Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Neler yeni

Warhammer 40.000

Warhammer Evreni oldukça geniştir. Bu yazıda hikayenin girişini ve önemli ırkları okuyacaksınız. Umarım beğenirsiniz. Yazı alıntıdır.

41. Binyıl...
Bütün Samanyolu galaksisine yayılmış olan İnsan İmparatorluğunun dört bir yanı düşmanlarla sarılmış. Her yer karmaşa ve karanlık içinde. İmparator, eski ışıltısını kaybeden insan medeniyetinin merkezi Terra üzerinde “Altın Taht” denilen yaşam destek ünitesinde sonsuz görünen bir uyku halinde ve İmparatorluğu 10000 yıldır dünya üzerindeki bürokrasi ve İmparator’u tanrı olarak benimseyen din adamları yönetiyor.
Fikir özgürlüğü yok! Sadece İmparatora inanmak var!
Teknoloji yok! Sadece kadim bilgiler ve makina ruhları var!
Acıma yok! Kafirlere, mutantlara ve insan dışı varlıklara ölüm var!
Huzur yok! Geleceğin karanlık evreninde her yerde savaş var!

Her insan erkek, kadın ve çocuk mağlubiyetimizin iki potansiyel anahtarını üstünde taşır: Her an mutasyona uğrayabilecek genler ve her an inancını kaybedecek ruhlar. Mutantlar izlerini dışlarında, kafirler ise içlerinde taşır. Hiç kimseye güvenme! Herkesten şüphe et ve en ufak şüpheni engizisyona bildir. İmparator’un gücüne güven ve her zaman bu iki düşmana karşı tetikte ol. Bu sayede kendini ve insanlığı kurtarabilirsin!
-Nundea maden kolonisinde bir engizisyon broşürü (38. Binyıl civarı)-

Warhammer Fantasy ve 40000’in yurt dışındaki popülerliğine ve rakiplerinin arasında sıyrılıp kendi alanlarında lider konuma gelmelerinin sebeplerine bakarsak, en önemli sebep olarak geniş bir arkaplan materyalinin varlığını görürürüz. Yani bu iki oyun sadece minyatürlerle değil aynı zamanda kitaplar, posterler, çizgi romanlar ve internet siteleriyle desteklenen bir arka plan sayesinde bu kadar gelişip sevilmiştir.
Minyatür savaş oyunlarına başlarken ordu ve ırk seçiminde her ne kadar minyatür güzelliği veya seçilen ordunun savaş stili etkili olsa da aynı oranda etkili olabilen bir faktör de oynadığınız ordunun hikayesidir. Herhangi “adsız” bir orduya kumanda etmektense belli bir görevi, hikayesi ve ruhu olan bir orduya kumanda etmek oyundan alınan hazzı büyük bir oranda arttırır.
Örnek: Benim oynattığım 4. Voronea hava indirme tümeninin ana dünyası olan Voronea maden kolonisi haksız bir engizisyon yargılaması sonucu imha edilir. Gezegenden kaçabilen İmparatorluk Muhafız (Imperial Guard) birlikleri, Armageddon savaşı kahramanı Albay Kagus Kaggi (Bu da ben oluyorum) altında toplanıp engizisyondan kaçmaya ve bu arada imparatorluğun kokuşmuş bürokrasisi ve gözü dönmüş engizisyonu yüzünden acı çeken gezegenlerine yardım edip karşılığında gönüllü asker ve erzak toplayarak hayatta kalma mücadelesi vermeye başlar.
Gördüğünüz gibi ordumun artık bir hikayesi var ve benim gibi imparatorluğa bağlı ordulara sahip diğer arkadaşlarla savaşmak için oldukça güzel bir sebebim var: onlara göre ben kafirim. Tabi bu arada insan dışı ırklar ve kafirlerle de savaşmak zorundayım çünkü hala İmparator'a inanıyorum.

