Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Neler yeni

[Teori] Kayıp YüzYıl

Öncelikle şunu belirteyim, bu yazıdan tam olarak bir teori beklemeyin. Bunu, farklı bakış açısıyla yazılmış bir hikaye olarak değerlendirin. Çoğu kişi tarihten silinen medeniyetin iyi taraf olduğunu ve şimdiki dünya hükümetinin ise kötü taraf olduğunu düşünüyor. Bense bunun tam tersi olma ihtimalini yazmak istiyorum. Eveeet başlayalım.
Şeytan meyveleri aslında insanların sağlığına zarar veren bir virüstür. Bu meyveleri bulanlar ise tarihten silinen medeniyetin bilim insanlarıdır. Bu bilim insanları çağlarının çok ilerisindeydi ve o dönem çığır açan icatlar yaptılar. Hatta antik silahlardan biri olarak bildiğimiz “Plüton” da onların bir eseridir. Bu teknolojinin getirdiği güç ile doğru orantılı olarak çok büyük bir üne ve refaha sahiptiler. Bir gün ülkenin en büyük bilim insanı yeni bir ilaç icat etti. Bunu ilaç olarak tanıttı ancak bu aslında bir virüstü. Bu virüs insanın ruhundan beslenerek o kişiye insanüstü güçler veriyordu. (Burada “ruh” olarak yazdığım şey irade, benlik, insanın yaşam gücü gibi bir anlam taşıyor.) Virüsün bu özelliği nedeniyle bu virüse sahip kişi her geçen süre ruhunun bir kısmını kaybediyordu. Diğer bir deyişle, virüs bu kişinin ruhunu tüketiyordu. Bu nedenle bir kişinin ruh gücü ne kadar fazla olursa o kişi virüsün güçlerini o kadar geliştirebilirdi. Bu virüsün gücünün bir sınırı yoktu ama her insanın ruhunun bir sınırı vardı. Dolayısıyla virüsün gücü aslında kullanan insana bağlıydı. (Burada aklıma “Meyve Uyanışları” geliyor. Tamamen meyve kullanıcısıyla alakalı bir yetenek.) Bilim insanları virüsü meyvelerin içine yerleştirdi. Birisi bu meyveyi yediği zaman virüs meyveden ayrılıp insan vücuduna geçiyordu. İnsan öldüğünde ise virüs kendisine konak olarak yeniden bir meyve buluyordu.


Günler geçiyor ülke her anlamda hızla ilerliyordu. Ekonomi, teknoloji, bilim, sağlık ve daha birçok şeyde en ileri medeniyet olmuşlardı. Özellikle yeni süper insanlar sayesinde bu gelişme çok daha hızlanmıştı. Ülkenin yöneticileri kendi refah seviyelerinin tüm dünyaya yayılması istiyor, yoksulluk ve cahillik içindeki diğer dünya devletlerini bu kötü durumdan kurtarmaları gerektiğini düşünüyorlardı. Bunu yapmanın tek yolunun o ülkeleri kendilerine bağlamak olduğunu düşündüler. Ancak bazı ülkeler buna karşı çıktı ve onlara bağlanmak istemediler. Silinen medeniyetin yöneticileri, kendilerine bağlanmak istemeyen ülkeleri küçük görüyordu. Onların cahil ve geri kafalı olduklarını düşünüyorlardı. Bu yüzden onların verecekleri herhangi bir kararın sağlıklı olamayacağını, onlar için en doğru kararı kendileri gibi gelişmiş, bilgili yöneticilerin verebileceğini düşündüler. Kendi istekleri ile bağlanmayan ülkeleri işgal etmeye başladılar.


İşgaller hızla yayılırken, silinen medeniyete kin besleyenlerin sayısı da hızla arttı. Zamanla bu ülkenin insanları, geri kalmış ülkelerin insanlarını hakir görmeye başladı. Toplumda sınıf farklılıkları oluştu. İnsanlar arasındaki ayrımcılık keskinleşti ve nefret tırmanmandı. Ta ki iç ayaklanmalar başlayana kadar…

