Anne Frank, Holokost sırasında yazdığı günlükle dünya çapında tanınan genç bir Yahudi kızdır. Günlüğü, Nazi işgali altında saklanırken yaşadıklarını, duygularını ve düşüncelerini samimi bir şekilde yansıtan tarihi bir belgedir.
Anne Frank’in Hayatı
Tam Adı: Annelies Marie Frank
Doğum Tarihi ve Yeri: 12 Haziran 1929, Frankfurt, Almanya
Ölüm Tarihi ve Yeri: Mart 1945 (muhtemelen), Bergen-Belsen Toplama Kampı, Almanya
Anne Frank, Almanya’nın Frankfurt şehrinde Yahudi bir ailenin ikinci kızı olarak dünyaya geldi. Babası Otto Frank, bir iş insanı, annesi Edith Frank ise ev hanımıydı. Anne’nin Margot adında üç yaş büyük bir ablası vardı. 1933’te Adolf Hitler’in Almanya’da iktidara gelmesiyle Yahudilere yönelik baskılar artınca, Frank ailesi Hollanda’ya, Amsterdam’a taşındı. Otto Frank burada bir pektin ve baharat şirketi kurdu.
Hollanda’da görece güvenli bir yaşam süren aile, 1940’ta Nazi Almanyası’nın Hollanda’yı işgal etmesiyle tekrar tehlike altına girdi. Yahudilere yönelik kısıtlamalar (okullara gitme yasağı, sarı yıldız takma zorunluluğu vb.) hayatlarını zorlaştırdı.
1942’de, Margot’un bir çalışma kampına gönderileceğine dair bir çağrı mektubu almasıyla, aile saklanma kararı aldı.
Saklanma Dönemi ve “Arka Ev”
6 Temmuz 1942’de, Frank ailesi, Otto’nun şirket binasının arka kısmında, “Achterhuis” (Arka Ev) olarak bilinen gizli bir bölmede saklanmaya başladı. Bu gizli ek bina, Amsterdam’daki Prinsengracht 263 numaralı binanın bir parçasıydı. Aileye, Otto’nun iş arkadaşları Miep Gies, Johannes Kleiman, Victor Kugler ve Bep Voskuijl gibi cesur insanlar yardım etti. Frank ailesiyle birlikte, Otto’nun iş ortağı Hermann van Pels, eşi Auguste ve oğulları Peter van Pels ile diş hekimi Fritz Pfeffer de Arka Ev’de saklandı. Toplamda sekiz kişi, dar ve gizli bir alanda iki yıldan fazla bir süre yaşadı.
Anne, 13. doğum gününde hediye olarak aldığı kareli bir defteri günlük olarak kullanmaya başladı. Günlüğüne “Kitty” adını vererek hitap etti ve yaşadıklarını, duygularını, hayallerini ve korkularını yazdı. Saklanma dönemi boyunca, Nazi baskınlarından korkarak sessizce yaşamaya çalıştılar. Anne, günlükte hem bu zorlu koşulları hem de ergenlik çağındaki kişisel çatışmalarını, aile ilişkilerini ve geleceğe dair umutlarını detaylıca anlattı.
Anne Frank’in Günlüğü
Orijinal Adı: Het Achterhuis (Arka Ev)
Yazılma Tarihi: 12 Haziran 1942 – 1 Ağustos 1944
Yayınlanma Tarihi: İlk olarak 1947’de Hollanda’da, 1952’de İngilizce olarak
Anne’nin günlüğü, onun iç dünyasını ve savaşın dehşetini yansıtan eşsiz bir belgedir. Günlük, mektup formatında yazılmıştır ve Anne’nin hayali bir arkadaşı “Kitty”ye hitaben yazılmıştır.
Günlükte şu temalar öne çıkar:
Saklanma Hayatı: Anne, Arka Ev’deki sıkışık yaşamı, sürekli sessiz olma zorunluluğunu ve dışarıdan gelen yardımların önemini anlatır. Örneğin, Miep Gies’in yiyecek ve haber getirmesi, saklananlar için hayatiydi.
Kişisel Gelişim: Anne, ergenlik çağında bir genç olarak kimliğini, duygularını ve hayallerini keşfeder. Annesiyle çatışmaları, babasına duyduğu sevgi ve Peter van Pels ile kurduğu duygusal bağ, günlüğün kişisel yönlerini oluşturur.