İnsan İmparatorluğu

Warhammer 40000 dünyasının temel aldığı dünya günümüz dünyasıdır. Hikayemiz M.Ö. 8000li yıllarda Anadolu’da başlar.
Çok büyük büyülü güçlere sahip olan ve bu güçleri evrenimize paralel olan warp evreninden çeken insan şamanları warp içinde büyüyen bir karanlık keşfederler. Bu karanlığın kaynağı evrendeki insan ve diğer akıllı canlıların korkuları, istekleri ve nefretleri gibi duygusal zayıflıklarıdır. Bu karanlık bir süre sonra bütün warpı kaplar ve ilk kaos tanrıları ile beraber warp evreninde yaşayan şeytanlar doğar.
Kan dökme ve yok etme isteğinden kan tanrısı Khorne, çürümüşlükten ve korkulardan hastalık ve çürüme tanrısı Nurgle, büyü ve güç isteğinden değişim ve büyü tanrısı Tzeentch doğar. Bunlara sonradan her türlü aşırılıkların ve doyumsuz zevklerin tanrısı Slaanesh de katılacaktır.
Artık warp evreninden güç çekmek zorlaşmış ve bu evrenle bağlantı kuran büyücü ve şamanlar kaos tanrılarının etkisine girmeye başlamışlardır. Bu gidişata dur demek için insan şamanları toplanarak yetenek ve güçlerini tek bir beden ve ruhta birleştirirler. İşte MÖ. 2000 yıllarında imparatorun doğuş hikayesi böyledir.
İmparator gelmiş geçmiş en büyük bedensel ve ruhsal özelliklere sahip olan insan olarak insanlığın ona ihtiyaç duyacağı bir gelecekte uyanmak üzere binlerce yıllık bir uykuya dalar. Bu arada insanlık binlerce yıllık bir süreçte büyük bir gelişim geçirerek bütün galaksiyi ele geçirecek bir medeniyet haline gelir. Bu süreçte en önemli şeylerden biri warp üzerinden ulaşımdır. Warp evrenimize paralel bir yer olmasına rağmen ruhsal bir evren olduğundan bizim evrenimizdeki fizik kuralları warp içerisinde işlemez. Bu da özel olarak geliştirilen warp motorları ve warpın tehlikeli ortamında yön bulma kabiliyeti olan psişik gemi kaptanları ile çok uzak mesafeleri kabul edilebilir sürelerde (1 hafta – 1 yıl) kat edebilmeyi sağlar.
İşte bu yolları kullanan insanlık medeniyetini geliştirirken, kendini kendi yaptığı yapay zekalarla savaşır halde bulur. Savaşı büyük kayıplarla kazanan insanlık kendi içinde parçalanır ve o sırada yoğunlaşan warp fırtınaları yüzünden izole olur. Bazı gezegenler mağara adamı seviyesine dönecek kadar büyük bir yıkım yaşarken, bazıları da teknolojiye karşı özel bir fobi geliştirir ve “Makine Ruhlarının varlığına inanmaya başlar. Bu yüzden insanlık teknolojiyi ve inovasyonu unutup yavaş yavaş karanlığa gömülür.

Örnek: Makine ruhlarını biraz açmak gerekirse, en basit mekanik aletlerden en karmaşık
bilgisayarlara kadar bütün aletlerin içinde yaşadığına inanılan ve o aletin çalışması için kendisine gereken saygının ve ilginin gösterilmesini talep eden ruhani varlıklardır.
Mesela, eğer siz makinalı tüfeğinizin temizliğini ve duasını düzenli yapmazsanız, makine rahibinin yazdığı muskayı makinalı tüfeğin üstüne yapıştırmazsanız, içindeki ruh size kızar ve savaşın ortasında kitlenerek sizi cezalandırır.
Ayrıca makine rahipleri denilen ve teknolojiye saplantılı olan insanlar 40000 yılının tamircileridir. Onlar aslında araçları tamir etmezler, sadece makina ruhlarının acısını dindirirler. Makina rahipleri eski teknolojileri ve bu teknolojilerle yapılacak cihazların üretim bilgilerini kutsal kitap ezberler gibi ezberler ve bunları gerektiği yerlerde kullanırlar.


