Hazır elimde kaynak varken ve Yamato kahramanlık işlerine girişmişken konusunu açayım dedim. ? Yamato neymiş, Japon tarihinde yeri nasılmış az fikir sahibi olalım.
YAMATO
Merkez Japonya'nın kadim bir bölgesi ve Japon hükümdarlık hanesinin orijinal hanesi. İlk imparator Jimmu Tenno, ülkeyi fethetmek üzere doğuya seyahat eder ve krallığını o zaman Yamato olarak bilinen, Japonya'nın merkezindeki şimdiki Nara Ovası'nda kurar. Ancak çağrışımları sebebiyle bu ifade, bir bütün olarak Japon halkını ve Japonya'yı temsil etmeye başlamıştır. Günümüzde Japonya için kullanılan İngilizce, "Japan" kelimesinin türediği, Japonca Nihon terimi, sinitik bir terimdir ve geleneksel Japon halkı hala zaman zaman ülkelerinden Yamato olarak bahsetmektedir.
Kojiki ve Nihonshoki'nin çoğu kısmı, bu Yamato devletinin politik, ritüel ve askeri anlamdaki genişlemesini anlatmaya adanmıştır. Yamato devleti akılcı askeri müttefikler, siyasi manevralar ve tam bir askeri güç sayesinde, Honshu'nun büyük kısmını ve Seto İç Denizi'nin kıyı kesimlerini egemenlik altına almak üzere MS beşinci ve altıncı yüzyıllar boyunca gelişmiştir. Bu yayılma ve güçlenme, Japonya'nın başlıca üç adasının imparatorluk yönetimi altına girdiği Heian dönemine dek devam etmiştir. Yamato devletinin yönetici ailesi, günümüzde varislerinin hala tahtta oturduğu Japonya'nın imparatorluk hanesi olmuştur.
YAMOTO-TAKERU
Wousu-no-mikoto adıyla doğan Yamato-takeru, Japon mitindeki, Japonya'nın Yamato tarafından fethedilişiyle alakalı başlıca kahramanlardan biridir. Lakabı, "Yamato'nun Kahramanı" anlamına gelmektedir. Yaşadığı tarihler genellikle MS 70-130 olarak verilmektedir; gerçi eğer yaşadıysa, bu tarihler muhtemelen daha sonraki yorumcuların tahminlerinden ibarettir.
İmparator Keiko'nun üçüncü oğlu olan Wousu-no-mikoto, yabani ve ateşli bir çocuktu. Hala küçük bir çocukken babası ona, ağabeyini babasının karşısına gelmediği için uyarmasını emretmişti; ağabeyi, imparator için cariye olacak iki kızla evlendiği için utanmaktaydı. Wousu-no-mikoto, ağabeyini tuvalette yakalayıp parçaladı ve parçaları da etrafa saçtı; sonra da bu yaptığını sakince babasına rapor etti. Kendi canı için endişelenen imparator, oğlunu iki ulu adam olan uzak batıdaki Kumasp-takeru kardeşleri boyunduruk altında almaya gönderdi. Kadın kıyafetleri giyen ve kısa bir kılıç takan kahraman oğlan yola koyuldu. Oraya vardığında, Kumaso-takeru kardeşleri ve savaşçılarını bir çukur evin inşaasını bitirmiş, bir şölene hazırlanırken buldu. Şölen başladığında prens uzun saçlarını taradı (henüz bir oğlan olduğundan saçları hala kesilmemişti) ve halasının kıyafetlerini giydi. Kadınların arasına karışarak şölene katıldı. Kumaso-takeru kardeşler, "genç kız"ı aralarına oturttular. Şölenin doruk noktasındayken kahraman prens kılıcını çekerek büyük Kumaso-takeru'yu öldürdü. Genç kurban kaçtıysa da çukur evin merdiveninde yakalandı; burada prens kılıcını kurbanın bedenine sapladı. Bir Schwarzenegger filminden alıntılanmışa benzeyen bir replikle Wousu-no-mikoto, "Kılıcı çıkarma, söylemek istediğim bir şey var," dedi. Genç kahraman, rakibine Kumaso-takeru kardeşleri öldürülmek üzere gönderildiğini anlattı. Bunun üzerine ölmek üzere olan kurban ona, yiğitliğinden ötürü Yamato-takeru-no-mikoto adını bahşetti. Yamato-takeru bu cinayetin ardından ülkenin batı kısmını boyunduruk altına aldı.