Holokost ve Antisemitizm: Anne, Yahudilere yönelik Nazi zulmünü ve savaşın etkilerini dışarıdan gelen haberler üzerinden aktarır. Yahudi olmanın getirdiği zorlukları ve adaletsizliği sorgular.
Umut ve İdealizm: Anne, tüm zorluklara rağmen yazar olma hayalini ve daha iyi bir dünya umudunu korur. Ünlü bir alıntısı şöyledir: “Tüm bunlara rağmen, insanların kalbinin gerçekten iyi olduğuna inanıyorum.”
Anne, günlüğünü bir süre sonra yayımlanabilecek bir eser haline getirmek için düzenlemeye başladı. 1944’te, Hollanda hükümetinin sürgündeki bir üyesinin radyo konuşmasında, savaş sonrası tanıklıkların toplanacağını duyması üzerine, yazdıklarını gözden geçirdi ve bazı bölümleri sansürledi veya genişletti.
Yakalanma ve Trajedi
4 Ağustos 1944’te, Arka Ev, bir ihbar üzerine Gestapo tarafından basıldı. Sekiz saklanan kişi ve bazı yardımcıları tutuklandı. Frank ailesi, önce Westerbork toplama kampına, ardından Auschwitz’e gönderildi. Anne ve Margot, 1944 sonlarında Bergen-Belsen toplama kampına nakledildi. Burada, kötü koşullar ve tifüs salgını nedeniyle, önce Margot, ardından Anne 1945’in Mart ayında hayatını kaybetti. Otto Frank, Auschwitz’ten kurtulan tek aile üyesi oldu.
Günlüğün Keşfi ve Mirası
Saldırıdan sonra, Miep Gies, Anne’nin günlüğünü ve diğer yazılarını Arka Ev’de buldu ve Otto’ya teslim etmek için sakladı. Savaş sonrası Otto, günlüğü okuyarak Anne’nin yazar olma hayalini gerçekleştirmeye karar verdi. 1947’de Het Achterhuis adıyla Hollanda’da yayımlanan günlük, kısa sürede dünya çapında ilgi gördü. İngilizceye The Diary of a Young Girl (Bir Genç Kızın Günlüğü) adıyla çevrildi.
Günlük, 70’ten fazla dile çevrildi ve milyonlarca kopya sattı. Tiyatro oyunları, filmler ve belgesellerle Anne’nin hikayesi geniş kitlelere ulaştı. Amsterdam’daki Arka Ev, bugün Anne Frank Evi olarak müze haline getirildi ve her yıl yüz binlerce ziyaretçi ağırlıyor.
Günlüğün Önemi
Tarihi Belge: Günlük, Holokost’un kişisel düzeydeki etkisini gözler önüne seren en güçlü tanıklıklardan biridir.
Evrensel Mesaj: Anne’nin umudu, insanlığa olan inancı ve yazma tutkusu, farklı kültürlerden insanları etkilemiştir.
Eğitim Aracı: Holokost eğitimi ve insan hakları farkındalığı için dünya genelinde okullarda okutulur.
Ek Bilgiler
Günlüğün Versiyonları: Günlük, üç farklı versiyonda bilinir:
A Versiyonu: Anne’nin orijinal yazıları.
B Versiyonu: Anne’nin yayımlanmak üzere düzenlediği versiyon.
C Versiyonu: Otto Frank’in editörlüğünde yayımlanan versiyon, bazı kişisel bölümler çıkarılmış halde.
Tartışmalar: Günlüğün gerçekliği, geçmişte bazı Holokost inkarcıları tarafından sorgulanmış, ancak uzmanlar tarafından defalarca doğruluğu kanıtlanmıştır.
Kültürel Etki: Anne Frank, Holokost’un sembollerinden biri haline gelmiştir. Günlüğü, sadece bir Yahudi kızın hikayesi değil, aynı zamanda evrensel bir insanlık öyküsü olarak kabul edilir.
Sonuç
Anne Frank’in Günlüğü, savaşın korkunç yüzünü ve bir genç kızın iç dünyasını birleştiren nadir bir eserdir. Anne’nin yazıları, onun cesaretini, zekasını ve insanlığa olan inancını yansıtır. Günlük, Holokost’un unutulmaması ve insan haklarının öneminin hatırlanması için güçlü bir araçtır.
Bu hikayenin filmini izlemiştim gerçekten etkileyici bir klasikti.
