Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Neler yeni

[İnceleme] One Piece ve Muhtemel Esin Kaynağı Castle In Sky: Laputa

Yazıyı forumdan @hyperbooster arkadaşımız kahramanbaykus.com adına yazmıştır.

Yazının esas kaynağı:
http://kahramanbaykus.com/one-piece-ve-muhtemel-esin-kaynagi-castle-in-the-sky/




Yazı spoiler'da.

Çok uzun zamandır bir One Piece takipçisiyim. One Piece ile olan bağım kendisinin Star TV de Türkçe olarak yayınlandığı yıllara kadar gidiyor. One Piece ile ilgili beni büyüleyen şey her zaman yıllardır ser verip sır vermediği arka plandaki büyük hikayesi olmuştur. Bir kaç hafta önce büyük usta Miyazaki’nin Laputa The Castle in The Sky ya da Türkiye’de bilinen ismiyle Gökteki Kale filmini izlerken oldukça şaşkınlığa uğradım çünkü filmdeki hikaye ve tasarım unsurları bana One Piece’i hatırlatıyordu. Hatta ve hatta o çok merak ettiğim One Piece’in arkasındaki ana senaryonun esin kaynağı bu filmdi. Bu yazıda iki eser arasında yakaladığım benzerlikleri derleyeceğim.
Öncelikle şundan bahsetmemiz lazım One Piece’in yaratıcısı olan Eiichiro Oda’nın bir Hayao Miyazaki hayranı olduğunu ve onun eserlerini beğendiği bizzat kendisi tarafından dile getirilmiştir.


Yazının bu kısımdan sonrası iki eserden de ciddi şekilde spoiler içermektedir! Ve bizzat benim görüşlerimdir katılıp katılmamak size kalmıştır.

Başlangıç olarak Castle in the Sky’dan biraz bahsedelim bu film 1986 yılında Tenkuu no Shiro Laputa ismiyle yayınlandı batı çevirisinde isminden Laputa kelimesi çıkarılmış. Laputa, İngiliz yazar Jonathan Swift tarafından yazılan Gulliver’in Gezileri adlı fantastik romanın içinde geçen bir mekandır. Bir çocuk ve fantastik edebiyat sever olarak bilinen Miyazaki,
romanın içindeki Laputa ismini ve uçan ada konseptini alarak kendi dünyasını yaratmış ve hikayesini yazmıştır.

One Piece’in Dressrosa hikayesindeki Green Bit ve Tontatta krallığı Gulliver’in Gezileri’nden olan Lilliput ve Blefuscu ülkelerine benzemekte. Zaten baygın bir şekilde Green Bit’de bağlanan Robin, vurduğu kıyıda baygınken Lilliputian’lar tarafından bağlanan Gulliver’e göndermedir.


Gulliver’in Gezileri’ndeki Laputa’dan biraz bahsedelim: Laputa üzerinde gök bilimcilerin ve matematikçilerin yaşadığı uçan bir adadır. Bu ada sahip olduğu mıknatıslar sayesinde uçmaktadır. One Piece serisinde kitaptaki bu konsepte iki gönderme vardır.



Birincisi Nami’nin, Kuma tarafından yollandığı ada olan Weatheria’da, daha sonra zaman atlaması süresince Nami’ye eğitim verecek olan yaşlı bilim adamları topluluğu yaşamaktaydı.


İkinci gönderme ise biraz meçhul ama Yeni Dünya’ya girdiğini gördüğümüz Supernova’lardan biri olan Capone Bege’nin gemisi uçan bir ada veya başka bir nesne tarafından çekilip parçalanmıştı. Bu da büyük ihtimal manyetizma kullanılarak, isteyerek veya istemeyerek gerçekleşti. Bu ada hakkında üstünde bir diktatörün yaşadığı bir ada hatta ve hatta Doflamingo’nun Monet ve Sugar kardeşleri bulduğu ada olduğu hakkında teoriler var ama bana pek gerçekçi gelmediler.

Neyse asıl konumuz filmdeki Laputa’nın hikayesini kısaca anlatmak gerekirse: Laputa o zamanların en gelişmiş uygarlığına ev sahipliği yapan gökyüzünde uçan bir şehirdi. Bu halk ve kralları inanılmaz bir kale ve çok yüksek teknolojiye sahip robotlar ürettiler. Ve uzun yıllar önce dünya üzerinde bir egemenlik kurdular. Ancak yeryüzündeki insanlara kıyasla teknolojilerini çok ileriye taşımalarına rağmen sonunda Laputa halkı bunun anlamsız ve cansız hissettirdiğini düşündüler ve bu yüzden aşağıdaki topraklara inip doğa ve insanlarla yaşamak için ütopya olan Laputa’yı terk ettiler.