Yamato-takeru eve dönüş yolundayken dikkatini İzumo'ya çevirdi. Kendisine ahşaptan sahte bir kılıç yaptı. Sonra da İzumo kahramanı İzumo-takeru'yla arkadaş taklidi yaptı. Yüzerek rahatladıkları talihli bir anda, ev sahibine kılıçları değiştirmeyi, sonra da eskrim antrenmanı yapmayı önerdi. İzumo-takeru, sahte kılıcı kınından çekemeyince Yamato-takeru kılıcını çekip onu öldürdü. Hicivli bir şarkı söyleyen Yamato-takeru daha sonra İzumo'yu boyunduruk altına aldı ve rapor vermek üzere eve döndü.
Babası açık bir şekilde korkmaya devam ederek, daha sonra Yamato kahramanına sadece bir hizmetkar ve bir mızrak vererek (Nihonshoki alternatif bir bakış açısıyla, bunun imparatorun oğluna olan güveni ve inancının işareti olduğunu belirtir) onu doğuyu fethetmeye gönderdi. Halasının yüce rahibelik yaptığı İse'nin Büyük Mabedi'nde duran Yamato-takeru, halasına babasının davranışını şikayet etti: İlk olarak batıya, sonra kuzeye, şimdi de doğuya bir ordusu ve kazanma şansı olmaksızın gönderilmişti. Halası ona (orijinalinde Susano-wo'nun, daha sonra da Amaterasu'nun olan ve gencin gelecekteki imparatorluk rolünün bir simgesi olan) kılıç Kusanagi'yi ve yalnızca acil durumda açılmak üzere bir çanta verdi.
Yamato-takeru, Fuji Dağı yakınlarındaki Suruga'da, yerel yönetici tarafından kandırılarak geniş bir çayırlığa girdi; düşmanı da burayı ateşe verdi. Halasının verdiği çantayı açınca bulduğu ateş yakmak için araç gereçle bir karşı yangın çıkardı ve adı çayır-kesen manasına gelen kılıcı kullanarak kendisi için yol açtı. Daha sonra hain hükümdarı ve tüm klanını, evini ateşe vererek öldürdü.
Denizi aşarken dalgalar Yamato-takeru'nun teknesini sarstı. Karısı Ototachibana-hime (mit belirli bir dönemi atlamış gibi görünüyor; çünkü bu noktana itibaren Yamato-takeru'dan imparator olarak bahsedilmekte) sekiz uyku matını dalgaların üzerine atarak kendini feda etti (bazıları Ototachibana-hime'nin bunu, kendisine kadının yerinin matlar olduğunu söyleyen kocasını utandırmak için yaptığını söylemektedir); Ototachibana-hime bu fedakarlığı sayesinde dalgaları dindirdi. Kahraman karaya ulaştığında karısının yaptığı fedakarlığı hatırlayarak "Azuma wa ya!" (Ah, benim karım!) diye haykırdı; bunun sonucu olarak da Japonya'nın doğu bölgeleri, Azuma adıyla bilinmektedir. Yamato-takeru daha sonra Emishi halkını boyunduruk altına almak üzere yoluna devam etti. Başkente geri dönüş yolunda erzakını yerken, beyaz bir geyik gördü ve onu yemekte olduğu yabani bir sarımsakla gözünden vurarak öldürdü.
Geri dönüş yolunda Owari'de durdu ve burada bir kadınla evlendi. Kılıcı Kusanagi'yi karısına bırakarak, çıplak elleriyle dağ ilahını yakalamak üzere İbuki Dağı'na tırmandı. Beyaz bir yaban domuzu olarak beliren ilah, Yamato-takeru'yu sersemletip hırpalayan bir dolu fırtınası yaratarak kahramanın elinden kurtuldu. Zayıf düşen kahraman, güçlükle ulaştığı Nobo'da öldü. Karıları ve çocukları kendisi için yas tutarken ruhu beyaz bir kuşa dönüştü.
Yamato-takeru miti, Yamato devletinin büyümekte olan gücünü ayrıntılarıyla veren bir mittir. Aynı zamanda Batı Avrupa'daki Arthur mitine benzer olan genel bir mit şablonunu temsil eder. Aslında bu iki mit arasında o kadar çok benzerlik vardır ki Littleton, her iki mitin de benzer bir kaynaktan, hatta belki de Orta Asya'da şimdi kaybolmuş bir kültürden doğduğunu, buradan da Roma ordusundaki Sarmatlı askerlerce doğuya ve batıya, Britanya'ya yayıldığını ileri sürer.
Yamato-takeru bu sebeple devlet dini ve imparator kültünün en büyük mitsel kahramanıdır. Mit hem imparatorluğun genişlemesinin kaydını sunar hem de (en azından o dönemde) bilinen coğrafi özellikler için isimler üretmeye devam eder.