İşte bu karanlığın içinde 30. Binyıl civarında İmparator uyanır. Önce geçmişten kalma yüksek teknoloji silahlarla savaşan barbar krallıklarını birleştirir ve insan teknolojisinin merkezi olan Mars ve Ay’ı ele geçirir. Buradaki laboratuvarlarda geleceğin askerleri olan “Space Marineler'in üretimine İmparatorun kendi genleri kullanılarak başlanır.


İmparator Space Marine birliklerinin her birinin genetik altyapısını oluşturmak ve o birliğe liderlik etmesi için kendi genlerinden 20 “Primarch” oluşturur. Bu arada bu oluşumun kendi işlerini bozacağını fark eden kaos tanrıları bu 20 Primarch’ı yok etmek için yaptıkları büyü çalışmaz ve primarchlar uzaydaki değişik gezegenlere saçılır.
İmparator elindeki Space Marine birliklerini yanına alarak insan dünyalarını tekrar ele geçirmek ve kayıp Primarchları bulmak üzere “Büyük Sefer”e çıkar ve yıllarca süren savaşlar sonucunda imparatorluk kurulur.
Bu arada kayıp Primarchlar teker teker bulunmakta ve Space Marine lejyonlarının başına geçirilmektedir. Bu Primarchların arasında en beceriklisi ve en zekisi olan Horus babası olan İmparator tarafından “Büyük Sefer”in başına geçirilir ve imparator imparatorluğunun altyapısını kurmak için Terra’ya geri döner.
Savaşın galaksi çapında genişlemesi ne kadar etkili olursa olsunlar Space Marine Lejyonlarını sayı açısından düşük kalmalarına ve gittikçe dağılarak etkisiz olmalarına yol açmaya başlar. Bu yüzden ele geçirilen dünyalardan toplanan sıradan insan askerler ile ileride imparatorluk ordusunun bel kemiğini oluşturacak İmparatorluk Muhafızları (Imperial Guard) kurulur. Genişleyen imparatorluğu korumak için Space Marine birlikleri yetmeyince Imperial Guard kurulur.


Bu arada Primarchlar arasında ufak çekişmeler, kıskançlıklar ve gerilimler yaşanmaktadır. Bazı Primarchlar'ın zayıflıklarından ve hırslarından faydalanan kaos tanrıları onlarla gizlice anlaşma yapar ve bağlılıklarına karşılık hayallerinin ötesinde güçler vaat ederler. Kaos tanrılarının etkisine giren lejyonlar Horus önderliğinde İmparator’a karşı isyan eder ve genç imparatorluğun içinde büyük bir iç savaş patlak verir. Bütün imparatorluk içerisinde Lejyonlar ve Muhafızlar birbirleri ile savaşırken Horus akıllıca bir taktikle İmparatoru yanıltır ve Terra üzerindeki imparatorluk sarayını kuşatır. Milyarlarca insanın ölümüne sebep olan büyük bir savaştan sonra Horus imparator tarafından öldürülür ve kaos orduları Warp evreni ile bizim evrenimizin iç içe geçtiği yer olan ve kaos tanrılarına ev sahipliği yapan “Eye of Terror” bölgesine geri çekilerek binlerce yıllık savaşlarını oradan sürdürmeye devam ederler.
Space Marine Lejyonlarının yarısı kaos tarafına geçerek galaktik iç savaşı başlatır. Bu arada Horus’u yenen İmparator savaşta ağır yaralanmıştır ve kendisine sadık kalan Primarchlar'a bir yaşam destek ünitesi yapma emri verir. İmparator’un emirleri doğrultusunda Altın Taht yapılır, bedeni bu özel makinanın içine konur ve iyileşeceği gün beklenmeye başlanır.
Yeni bir Space Marine (SM) isyanı olasılığını sıfıra indirmek isteyen İmparatorluk Primarchlar'ı Codex Astartes isimli kitabı yazarlar. Bu kitapta yeni space marine birliklerinin kuruluşunda temel alınacak kurallar yazılıdır. Buna göre:

- Bir seferde çok sayıda SM askerinin kaosa geçme ihtimaline karşı bütün SM birlikleri 1000
asker ile sınırlanır.
- SM birliklerine askeri organizasyonlar konusunda standartlar konur ve sınırlamalar getirilir.
- SM birliklerinin taktiksel olarak etkinliğini arttırmak için eğitim yöntemleri belirtilir.
Bütün yeni SM birlikleri bu kitaptaki kuralları kullansa da bazı eski birlikler kitabın yazılışından önce de var oldukları için eski sistemlerini değiştirmeye ihtiyaç duymazlar.