Filminin ana hikayesinin geçtiği zamanda bu olayın üstünden o kadar zaman geçmiştir ki yeryüzüne inen Laputa soyluları arasında bile geçmiş unutulmuştur. Hükümet ve Muska adındaki biri sadece efsanelerde geçen bu uçan kalenin anahtarının Sheeta isimli bir kıza ait olan bir taş olduğunu çözmüş ve onu kaçırmışlardır. Ancak Sheeta korsanlar tarafından yapılan saldırıyı fırsat bilip askerlerin elinden kurtulmuş ve bir maden kasabasına düşmüştür. Bu kasabaya sihirli taşın gücüyle sağ salim gelen Sheeta, Pazu isimli genç bir çocuk tarafından bulunur. Pazu bir pilotun oğludur babası bir uçuş sırasında yakalandığı siklon sonucu Laputa’yı çok kısa bir süreliğine de olsa gözleriyle görmüş ve bir fotoğrafını çekebilmiştir. Evine döndüğüne herkese Laputa’dan bahsetmiş ve hikayesini anlatmıştır ancak kimse ona inanmamıştır. İnsanlar tarafından bir yalancı olarak damgalanan Pazu’nun babası en sonunda suçluluk duygusuyla ölmüştür.



Genç Pazu’da Laputa’nın varlığını kanıtlayıp tüm dünyaya babasının bir yalancı olmadığını kanıtlamayı arzu etmektedir. En sonunda taş ve taşın yönünü gösterdiği ada Laputa Muska ve askeriyenin eline geçer. Korsanlarla birlikte Pazu ve Sheeta’da adaya gelir. Ve en sonunda anlaşılır ki Muska adlı gizemli karakterde Laputa(Romuska Polo Ul Laputa) soyundan gelmekte ve onun gücünü alıp dünyayı yumruğunun altına almak istemektedir. Ancak Pazu ve Sheeta(Lusheeta Toelle Ul Laputa) tarafından durdurulur. Ve gökteki kale Laputa sonsuza kadar insanların ulaşamayacağı bir atmosfere çıkarak dünya üzerinde turlar. Böylece hikayemizde bitmiş olur. Bu olaylar One Piece okurlarına eminim ki tanıdık gelmiştir. Teker teker bu benzerliklere bakalım.


Bildiğiniz üzere One Piece’in sahip olduğu bir felsefe vardır. “Tüm dünya karşında olsa bile hayallerinin peşinden git, özgür bir adam ol!” Tüm hikayenin başından beri bu düşünce hakim olsa da bunun okuyucuya en radikal şekilde yansıtılması Skypiea hikayesi öncesi Mock Town’da olmuştur. Aynı zamanda Castle in the Sky ile benzerliklerinde netleştiği dönemdir bu. Skypiea ve diğer gökyüzü adalarının Laputa’ya dayandığı açık ancak her dinozor içeren filmi Jurassic Park ile ilişkilendiremeyeceğimiz için böyle genellemeler yerine spesifik benzerliklerden başlayalım.



Ana karakter Pazu ve babasının hikayesini anlatmıştım. Kimseyi keşfine inandıramadığı için sahtekar olarak damgalanan ve suçluluk duygusuyla ölen baba ve onun adını temize çıkarmak için mirası devralan oğlu. One Piece’de bunun direk karşılığı olan bir hikaye var Skypeia öncesi geçiş hikayesi Jaya arc sırasında karşılaştığımız Montblanc ailesi. Montblanc Noland eski zamanlarda yaşamış bir maceracıdır. Kendisi gökyüzü adasına gitmiş ve cüce kabilesiyle tanışmış güçlü bir adamdır.


Bir gün bir fırtınanın ardından altın şehre sahip bir ada bulduğunu kralına bildirdi lakin kralın askerleriyle birlikte oraya gittiğinde altın şehirden eser olmadığı için bu büyük maceracı bir yalancı olarak damgalandı ve ardından idam edildi. Yıllar sonra Kuzey Mavi denizinin folk hikayelerinde Yalancı Noland olarak çocuklara anlatılır oldu. Onun soyundan gelen Montblanc Cricket gökyüzündeki altın şehri bularak atasının adını temizlemeyi istemekte ve Jaya adasında yaşamaktadır. Bu arc sırasında Bellamy, Karasakal, Luffy ve Cricket dörtlüsü arasında one piece için unutulmaz bir hikaye geçiyor ve Luffy, Cricket’in iradesini devralıp tayfasıyla birlikte Skypiea’yı keşfedip onun için altın çanı çalar. İşin ilginç tarafı “Karanlık Yüzyıl” diye adlandırılan dönemden ilk defa bu sırada haberdar oluyoruz.