Kaynakları sonra ekleyeceğim. ??
YAMATO
Merkez Japonya'nın kadim bir bölgesi ve Japon hükümdarlık hanesinin orijinal hanesi. İlk imparator Jimmu Tenno, ülkeyi fethetmek üzere doğuya seyahat eder ve krallığını o zaman Yamato olarak bilinen, Japonya'nın merkezindeki şimdiki Nara Ovası'nda kurar. Ancak çağrışımları sebebiyle bu ifade, bir bütün olarak Japon halkını ve Japonya'yı temsil etmeye başlamıştır. Günümüzde Japonya için kullanılan İngilizce, "Japan" kelimesinin türediği, Japonca Nihon terimi, sinitik bir terimdir ve geleneksel Japon halkı hala zaman zaman ülkelerinden Yamato olarak bahsetmektedir.
Kojiki ve Nihonshoki'nin çoğu kısmı, bu Yamato devletinin politik, ritüel ve askeri anlamdaki genişlemesini anlatmaya adanmıştır. Yamato devleti akılcı askeri müttefikler, siyasi manevralar ve tam bir askeri güç sayesinde, Honshu'nun büyük kısmını ve Seto İç Denizi'nin kıyı kesimlerini egemenlik altına almak üzere MS beşinci ve altıncı yüzyıllar boyunca gelişmiştir. Bu yayılma ve güçlenme, Japonya'nın başlıca üç adasının imparatorluk yönetimi altına girdiği Heian dönemine dek devam etmiştir. Yamato devletinin yönetici ailesi, günümüzde varislerinin hala tahtta oturduğu Japonya'nın imparatorluk hanesi olmuştur.
YAMOTO-TAKERU
Wousu-no-mikoto adıyla doğan Yamato-takeru, Japon mitindeki, Japonya'nın Yamato tarafından fethedilişiyle alakalı başlıca kahramanlardan biridir. Lakabı, "Yamato'nun Kahramanı" anlamına gelmektedir. Yaşadığı tarihler genellikle MS 70-130 olarak verilmektedir; gerçi eğer yaşadıysa, bu tarihler muhtemelen daha sonraki yorumcuların tahminlerinden ibarettir.
İmparator Keiko'nun üçüncü oğlu olan Wousu-no-mikoto, yabani ve ateşli bir çocuktu. Hala küçük bir çocukken babası ona, ağabeyini babasının karşısına gelmediği için uyarmasını emretmişti; ağabeyi, imparator için cariye olacak iki kızla evlendiği için utanmaktaydı. Wousu-no-mikoto, ağabeyini tuvalette yakalayıp parçaladı ve parçaları da etrafa saçtı; sonra da bu yaptığını sakince babasına rapor etti. Kendi canı için endişelenen imparator, oğlunu iki ulu adam olan uzak batıdaki Kumasp-takeru kardeşleri boyunduruk altında almaya gönderdi. Kadın kıyafetleri giyen ve kısa bir kılıç takan kahraman oğlan yola koyuldu. Oraya vardığında, Kumaso-takeru kardeşleri ve savaşçılarını bir çukur evin inşaasını bitirmiş, bir şölene hazırlanırken buldu. Şölen başladığında prens uzun saçlarını taradı (henüz bir oğlan olduğundan saçları hala kesilmemişti) ve halasının kıyafetlerini giydi. Kadınların arasına karışarak şölene katıldı. Kumaso-takeru kardeşler, "genç kız"ı aralarına oturttular. Şölenin doruk noktasındayken kahraman prens kılıcını çekerek büyük Kumaso-takeru'yu öldürdü. Genç kurban kaçtıysa da çukur evin merdiveninde yakalandı; burada prens kılıcını kurbanın bedenine sapladı. Bir Schwarzenegger filminden alıntılanmışa benzeyen bir replikle Wousu-no-mikoto, "Kılıcı çıkarma, söylemek istediğim bir şey var," dedi. Genç kahraman, rakibine Kumaso-takeru kardeşleri öldürülmek üzere gönderildiğini anlattı. Bunun üzerine ölmek üzere olan kurban ona, yiğitliğinden ötürü Yamato-takeru-no-mikoto adını bahşetti. Yamato-takeru bu cinayetin ardından ülkenin batı kısmını boyunduruk altına aldı.