Yıllar içerisinde İmparator bir tanrı olarak kabul edilmeye başlanır ve bu inanç birkaç ufak iç mücadeleden sonra bir devlet dini haline gelir. Gittikçe artan kaos ve mutasyon tehlikesine karşı da engizisyon kurulur. Engizisyona bağlı ilk ordu olan Şeytan Avcıları (Daemonhunters) engizisyon görevlilerinden ve hepsi psişik özelliklere sahip olan “Grey Knight” space marine birliklerinden oluşturulur.


Binlerce yıl içerisinde gittikçe oturan imparatorluk düzeni 35. Binyılda yeni bir iç savaş ile çalkalanır. Bu savaş sırasında engizisyon kuvvetlerine kadınlar da katılır ve “Sisters of Battle” birlikleri kurulur. Bu birlikler ileride engizisyon tarafından özel olarak kurulan “Cadı Avcıları” ordusuna katılırlar.


Orklar: Yeşil Tehlike

Orklar binlerce yıl önce tarihten silinmiş bir ırk tarafından geliştirilen bir çeşit biyolojik silahtır ve büyük ihtimalle bu ırkın düşmanlarına karşı kullanılamadan kontrolden çıkıp bu ırkı tarihten silmiştir.
Orklar iri yapılı, yeşil renkli, güçlü ve dayanıklı canlılardır ve tek yaşama amaçları savaşmaktır. Orklar savaştıkça vücutlarının salgıladığı hormonlar sayesinde irileşir ve daha güçlü hale gelirler. Klanlar halinde yaşayan orklar cinsiyetsizdir ve sporla ürerler. Klan içinde kimin sözünün geçtiği “Biggest iz da Boss” (En büyüğümüz patron olur) kuralı ile belirlenir.
Orklar her şartta savaşabilmek için üretilmiş olduklarından genlerine bazı içgüdüsel yetenekler kodlanmıştır. Birçok ork çeşitli silahları üretmek için gerekli malzemeyi bulmayı, işlemeyi ve silahı üretmeyi içgüdüsel olarak bilir.
Ayrıca Mekboyz denilen bazı orklar içgüdüsel olarak koruma kalkanı, ışınlanma cihazı, tank ve hatta uzay gemisi(!) yapımını bilir ve klanına bu şeyleri üreterek katkıda bulunur.
Orklar vücut büyüklükleri ile doğru orantılı olarak “Waaargh!” denilen bir enerji yayarlar ve bir ortamda bu enerjinin fazla olması orkları daha güçlü ve moralli savaşçılar haline getirir. Ayrıca bütün orklar birbirlerinin yaydığı waargh enerjilerini hisseder ve kimin patron olduğunu (Yani kimin büyük olduğunu) genelde bu yolla anlarlar.
Orklar bütün uzayı domine edebilecek bir güç olmalarına rağmen içlerindeki savaşma duygusunu çoğu kez durduramayıp birbirlerine girerler. Ancak tarihe geçmeyi başarmış bazı ork patronları büyük bir ork güruhunu etraflarına toplamış ve oluşan waargh enerjisini diğer ırklar üzerine yönlendirerek büyük seferler düzenlemişlerdir.