İç ayaklanmalar hızla tüm dünyaya yayıldı. Her yerde özgürlük savaşçıları ile silinen medeniyetin askerleri arasında çatışmalar oluyordu ama bunlar arasında pek azı organize saldırılardı. Bu dağınık ve küçük gruplar halindeki direnişler düşmanlarına karşı çok az zarar verebiliyordu. Dünya üzerindeki özgürlük savaşçıları gruplarından dört tanesi ise diğerlerinden farklıydı. Bunların çok güçlü liderleri vardı ve daha organize şekilde saldırıp, büyük zararlar veriyorlardı. Her ne kadar bu dört liderin de olağan üstü haki ve savaş yetenekleri olsa da büyük düşmana karşı tek başlarına şansları olmadığını fark ettiler. Bir toplantı yaptılar ve özgürlüklerini kazanmak için ortak düşmana karşı artık beraber hareket etme kararı aldılar.
Özgürlük savaşçılarının ordularında pek fazla meyve kullanıcısı yoktu, sadece düşmanlarından elde ettikleri meyveler sayesinde az sayıda meyve kullanıcısına sahip olmuşlardı. Onların esas güçleri hakiydi. Üst rütbeli savaşçıların hepsi hakide uzmanlaşmış kişilerdi. (Hala o günlerden kalan bir gelenek olarak koramiral ve üstü herkes haki kullanabilir.) Buna karşın silinen medeniyette ise hakiye bakış açısı çok farklıydı. Olağanüstü güçler veren teknolojik silahlar ve meyve güçleri varken hakinin artık çağın gerisinde kalmış bir güç olduğunu düşünürlerdi. Bu nedenle haki kullanıcısı pek bulunmazdı. Onlar meyve güçlerinin sınırlarını geliştirip, bu konuda uzmanlaştılar.


Yıllar bu şekilde geçti ve büyük savaş geldi çattı. Özgürlük savaşçıları üstünlük sağladı ve silinen medeniyet eski ülke sınırlarına çekilmek zorunda kaldı. Artık büyük ve son savaşın zamanı gelmişti. İki taraf da tüm güçlerini topladı ve her şeyleri ile savaştı. Özgürlük savaşçısı liderler komutasındaki dört ordu, düşmanlarını dört taraftan kuşattı. Savaş çok yıkıcı oldu ve iki taraf da çok büyük kayıplar verdi. Bu savaş “Teknoloji ile İnsan Gücünün” savaşıydı, “Meyve ile Hakinin” savaşıydı. Kazanan haki oldu.

Kazanan özgürlük savaşçıları dünya hükümetini kurdular ve dört lider yönetici oldu. Bayraklarında simge olarak ise son büyük savaşın ve verilen kayıpların anısına savaşın kazanılmasını sağlayan taktiğin şemasını kullandılar. (Ortadaki yuvarlak silinen medeniyet, etraftaki dört yuvarlak ise dört liderin komutasındaki dört ordu.)


Artık yeni bir amaç vardı o da yendikleri düşmanın elindeki, dünyaya kargaşa ve acı getiren, bu şeytani teknolojiyi yok etmek. O medeniyet ile ilgili her şeyi yok ettiler ancak bir sorun daha vardı. Meyve güçleri yok edilemiyordu. Ne kadar denerseler denesinler başaramadılar. Bu nedenle en azından bir daha böyle şeytani bir güç üretilmesin diye tüm laboratuvarları yok ettiler. Gelecek nesillerin, böyle güçlü bir medeniyete imrenip güç hırsıyla kötü düşüncelere sürüklenmesini engellemek için bu medeniyeti tarihten silmeye karar verdiler. Herhangi bir kişinin ya da yazılı kaynağın o medeniyetten bahsetmesini yasakladılar. Böylece yeni neslin böyle bir medeniyetten hiç haberi olmayacaktı.

Peki, madem bu kadar iyiydi bu dünya hükümeti, nasıl oldu da şimdiki sümüklü kutsal ejderler sınıfı ortaya çıktı? Nasıl oldu da kokuşmuş bir kurum haline geldi? Bununla ilgili de bir hikayem var ama bu kısım beklediğimden çok çok çok daha uzun olduğu için burada kesiyorum şimdilik.

Düzeltme: "Dünya hükümeti silinen medeniyet ile ilgili her şeyi yok etti." cümlem yanlış anlaşılmış. Aslında amaçlarının teknolojiyi yok etmek olduğunu belirtmiştim ama yine de daha da açıklık getireyim. Dünya hükümeti silinen medeniyetteki tüm insanları katletmiyor. Onlar sadece ülkeye ait binaları, laboratuvarları, her türlü bilgi kaynağını yok ediyor. İnsanlara da o medeniyetten bahsetme yasağı getiriyor.

Ekleme 1: Vegapunk


Vegapunk'ın, çocukluğunda insanlara yardım etmeye çalışan birisi olduğunu öğrendik. Dünya hükümeti yetkilileri, dahi olarak adlandırılan Vegapunk'ı öğrendiğinde artık kendileri için çalışmasını istediler. Böylece sınırsız imkanlara sahip olacağını ve istediği gibi insanlara yardım edecek buluşlar yapabileceğini söylediler. Ancak bazı şartları da vardı. En önemli şart ise dünya hükümetinin huzur ve barış ortamını korumasına yardım edecek askeri ve teknik icatlar yapmasıydı. Tabii ki asıl amaçları ellerindeki yönetme gücünü artırmak ve dünya üzerinde daha egemen bir güç olmaktı ama Vegapunk en azından o zaman bunu anlamamıştı. Eğer teklifi kabul etmezse insanlığa büyük çapta fayda sağlayacak bir bilimsel çalışma yapamayacağını biliyordu. Çünkü sahip olduğu merdiven altı laboratuvarda ancak ufak tefek çalışmalar yapabiliyordu. Diğer taraftan eğer kabul ederse sınırsız imkanlara sahip olacak ve dünyayı çok daha güzel bir yer yapabilecekti. Doğal olarak teklifi kabul etti.