Yamato-takeru eve dönüş yolundayken dikkatini İzumo'ya çevirdi. Kendisine ahşaptan sahte bir kılıç yaptı. Sonra da İzumo kahramanı İzumo-takeru'yla arkadaş taklidi yaptı. Yüzerek rahatladıkları talihli bir anda, ev sahibine kılıçları değiştirmeyi, sonra da eskrim antrenmanı yapmayı önerdi. İzumo-takeru, sahte kılıcı kınından çekemeyince Yamato-takeru kılıcını çekip onu öldürdü. Hicivli bir şarkı söyleyen Yamato-takeru daha sonra İzumo'yu boyunduruk altına aldı ve rapor vermek üzere eve döndü.
Babası açık bir şekilde korkmaya devam ederek, daha sonra Yamato kahramanına sadece bir hizmetkar ve bir mızrak vererek (Nihonshoki alternatif bir bakış açısıyla, bunun imparatorun oğluna olan güveni ve inancının işareti olduğunu belirtir) onu doğuyu fethetmeye gönderdi. Halasının yüce rahibelik yaptığı İse'nin Büyük Mabedi'nde duran Yamato-takeru, halasına babasının davranışını şikayet etti: İlk olarak batıya, sonra kuzeye, şimdi de doğuya bir ordusu ve kazanma şansı olmaksızın gönderilmişti. Halası ona (orijinalinde Susano-wo'nun, daha sonra da Amaterasu'nun olan ve gencin gelecekteki imparatorluk rolünün bir simgesi olan) kılıç Kusanagi'yi ve yalnızca acil durumda açılmak üzere bir çanta verdi.
Yamato-takeru, Fuji Dağı yakınlarındaki Suruga'da, yerel yönetici tarafından kandırılarak geniş bir çayırlığa girdi; düşmanı da burayı ateşe verdi. Halasının verdiği çantayı açınca bulduğu ateş yakmak için araç gereçle bir karşı yangın çıkardı ve adı çayır-kesen manasına gelen kılıcı kullanarak kendisi için yol açtı. Daha sonra hain hükümdarı ve tüm klanını, evini ateşe vererek öldürdü.
Denizi aşarken dalgalar Yamato-takeru'nun teknesini sarstı. Karısı Ototachibana-hime (mit belirli bir dönemi atlamış gibi görünüyor; çünkü bu noktana itibaren Yamato-takeru'dan imparator olarak bahsedilmekte) sekiz uyku matını dalgaların üzerine atarak kendini feda etti (bazıları Ototachibana-hime'nin bunu, kendisine kadının yerinin matlar olduğunu söyleyen kocasını utandırmak için yaptığını söylemektedir); Ototachibana-hime bu fedakarlığı sayesinde dalgaları dindirdi. Kahraman karaya ulaştığında karısının yaptığı fedakarlığı hatırlayarak "Azuma wa ya!" (Ah, benim karım!) diye haykırdı; bunun sonucu olarak da Japonya'nın doğu bölgeleri, Azuma adıyla bilinmektedir. Yamato-takeru daha sonra Emishi halkını boyunduruk altına almak üzere yoluna devam etti. Başkente geri dönüş yolunda erzakını yerken, beyaz bir geyik gördü ve onu yemekte olduğu yabani bir sarımsakla gözünden vurarak öldürdü.
Geri dönüş yolunda Owari'de durdu ve burada bir kadınla evlendi. Kılıcı Kusanagi'yi karısına bırakarak, çıplak elleriyle dağ ilahını yakalamak üzere İbuki Dağı'na tırmandı. Beyaz bir yaban domuzu olarak beliren ilah, Yamato-takeru'yu sersemletip hırpalayan bir dolu fırtınası yaratarak kahramanın elinden kurtuldu. Zayıf düşen kahraman, güçlükle ulaştığı Nobo'da öldü. Karıları ve çocukları kendisi için yas tutarken ruhu beyaz bir kuşa dönüştü.
Yamato-takeru miti, Yamato devletinin büyümekte olan gücünü ayrıntılarıyla veren bir mittir. Aynı zamanda Batı Avrupa'daki Arthur mitine benzer olan genel bir mit şablonunu temsil eder. Aslında bu iki mit arasında o kadar çok benzerlik vardır ki Littleton, her iki mitin de benzer bir kaynaktan, hatta belki de Orta Asya'da şimdi kaybolmuş bir kültürden doğduğunu, buradan da Roma ordusundaki Sarmatlı askerlerce doğuya ve batıya, Britanya'ya yayıldığını ileri sürer.
Yamato-takeru bu sebeple devlet dini ve imparator kültünün en büyük mitsel kahramanıdır. Mit hem imparatorluğun genişlemesinin kaydını sunar hem de (en azından o dönemde) bilinen coğrafi özellikler için isimler üretmeye devam eder.
Kaynakları sonra ekleyeceğim. ??