Tyranidler: Evrenin Çocukları

Tyranidler galaksiden galaksiye atlayıp karşılaştığı bütün yaşam formlarını asimile eden ve “Hive Mind” adı verilen psişik bir varlık tarafından kontrol edilen yaratık sürüsüdür. Tyranidler işgalleri sırasında kendilerini zorlayan her canlı türüne karşı hızlı bir evrimle adapte olmuş ve karşılaştıkları birçok farklı silah türünün biyolojik alternatiflerini
geliştirmişlerdir.
Tyranidler Andromeda galaksisi içindeki bütün yaşamı yok ettikten sonra Samanyoluna geçmeye başlamış ve burada birçok yeni ırkla karşılaşarak 40000 yılının karmaşası içine karışmışlardır.
Tyranid orduları Hive Mind’ın emirlerini ileten büyük yaratıklar ve o emirler üzerinden hareket eden küçük yaratıklardan oluşur. Menzilli silahları etkili olsa da tyranidlerin asıl gücü yakın dövüşte ortaya çıkar. Oyundaki bütün ırklardan daha yüksek çeviklik ve yakın dövüş yeteneğine sahip olan tyranid üniteleri komutanlarının yeteneklerine bağlı olarak düşmanları daha ne olduğunu anlayamadan onları salçaya çevirebilir veya düşmanlarına koşarken yağan mermi yağmuru altında raid sıkılmış sineklere dönebilirler.


Eldar: Kayıp bir geçmiş, olmayan bir gelecek.

Eldar medeniyeti 40000 yılında eski görkem ve ihtişamının sadece zayıf bir ışıltısı halindedir. Eldar bir zamanlar bütün uzayı hakimiyetleri altına almalarını sağlayan teknolojiler ve yüksek psişik potansiyelleri kaybetmiş ve en büyük düşmanları olan kaos tanrılarının gazabından kurtulmak için craftworld denilen yapay dünyalara hapsolmuşlardır.
Eldar daha önce anlatılan warp yolculuğu yerine “Webway” denilen ve warp üzerinden güvenli yollarla birbirine açılan boyut kapılarını kullanırlar.
Eldar'ın düşüşü on bin sene önceye ve tam imparatorun uyanışının öncesine rastlar: Bütün büyük düşmanlarını yenen ve kendilerinden daha zayıf medeniyetleri umursamadan medeniyetlerini mükemmellik noktasına getirmeye çalışan Eldar halkı bir yandan bilim ve sanatta mükemmelleşmeye uğraşırken bir yandan ruhsal yönlerini de doyuracak zevkler peşinde koşuyorlardı. Bir süre sonra bu ruhsal arayışlar her türlü duyguyu uçlarda yaşama ve
her türlü sapıklıktan haz alma şekline dönüşür ve Eldar'ın psişik yetenekleri ile birleşen bu yoğun duygu ve istekler bir süre sonra warp içinde bozulmalar yaratmaya başlar.

Düşüş
Warp evreninin dengesini bozan bu psişik titreşimler dejenerasyonun tepeye çıktığı bir vakit warpta büyük bir patlama oluşturur ve en genç Kaos tanrısı olan Slaanesh bu patlamada Eldar'ın büyük bir çoğunluğunun ruh enerjisini emerek doğar. Bu patlama sayesinde bütün galaksiye yayılmış warp fırtınaları “Eye of Terror” denilen bölgeye toplanır ve gerçek evren ile warp evreninin birbirine geçtiği bir yer oluşur.

Not: Bu patlama ile insan kolonileri arası ulaşım tekrar açılmış ve İnsan İmparatorluğu fırtınasız bir Warp ortamında işgallerini rahatça yürütmüştür.

Patlamadan sonra Eldar nüfusunun büyük bir kısmı anında ölmüş, kalanların bir kısmı çıldırıp birbirleri ile savaşırken kalan ufak kısım ikiye ayrılmıştır:

1. Craftworld Eldar: Patlamadan sağlam çıkabilen Eldar'ın bir kısmı Slaanesh’in ruhlarını hala emmeye devam ettiğini farkedip Craftworld denilen yapay dünyalar oluşturmuş ve bu dünyalara Eldar'ın ruhlarını korumalarını sağlayan psişik bir savunma sistemi yerleştirmişlerdir. Craftworldlerde yaşayan Eldar kendilerini Kaos ile savaşmaya ve geçmişte yaptıkları hataları tekrarlamamaya adamışlardır.