Dünya hükümeti orduları için deniz taşından yapılan gemiler, pacifistalar gibi bir çok faydalı icat yaptı. Çalışmaları sırasında şeytan meyvelerinin sırrını çözdü. Onların aslında insanın ruhunu tüketen ölümcül bir virüs olduğunu anladı. Virüs, içine girdiği canlı organizmayı öldürene kadar ruhunu emiyor, sonra da yeniden konak olarak seçtiği meyveye dönüyordu. Bu sonsuz bir döngü şeklinde devam ediyordu. Bu gerçeği öğrendiği günden sonra bu virüsü yok etmenin yollarını aradı. Bu amacından dünya hükümetine bahsetmedi çünkü artık onların iyi niyetli olduğuna inanmıyordu. Böyle bir çalışmaya engel olacaklarını düşünüyordu. Vegapunk, tüm çabalarına rağmen virüsü yok etmenin yolunu bulamadı. Eğer virüsü yok edemiyorsam en azından hapsetmeliyim diye düşündü. Şeytan meyvesini cansız bir nesneye yedirerek virüsü asla ölmeyecek bir cismin içine yerleştirmiş olacaktı. Böylece sonsuz şeytan meyvesi döngüsü kırılacak ve bir daha hiçbir insanı öldürmeyecekti. Dünya hükümetine ise asıl amacını asla söylemedi. Onlar için şeytan meyvesi gücüne sahip süper silahlar ürettiğini söyledi.
 
Son düzenleme:
Güzel bir hikaye. Gücü eline alan sapıtmış diyorsun yani :D Böyle bir twist yapsaydı çok şaşırırdım ama artık şaşırmam. Teori okumayı sevmiyorum :D
Okurken aklıma Teach'in haki kullanmaması geldi. (Şimdilik görmedik)
 
Farklı bir bakış açısı olmuş. Genel geçer bir özellik olarak başlangıcı ne kadar iyi olursa olsun denetlenmeyen her güç Tiranlaşır fikrimi destekleyen bir yazı o yüzden benim mantığıma uyuyor :D lakin Oda bunu kullanır mı emin değilim çünkü uzun vadeli bakarsak bir kısır döngü çıkıyor ortaya o zaman da ne anlamı kalıyor çekilen acıların :oleyo2: Güzel ama tutmaz bence :good: WG kıskanç, itici küçük kardeş gibi bir şey çıkacak kesin :rolleyes:
 
Güzel hikaye olmuş. Sonunda kutsalların tarafından bakan biri ortaya çıkmış. Kutsal kurtarıcı olabilir, kurdukları sistemde gayet başarılı bence, adil yönetim zaten olamaz. Sembolik takılıyorlar gibi zenginliklerini korusalar bile doğru politika uyguluyorlar.
 
Geçmişlerini saklamalarını nasıl açıklamak istersin ?
Tam olarak anlayamadım. Dünya hükümetinin geçmişi saklama nedenini mi soruyorsun?

Güzel hikaye olmuş. Sonunda kutsalların tarafından bakan biri ortaya çıkmış. Kutsal kurtarıcı olabilir, kurdukları sistemde gayet başarılı bence, adil yönetim zaten olamaz. Sembolik takılıyorlar gibi zenginliklerini korusalar bile doğru politika uyguluyorlar.
Aslında ben kutsalların şu anki sistemini haklı bulmuyorum. Ama insan doğasının sonucu olarak ortaya çıkan bir durum olduğunu düşünüyorum.
Hikayenin devamını yazmaya fırsat bulursam o kısmı da anlatmak istiyorum.
 
Son düzenleme:
Enteresan bir bakış açıcıs olmuş ama Devrimciler bu işin neresinde peki
Devrimciler iyiyimi ortadan kaldırma anlayışında
Kayıp yüzyılı biliyorlarda denizcilere uyuz oldular ondan sebepmi Devrimci ordusu kurdular
 
Hikaye olarak okuyunca fena değil tabii.Olayları tam tersten yazmışsın gibi duruyor zaten.Haki=Antik Krallık vs meyve=dünya hükümeti.İyi taraf=Antik krallık kötü taraf=dünya hükümeti.

Onun dışında o dört savaşçıyı merak ettim.Goroseiyi mi kastediyorsun ? Eğer öyleyse onlar 5 kişi.Hangisini dışarda bıraktın ? Okurken aklıma en çok bu takıldı.:/
 

Bu Konuya Bakmış Kullanıcılar (Üye: 0, Ziyaretçi: 2)

Korsanfan.com Her Hakkı Saklıdır. 2008-2023.
Tasarım Korsanfan V.6.0
Yukarı Çık