Pazu ile Luffy arasında şöyle bir ilginçlik var ki ikisininde seslendirmeni aynı kişidir. Bu da ilginç bir tesadüf olmuş.

Unutmadan şunu da belirteyim Castle in the Sky hikayesinde de bir korsan tayfası mevcut ve ilk başta kötü adamlar olarak gözükselerde daha sonra iyi kalpli olduklarını anladığımız bu hava korsanları, kötü hükumet ve askeri güçler ile savaşmaktadırlar. Korsanlık gibi genel bir temada bir ilişki bulmak zor olsa da bu korsanların ilginç bir yönü var. Tayfanın lideri olan Dola, tayfanın annesi ve tayfası da ona Mama diye sesleniyor. Tıpkı 4 yonkou’dan biri olan Big Mom gibi. Saç renkleri ve orta yaşlarındaki Big Mom ile oldukça da benzerler.


Ana hikayeye geri dönerek Laputa’ya ve kraliyet odasına vardığımızda, Muska’dan öğrendiğimize göre kaybolan Laputa halkının bir antik dili varmış ve bunlar yok edilemez taşların üzerine kazınarak birer yazıtlara dönüştürülmüş . Tıpkı One Piece dünyasına yayılmış olan Poneglyph yazıtları ve antik dili gibi. Bu Poneglyphler antik krallık, Raftel ve antik silahlar hakkında bilgiler içeriyorlar.


Muska uçan kalenin kontrolünü eline aldığında söylüyor ki bu silah Indra’nın Oku’dur ve aynı zamanda Sodom ve Gomora’yı yer yüzünden silen silahtır. Bu kısım önemli çünkü 2 efsaneye referans veriyor. Indra Yıldırım ve Gök Yüzünün tanrısıdır, bir Hint destanı olan Mahabharata’da kendisinden bahsedilir, ana kahraman Arjuna’nın babasıdır. Mahabharata yazılarına bakıldığında çok net bir şekilde görülür ki aslında geçmişte yaşamış iki büyük uygarlığın yaptığı bir nükleer savaşı anlatmaktadır. Sodom ve Gomora ise İbrahimi hikayelerdeki Tanrının yargısıyla felaket yollanan kavimdir. Bildiğiniz üzere One Piece evreninde karanlık tarihin gizemine gömülmüş olan antik silahlar var. Bu silahların ortak noktası üçünün de kitle imha gücüne sahip çok güçlü silahlar olmasıdır. Ve bunlardan biri var ki adı Plüton olan çok yüksek yıkım gücüne sahip olan bir gemi. Uçup uçamadığı bilinmiyor ancak Mangayı dikkatli takip ediyorsanız muhtemelen biliyorsunuzdur uçan bir gemi olan Ark Maxim’in sahibi Enel aya gitti ve orada muhtemelen antik silah Plüton’un ve antik uygarlığın resimlerini buldu.


Ve gelelim yakalamış olduğum son benzerliğe. Filmin sonunda atmosferde yükselerek yörüngeye oturan laputa’nın görüntüsünden öğreniyoruz ki bu evrendeki dünya gezegeni ince uzun tek bir kara parçası ve bir kaç adadan oluşuyor. Tıpkı One Piece dünyasındaki 4 deniz kavramını oluşturan ince uzun kıta olan Red Line gibi.



Bu yazı iki eser arasındaki ilginç benzerliklerin toplandığı bir yazı oldu. Raftel’in bir gökyüzü veya uzay adası olacağını düşünüyorum ama teori olayına girmeye pek gerek yok bekleyip göreceğiz nasıl olsa. İsterseniz sizler kendi teorilerinizi bu bilgiler ışığında üretebilirsiniz. Son olarak da bir ekleme yapayım daha sonra korsanlar kralının tayfasında doktor olduğunu öğrendiğimiz Crocus’un aklındaki raftel tasviri Laputa’yı oldukça andırmakta.


http://kahramanbaykus.com/one-piece-ve-muhtemel-esin-kaynagi-castle-in-the-sky/


 
Son düzenleme:
Miyazaki'nin en sevdiğim eserlerinden filmlerini izleyince o muzikleri duyunca bambaska anilarimi hatirladiğim ve fazla bir edebi atmosfere sokan anlatilamaz hoş filmi
 
Emeğine sağlık güzel bir yazı olmuş.

Benzerlikler çok fakat One piece gibi uzun soluklu bir seriye hikaye bulma konusunda Oda’nın bir çok kaynaktan faydalandığı aşikar. Temel hatlarda bu eserle bir çok konuda örtüşüyüor.
 

Bu Konuya Bakmış Kullanıcılar (Üye: 0, Ziyaretçi: 1)

Korsanfan.com Her Hakkı Saklıdır. 2008-2023.
Tasarım Korsanfan V.6.0
Yukarı Çık