2. Dark Eldar: Patlamadan kaçan bazı Eldar tarikatları, webway üzerinde Commoragh adlı bir şehir kurmuş ve düşüşten önceki sapkın hayatlarına devam etmişlerdir. Slaanesh’in onların ruhlarını emmeye devam etitklerini farkedince ruhlarını korumak yerine emilen ruhlarını yerine tamamlayacak yeni ruhlar emmeye çalıştılar ve bunun için diğer ırkların hiç beklemedikleri anlarda onlara saldırıp ruhlarını emmek üzere köle toplamaya başladılar. Zamanla Dark Eldar savaş stili hız ve yağmacılık üzerine oturdu. Dark Eldar zamanla esirlerine yaptıkları muamele ile ünlendiler ve “Gerekirse kendini öldür ama Dark Eldar’a esir düşme” lafı bütün galakside yayıldı.


Eldar hakkında oyuncular arasında yaygın bir “Uzaya çıkmış Elf” geyiği yapılsa da arka plan ve psikoloji açısından fantastik dünya Elfleri ile 40K Eldar'ıı arasında ciddi farklarvardır.

Tau Empire: Yükselen Güç

Tau geçmişi topu topu 2000 yıl olan ve insana kısmen benzeyen zeki bir canlı türüdür. Tau toplumları simgeleri 5 element (Ateş, Hava, Su, Toprak, Ruh) olan 5 sosyal sınıftan oluşurlar ve her sosyal sınıfın toplumdaki görevi farklıdır.
Taular yüksek teknolojiye sahip bir ırk olarak ordularını genelde uzun menzilli ve güçlü silahlar ve mechalar üzerine kurarlar. Teknolojilerinin her problemi çözebileceği inancı Tauları büyü ve psişik güçlerden (ve doğal olarak Warp yolculuğu teknolojisinden) mahrum bırakır. Ayrıca narin vücutlara sahip olduklarından ve yakın dövüşü barbarlık olarak gördüklerinden yakın dövüş üzerine uzmanlaşmazlar ve birçok ordu tarafından yakın dövüşte çok rahat mağlup edilebilirler.
Taular “Greater Good” denilen bir ideolojiye inanırlar. Bu inanışa göre evrendeki bütün zeki canlılar “Greater Good” altında toplanıp birlikte daha iyi bir gelecek için çalışabilirler. Bu ideoloji sayesinde Taular gelişen imparatorluklarına ve ordularına farklı ırklardan (insan dahil) birçok farklı tipte asker ve araç katmışlardır.
Taular adeta animelerden fırlamış zırh, silah ve araçları ile 40000 dünyasının stereotip teknoloji delisi ırk ihtiyacını karşılar ve kendilerine has bir fan grupları vardır.


Necron: Geri Döndüler

Milyonlarca yıl önce teknolojilerini ve medeniyetlerini mükemmelliğe ulaştıdıklarını düşünen “Necrontyrlar”ın yenemediği tek şey kalmıştı: Ölüm...
Yüzyıllarca uğraşmalarına rağmen zayıf bedenlerinin zamanın yıkımına karşı koymasını engelleyemeyen Necrontyr medeniyeti bir gün çok önemli bir buluş yapar: Bazı yıldızlara yapışık bir biçimde duran ve güç açlığı içerisinde o yıldızların yaydığı enerjiyi emen C’TAN adı verilen varlıklar onlara sonsuz yaşam vaat eder. C’TANlar ruhlar hakkında çok az bilgisi olan Necrontyrlara ruhlarını makinalardan oluşan bedenlere transfer etmeyi ve bu sayede ölümsüzlük kazanmayı öğretir. Öğrendikleri şey karşısında şaşkına dönen Necrontyrlar hemen kendilerine ölümsüz metal bedenler hazırlar ve içlerine girerler. Bilmedikleri şey aldatılmış oldukları ve ruhlarının büyük bir bölümünün bu sayede C’TANlar tarafından emildiğidir. Üstüne üstlük C’TANlar necronları köleleri haline getirmiş ve uzaydaki diğer canlıların ruhlarını emmek için savaşmaya yollamıştır. Bir süre sonra ruhu emilecek çok fazla canlı kalmayınca yaşamın tekrar yeşermesi için bütün necronlar çeşitli gezegenlerde toprağın altında uyumaya bırakılır.
41. binyılda uyanan belli başlı necron kuvvetleri düşman ayırt etmeden tanrıları için savaşmaya ve ruh toplamaya tekrar başlarlar. Warp ile en ufak bir ilgileri olmayan necronlar aynı zamanda warpta yaşayan şeytanlarla da zamanla düşman oldular.
Necron orduları her işe yarayan ve aşırı dayanıklı (ve öldükten sonra tekrar ayağa kalkabilen) metal askerlerden oluşur ve ünite çeşidi çok azdır. Her ünite her işte kullanılabileceği için yeni başlayan oyuncular için idealken, deneyimli oyuncular arasında taktiksel çeşitlilikten yoksun olduğu için sevilmeyen bir ordudur.


