefreti o kadar yüksektir ki insanlar karşı ırk ile kan takasını yasaklıyor.
Otohime'nin Suikastı
Otohime yine imza toplarken bir insan korsan tarafından vurularak öldürülür. Gardiyanlar hemen nişancıyı aramaya çıkar ve Hody tarafından bulunur. Jinbei hemen yanına gelerek korsanı saklamalarını gerektiğini söyler ancak Hody, insanların gerçek yüzünü göstermek istediğini söyleyerek buna karşı çıkar. Buna karşılık Jinbei "İnsan olduğu için değil, korsan olduğu için yaptı!" der ama Hody büyük bir inatla korsanı halka göstererek "İşte, insanların gerçek yüzü budur!" der. Ancak bu suikasti Hody'nin kendisi ayarlamıştır. Bu sayede insana olan nefret artmıştır.
Oda'nın bu ince ayrıntıyı vermesi balıkadam ve insanın aynı olduğunu demeye çalıştığını düşündürttü beni. İnsan ve balıkadamların kan tipleri aynıdır. Bir bakıma bu iki ırkın aynı olduğunu söylüyor. Tıpkı gerçek hayattaki gibi bir Asyalı ile Amerikalının kan tipi aynıdır. Bir fark yoktur. Bizim damarlarımızda kan akarken onlarınkinde kola akmadığını ve her ırkın eşit olduğunu söylemeye çalışıyor ancak insanların ırkçılık ve nefreti o kadar yüksektir ki insanlar karşı ırk ile kan takasını yasaklıyor.

Otohime'nin Suikastı
Otohime yine imza toplarken bir insan korsan tarafından vurularak öldürülür. Gardiyanlar hemen nişancıyı aramaya çıkar ve Hody tarafından bulunur. Jinbei hemen yanına gelerek korsanı saklamalarını gerektiğini söyler ancak Hody, insanların gerçek yüzünü göstermek istediğini söyleyerek buna karşı çıkar. Buna karşılık Jinbei "İnsan olduğu için değil, korsan olduğu için yaptı!" der ama Hody büyük bir inatla korsanı halka göstererek "İşte, insanların gerçek yüzü budur!" der. Ancak bu suikasti Hody'nin kendisi ayarlamıştır. Bu sayede insana olan nefret artmıştır.
Bu yazıda ise dikkatinizi çekmek istediğim yer Jinbei'nin sözü ve Hody'nin davranışlarıdır. Öncelikle Jinbei, suikastçiyi insan olarak değil, suçlu birisi olarak görmüştür. Bunun yorumunu size bırakıyorum. Neden böyle bir şey söylemiştir ?
Hody ise bir insanın yaptığını tüm insanlığın davranışı gibi sayarak tüm insanlığa nefret kazandırmıştır. Aynı günümüzde de örnekleri olduğu gibi... Hody'nin suikasti bilerek yapması aslında ırkları birbirine düşürmenin ne kadar kolay olabileceğini gösteriyor. Eğer gerçekten düşünmeyi başarabilirsek bu tür şeylerin hayatta çelişkili olduğunu görebiliriz. Bölünmemiz değil, birleşmemiz lazım.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Okuduğunuz için teşekkür ederim. Sizin de düşüncelerinizi merak ediyorum. Birkaç detay daha var ancak yazmak istemedim uzun olmasın diye. Genel hatlarıyla anlatmak istediğimi anlattığımı düşünüyorum. Hadi biraz gülelim.