Chaos Daemons: Yalancı İmparator'a Ölüm!

İmparatorluktan ayrılan 9 Space Marine lejyonu savaşı kaybettikten sonra “Eye of Terror” bölgesine çekilir. Burada kaos tanrılarının onlara verdiği yeni güçlerin e ölümsüzlüğün tadını çıkaran isyancılar vakit vakit imparatorluğa saldırarak intikamlarını almaya çalışırlar.
Kaos orduları standart Space Marine ordularının büyücüler, şeytanlar ve mutasyonlarla güçlendirilmiş halidir. Kaos askerleri isyan ettikleri vakit Space Marineler'de ortak olarak bulunan korkusuzluk özelliklerini kaybettiklerinden disiplinleri biraz daha azdır ama bu onların savaştan nadiren kaçtıkları gerçeğini değiştirmez.
Kaos ordularının problemlerinden biri askerlerinin çok fazla özelliğe sahip olmalarından dolayı puanlarının yüksek olması ve eşit puanda savaşa başlayan iki ordudan kaos olan tarafın genelde sayıca daha az olmasıdır.


Bir kaos ordusu dört kaos tanrısından birine adanabileceği gibi bütün kaos tanrıları ve şeytanlarına eşit derecede tapabilir. Ordunuzun kökeninin hangi eski Space Marine lejyonuna dayandığı ve hangi kaos tanrısına taptığınıza göre askerlerinizin özellikleri değişecektir.
 
Son düzenleme:
Bunun online oyun olarak görmüştüm bi ara.ücretli bi oyun olacaktı WoW gibi ama ne oldu haberim yok.

Eline sağlık üstad.
 
Önerdiğin gibi başladığım , başladığım gibi sevdiğim süper bir oyun ^^ Eline sağlık abi. Oynamayı düşünenlere gerçekten önerdiğim bir oyun
 
Eline sağlık smoker.Orc warrior al gerisine karışma adamın üstüne axe yi sallaya sallaya gittiği için rakip direk topuk :D
 
Eline sağlık smoker.Orc warrior al gerisine karışma adamın üstüne axe yi sallaya sallaya gittiği için rakip direk topuk :D
Ben Space Marines'ten şaşmıyorum genelde. Orklar'da Waaagh! enerji sorunu var. Onunla uğraşmak mesele. Space Marine ile 3 tane Strategic Point alıp, Listening Post'u dikince, çatır çatır ordu basıyorum. Space Marine, yakında da, uzakta da kral gibi savaşıyor.
 
Ve smoker world of warcraft 'ıda tanıtımını yaparsan çok iyi olur valla.Biraz uzun hikayesi var ama forumda oynayan epey şahsiyet var
 

Bu Konuya Bakmış Kullanıcılar (Üye: 0, Ziyaretçi: 1)

Korsanfan.com Her Hakkı Saklıdır. 2008-2023.
Tasarım Korsanfan V.6.0
Yukarı Çık